| Konu: | (10/2608, 2609, 2610, 2611, 2612, 2613) Esas No.lu 2025 Yılının Nisan Ayında Ülkemizde Gerçekleşen Zirai Don Olayının Sonuçlarının Araştırılması, Üreticilerin ve Tarımsal Ürünlerin Uğradığı Zararların Tespiti ve Gelecekte Yaşanabilecek Benzer Olayların Etkilerinin En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 15.04.2025 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM KORKMAZ (Burdur) - Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; ben de akşamın bu saatinde, ülkemizde yaşadığımız ve hepimizin de üzüntüyle ve kaygıyla takip ettiği zirai don sebebiyle oluşturulan önergeler çerçevesinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Evet, tarımı tartışıyoruz geniş anlamda. Tarım artık bütün dünyada sadece bu yaşadığımız don sebebiyle değil elbette sahip olduğu stratejik bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Gıda güvenliğinden sanayiye, toplumsal refah ve gelir dağılımından dış ticaret dengesine ve kırsal sosyolojiye kadar hemen hemen her konuda tarım artık gündemimizi meşgul ediyor. Özellikle, küresel iklim değişimi ve dünyada yaşanan birtakım stratejik, jeostratejik konular ve tedarik zincirlerinde ortaya çıkabilecek, girdilere ulaşılmasında ve üretilmesinde ortaya çıkabilecek sorunlar da tarımı tartışmamıza neden oluyor, artık her zamankinden daha fazla gündemimize geliyor.
Tabii, küresel iklim krizini konuşuyoruz, bütün dünya konuşuyor bunu ve bu iklim krizinin de küresel iklim değişikliğinin de ana noktalarından bir tanesi de ülkemiz, Türkiye. Türkiye birçok açıdan da bu değişimin etkilerini farklı şekilde ortaya koyuyor. Sıcaklık, kuraklık, sel, dolu, fırtına ve zirai don, evet, yaşadığımız konu. Geçtiğimiz ay yine bu kürsüden konuşmuştuk, Çukurova bölgesinde bir zirai don durumu da olmuştu, daha bölgeseldi, daha lokaldi, daha kolay yönetilebilir bir durumu vardı, bu konuda da gerekli çalışmalar Bakanlığımızca yürütülüyor. Geçtiğimiz mart ayı kurak geçmişti ama Ramazan Bayramı'yla beraber yağmurlara hep beraber sevinmiştik. Hem mevsimsel itibarıyla bitkisel üretimde ve su kaynakları bakımından yağışlar oldukça yüzümüzü güldürmüştü ancak peşi sıra gelen don ise hepimizi gerçekten üzmüş durumda. Nihayet, gelinen noktada son otuz yılın en düşük sıcaklıkların -eksi 3'lerden eksi 17'lere kadar- ülkenin değişik noktalarında yaşanmış olması... Malatya, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Tunceli, Manisa, İzmir, Uşak, Denizli, Niğde, Karaman, Bursa, Eskişehir, Bilecik, Çanakkale, Yalova, Tekirdağ -neredeyse ülkemizin dört bir tarafı- Amasya, Tokat, Çankırı, Çorum, Isparta, Burdur, Sakarya, Düzce, Bolu, Karabük, Kastamonu, Samsun, Aksaray, Konya, Kırşehir, Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Maraş, Adıyaman diye gidiyor. Daha çok donun etki ettiği bitki türü ise meyve üreticilerini, özellikle sert kabuklu ve sert çekirdekli meyveler başta olmak üzere yani kayısı, kiraz, erik, üzüm -üzüm tabii biraz farklılaşıyor, Manisa bölgesinde- elma, ceviz, şeftali, nektarin, badem, fındık -Karadenizli hemşehrilerimiz "Fındığı unutma." dediler- ayva, gül ve kısmi olarak da yaş sebzelerin bu süreçten etkilendiğini görmekteyiz. Tabii, burada yaşananı hepimiz görüyoruz ama bir felaket durumu, işte "Bütün tarımsal üretim bitti, tarımsal üretim yok oldu. Türkiye çok büyük bir gıda kriziyle karşı karşıya." gibi durumlara da katılmamız mümkün değil. Bakanlığımız konunun ilk anından itibaren gerek il düzeyinde gerek ilçe teşkilatları düzeyinde sahada yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Bu vesileyle, bütün üreticilerimize huzurunuzda geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyorum.
