| Konu: | Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, cezaevindeki Mehmet Emin Çam’a, Can Atalay’a, Selçuk Kozağaçlı’ya ve 22 Nisan Kürt gazetecilerin gününe ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2025 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sırrı Başkanımız, Meclis Başkan Vekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz ve İmralı heyeti üyemiz Sevgili Sırrı Süreyya Önder 15 Nisan akşamı çok ciddi bir kriz geçirdi, hastaneye kaldırıldı, on iki saatlik bir ameliyattan sonra şu anda yoğun bakımda tedavisi sürüyor. Evet, inanıyoruz ki Sırrı Başkan yeniden aramıza dönecek çünkü kendisi demişti "Barışı getirmeden ölmek yok bize." Evet, ölmek yok bize, ölmek yok sana Sırrı Başkan. Bu şifa nöbetindeyiz, inanıyoruz ki bu şifa nöbetinde olan herkes en kalbî duygularıyla senin yanında, senin iyileşmen için dua ediyor.
Evet, Sırrı Süreyya Önder bu ülkede, özellikle son on-on beş yıla baktığımızda, barış arayışlarının en önünde yürüyen arkadaşımızdı, Başkanımızdı. Bu konuda çok büyük çabaları oldu ama Sırrı Süreyya Önder'in hayatı zaten bütün bir ömür boyunca bir barış çabası içinde geçti. 12 Eylül faşizmine direnirken de yüz beş gün orada, cezaevinde işkence çekerken de yedi yıllık mapus hayatında ve son on yıl içinde bir yıl daha mapus hayatında aslında asla ve asla zorbalara karşı taviz vermedi, barış mücadelesini vermeye devam etti. Bugün, herkes onun bu kadar nasıl sevildiğini konuşuyor. Evet, çok seviliyor çünkü bu ülkenin hasret duyduğu şeyin adıdır Sırrı Süreyya Önder. Bu ülkenin hasreti barıştır, bu ülkenin hasreti insanların hangi görüşten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun birbirine dokunmadaki eksikliğidir. İşte, o eksikliği ortadan kaldıracak bir isimdir, bir kimsedir, bir insandır, bir yoldaştır, bir arkadaştır. Dolayısıyla da bugün gerçekten canımız acıyor, hüzünlüyüz ama diğer taraftan da umutluyuz. İnanıyoruz ki bir an önce aramıza dönecek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Sırrı Başkanın hayatından bahsederken işkencelerin, cezaevlerinde yaşanmışlığın insan bedeninde ne tür olumsuz yaralar açtığını dile getirdim. Bunlar bitmiş mi? Hayır, devam ediyor. Bugün cezaevlerine dönüp baktığınızda, birçok mapusun aynı sorunları yaşadığını ve maalesef sağlıktan yoksun bir şekilde ölümle pençeleştiğini görüyoruz. Burada defalarca dile getirdiğimiz birçok isim oldu, bunlardan biri de Mehmet Emin Çam. 73 yaşında, felç geçirmiş, beyninde tümör var; muayeneye bile kelepçeli götürülüyor, tekrar cezaevine dönüyor, kalp krizi geçiriyor; kalp krizi geçirmiş olan Mehmet Emin Çam yine muayeneye kelepçeyle götürülüyor ve sonra yine cezaevine. Şimdi, bu kabul edilebilir bir şey değil. Bu, vicdanen kabul edilebilir bir şey değil. Dolayısıyla cezaevindeki hasta mapusların bir an önce sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri ve tahliyeleri gecikmeksizin hayata geçmek zorunda. Mehmet Emin Çam gibi size burada yüzlerce isim sayabiliriz. 1.500'ü aşkın hasta mapustan bahsediyoruz. Her seferinde dile getirdik, en az 500'ü ölümle pençeleşiyor. Dolayısıyla bu barış arayışlarının hâkim olduğu bugünlerde bu arayışlara cezaevinden başlanması gerektiğine bir kez daha vurgu yapmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sorunların çözüm yeri kuşkusuz Meclistir. Meclis bir uzlaşma zemininde bir araya gelirse, bir müzakere zemini yaratabilirse bu barışı hayata geçirmek o denli kolaydır. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu, hepimizin ortak inancı da olmalıdır. Bu inançla hareket etmeliyiz, bir araya gelmeliyiz. Bakın, saydığımız bütün bu sorunları ortadan kaldırmak, işte, halkın vekilleri, milletin vekilleri olarak bize düşen sorumluluktur. Bu sorumluluğunu yerine getirmesi engellenen bir arkadaşımız da vardır, Meclis ilk gününden beri o arkadaşımızdan yoksundur, Can Atalay'dan yoksundur. Hatay halkının iradesidir, ortak ittifakımızın milletvekilidir. Burada Anayasa Mahkemesinin 2 kez hak ihlali kararı vermesine rağmen hâlâ şekil şartlarına takılıp kalıyoruz. Can Atalay'ın buraya, halkın iradesini temsil etmeye yönelik dönüşünü maalesef engelliyoruz. Oysaki Meclistir, halkın iradesidir ve sorunları çözecek biricik adrestir diyoruz ama halkın iradesini bu şekilde yok saymaya devam ediyoruz, tıpkı belediyelere kayyum atayarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - ...tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını cezaevine yollayarak, tıpkı seçilmiş 13 belediye başkanından şu anda o seçenlerin yoksun kaldığı bir kayyum düzeni yaratarak. İşte, bütün bunlar aslında bizim barışımızı, aradığımız o barışımızı engelleyen, onun önüne bir barikat gibi dikilen engellerdir. Bu engelleri kaldırmanın yolu doğru yerden başlamaktan geçiyor. Barışı inşa edeceksek, evet, buralardan başlamamız lazım. Bu kayyum aklından da bu hasta mapusların sürekli bu mağduriyeti yaşamasından da cezaevlerinde infazların yakılmasından da bir an önce kurtulmamız gerekiyor.
Evet, yargının sorunları bitmek de bilmiyor fakat yargıdaki sorunları "sorun" diye tarif etmek de çok mümkün değil, acayip bir durumla karşı karşıyayız. En son sevgili Selçuk Kozağaçlı tahliye edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sekiz buçuk yıldır Selçuk Kozağaçlı haksız hukuksuz yere cezaevinde; tahliye ediliyor, aynı mahkeme, aynı heyet yeniden tutukluyor. Neden? Bakıyoruz, yine karşımıza Akın Gürlek'in adı çıkıyor. Şimdi, böyle bir yargı, böyle bir adalet anlayışı olamaz, bu kabul edilemez. Biz bu ismin İstanbul'da yaratmış olduğu hukuk dışılığı, adalet dışılığı taşımak zorunda değiliz. Bu ülkede adalet arıyoruz, adalet mücadelesi veriyoruz. Gidip bir savcıya bu arayışımızı, bu anlayışımızı tutsak mı edeceğiz, buna hiç mi itirazımız olmayacak? Bu adaletsizliği artık içimize sindirme zamanı geçmiştir.
Sayın Başkan, son olarak, bugün, biliyorsunuz, 22 Nisan, Kürt gazetecilerin günü. 1898'in 22 Nisanında Mısır'ın başkenti Kahire'de ilk kez Kürtçe Kürdistan gazetesi yayınlanmıştı; aradan yüz yirmi yedi yıl geçti, bugünü tüm Kürt gazetecileri kutlayarak bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tabii, Ape Musa'yı ve en son Suriye'de hava saldırısında yaşamını yitiren Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın şahsında hakikat arayışında olan tüm gazetecileri de saygıyla anmak istiyorum.
Teşekkür ederim.