Zarar tespitleri hızla devam ediyor; Bakanlığımız derhâl incelemelere başladı, eksper gruplar görevlendirildi ve saha çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. İlçe bazında raporlar hazırlanacak ve çiftçi ve parsel bazında detaylı çalışmalar tamamlandıktan sonra icmal listeleri oluşturularak, Bakanlığın ilgili komisyonlarına iletilerek bir fotoğrafın bütünüyle ortaya çıkması sağlanacak. Hepimiz, evet, bir şeyleri görüyoruz, hissediyoruz ama devlet ciddiyeti içerisinde, devletin üreteceği politikaya zemin oluşturması için de elinde çok sağlıklı verilerin oluşması lazım. Evet, bu veriler de çok hızlı bir şekilde önümüzdeki günlerde toparlanacak, bazı etkilerin gecikmeli etkileri -donda- ortaya çıkacak, bunları da toparladıktan sonra Bakanlığımız yapması gereken işleri yapmak üzere çalışmalarına başlayacak. Burada önlemler öne çıkacak.
Belki şunları ifade etmemiz gerekiyor bu vesileyle: Don olayının olası etkileri neler olabilir? Tabii, bunları konuşuyoruz. Yani "Hiçbir etkisi olmayacak." gibi bir yaklaşım sergilememiz de elbette gerçeği görmezden ve milletimizin dertleriyle dertlenmemizi engellememiz ya da bu konuya duyarsız kalmamız anlamına gelecek ki böyle bir noktamız yok. Tam tersi, en küçük detayına kadar bu konunun araştırılıp, incelenip, bu konuda derhâl alınması gereken orta ve uzun vadeli stratejiler bakımından da önemli bir çalışma olacak. Neler olabilir? Evet, gıda arzı üzerinde etki olabilir. Elbette, dediğimiz gibi, ülkenin dört bir tarafında, özellikle sert çekirdekliler ve sert kabuklular ve üzüm gibi belli alanlarda, yaş sebze gibi alanlarda ortaya çıkacak noktalarda gıda arzına ilişkin sorunlar ortaya çıkabilir. Bu konuda da yapılması gereken çalışmalarda Bakanlığımız elbette önlemini alacaktır. Bu durumdan sevinecek bir hâlimiz yok ama stratejik olarak gıda sektörünün esas enflasyonu etkileyen kısmı dediğimiz "temel gıda ürünleri" dediğimiz stratejik ürünlere baktığımızda ise, buğday, patates, soğan, arpa, mercimek, mısır, ayçiçeği, kuru fasulye, nohut ve benzeri ürünlerin bu süreçten etkilenmemiş olduğunu ya da görece çok az etkilenmiş olduğunu ülkemizin gıda tedariki ve gıda üretimi, gıda sanayi bakımından ifade etmemiz gerekiyor. Yaş sebze ve ağırlıklı olarak da yaş meyve arzıyla ilgili konularda da ortaya çıkabilecek durumları da yönetmek gerekiyor. Yani bunun şu anda, kısa dönemli hemen bir enflasyon etkisini beklemek mümkün değil çünkü bugün yaş meyvelerin büyük çoğunluğuna yaz aylarında hasatlar gelecek. Zaten Bakanlığımızın bu süreci yönetecek yeteri kadar zamanı olduğunu düşünüyoruz. Evet, burada belli ürünlerimiz ihracatlık ürünler, üzüm gibi, kayısı gibi, kiraz gibi. Ben de bir kiraz yetiştiricisiyim, ben de az da olsa kendi çapımda yetiştiriyorum. Bende bu sene -Meclis yoğunluğu olsa gerek, ne olduğunu tam bilemiyorum- TARSİM sigortası yaptırmayı unutmuştum. Benim de şu anda böyle bir konumum var ama baktım, geçen hafta bir keşif yaptım. Ben de gelmeden önce bahçeme baktım, erkenci açan kiraz çiçeklerinde don vurmuş ama geç açan türlerde çok fazla hasarın olmadığını gördüm yani "Topyekûn her yer yok oldu, yüzde 100." gibi ifadelere katılmak gerçekçi değil. Bunu eksperlerin, uzmanların yaptığı çalışmalarla hep beraber göreceğiz. İhracat etkisi olabilir ama geçen yıl Türkiye'nin toplam ihracatının 262 milyar dolar olduğunu gördüğümüzde, geçen yıl toplam yaş sebze meyve ihracatının 3,4 milyar dolar olduğunu kıyaslarsak yani bizim cari dengemizde, dış ticaretimizde yönetemeyeceğimiz bir durumun olmasını beklemiyoruz. Bu söylediğim rakamlar total rakamlar, elbette ihracata konu olan rakamlar bunun çok çok daha altında olacaktır.
Evet, bir enflasyonist etki ortaya çıkartır mı? Olabilir yani neden çünkü enflasyon dediğimiz şey de arz...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Az önce "Çıkmaz." dedin Sayın Vekilim, çeliştin kendi kendine şimdi.
ADEM KORKMAZ (Devamla) - Enflasyonist etkiden bahsediyorum. Tek tek, tek tek söylüyorum: Dış ticaret etkisinden bahsettim, herhâlde o arada biraz dalgındınız, biraz dalgındınız.
İkinci konumda -tek tek söylüyorum- enflasyonist etki olabilir mi? Evet, böyle bir etki olabilir ama gıdanın toplam enflasyon içerisindeki payının yüzde 25'lerde olduğunu, yaş meyvelerin etkisinin de gıda içerisindeki payının, onun da yüzde 25 olduğunu, bunun içerisindeki hasar tespit oranını da bu orandan düşürecek olursak öyle enflasyonu böyle köpükleyecek falan filan bir etkisinin olmayacağını zaman zaten bunu gösterecek.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kirazı kaç liradan yeriz? Kirazı kaç liradan yeriz bu yıl?
ADEM KORKMAZ (Devamla) - Evet, belki en önemli etki ne olabilir? Bunun üzerine vurgu yapmak lazım. Sektörel istihdam ve gelir etkisi. Evet, zaten bu konu üzerine odaklanmamız gerekiyor esasta çünkü çok yaygın bir satıhta, Anadolu'nun her bir tarafında, Trakya dâhil, üreticiler farklı sayılarda ve farklı miktarlarda. Burada Bakanlığımızın yapacağı tespitler çerçevesinde bunun önlemini almamız gerekiyor. TARSİM sigortası kapsamında olanların zaten çok büyük bir problemi yok ama TARSİM kapsamı dışında olanlarla ilgili bu konuda da elbette Hükûmetimiz Cumhurbaşkanımız başkanlığında gerekli önlemleri alacaktır. Kredi borçlarının ertelenmesi gibi, düşük faizli yeni sübvansiyonlu krediler gibi bunlar öneriler arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanımız akşamüstü Kabine toplantısından sonra da TARSİM kapsamı dışında olan üreticilerin sigorta maliyetlerinin hasarı oranında karşılanacağı müjdesini de verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Korkmaz, tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ADEM KORKMAZ (Devamla) - İnşallah, bunu yapılacak saha çalışmalarından sonra yeni müjdelerle de destekleyecek ve milletimizi... Milletimiz şundan emin olsun: Hükûmetimiz Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, Bakanlığımız üreticimizin her anında, her zaman, başına gelen her türlü problemin yanında, gece gündüz işinin başında, sorumluluğunda olduğunu ifade etmek istiyorum çünkü biz milletine bakan bir partiyiz; gücünü sadece milletinden alan ve milletin sorunlarıyla dertlenen, onların problemlerini kendi problemi edinen bir siyasi anlayış olduğumuz için de bu konuda da diğer konularda olduğu gibi milletimizin dertlerine derman olacağımızı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)