GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/2608, 2609, 2610, 2611, 2612, 2613) Esas No.lu 2025 Yılının Nisan Ayında Ülkemizde Gerçekleşen Zirai Don Olayının Sonuçlarının Araştırılması, Üreticilerin ve Tarımsal Ürünlerin Uğradığı Zararların Tespiti ve Gelecekte Yaşanabilecek Benzer Olayların Etkilerinin En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:76
Tarih:15.04.2025

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ KIRATLI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin başında, ülkece yaşamış olduğumuz zirai don afetinden etkilenen, zarar gören üreticilerimiz, çiftçilerimiz başta olmak üzere aziz milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Tabii, az önce CHP'li hatibin söylediği o çiftçi Mehmet amca tam da benim babam; babamın ismi de Mehmet, kendisi de çiftçidir. Ama çiftçi Mehmet amca onun söylediği gibi değil de imanıyla, inancıyla, itikadıyla "Allah'tan geldi ama aynı zamanda da devlet benim arkamda." diyebilecek kadar inançlıdır. Yine, aynı zamanda, az önce Sayın Hatibin ifade ettiği, özellikle çiftçilerimizin yaşadığı üzücü olay, bu don afetiyle alakalı "tiyatro" ifadesini de ben aziz milletimize havale ediyorum, onların takdirine bırakıyorum. Biz öyle tiyatro değil de esasında sorumluluğumuzun farkında, omzumuzdaki yüklerin farkında olarak hem Komisyonu önemsiyor hem de yaptığımız çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de çiftçilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, küresel iklim değişikliğinin etkilerini iliklerimize kadar yaşadık, ülkemizde belki de son elli yılda yaşanmamış birçok ili ve birçok ürünü olumsuz etkileyen bir zirai don afetini yaşadık; 2014 yılında yaşadığımız zirai don afetinden çok daha şiddetlisini yaşadık. Aslında belli dönemlerde il bazlı, lokasyon bazlı yaşadığımız doğal afetler oldu, gerek zirai don gerek fırtına, hortum ve benzeri doğal afetler oldu, yaşadık ama son bir buçuk ay içerisinde yaşadığımız zirai don afeti tüm ülkemizi olumsuz etkiledi. Neden "son bir buçuk ay" diyorum? Ülkemizin tamamında belki geçtiğimiz haftadan başlayarak bir zirai don afeti yaşadık ama memleketim olan Mersin'de biz 22 Şubattan başlayarak 26 Şubata kadar devam eden, sahil kesimlerimizde hava sıcaklığının eksi 9'ları, yüksek kesimlerde eksi 25-26'ları gördüğümüz bir soğuk hava dalgası ve zirai don afeti yaşadık. Tabii, bu Mersin için görmeye alışık olmadığımız bir sıcaklık derecesi. Valiliğimiz himayesinde, meteorolojiden aldığımız hava raporları doğrultusunda İl Tarım Müdürlüğümüze kayıtlı yaklaşık 50 bin çiftçimize SMS yöntemiyle önlemler almaları konusunda uyarılarda bulunduk. Yine, Mersin Valiliğimiz il ve ilçe tarım müdürlüklerimizin sosyal medya hesaplarında paylaşımlar yaparak çiftçilerimizi zirai don afetine karşı uyarmaya, önlemler almaları konusunda uyarılarda bulunmaya gayret ettik. Bu önlemlerin içerisinde gerek ateş yakma gerek dumanlama gerek mevcut örtü altında sobaları yakma gibi, yağmurlama gibi başlıca, uzun yıllardır kullanılan yöntemler var fakat kıymetli arkadaşlar, bu yöntemler eksi 5'lere, eksi 6'lara kadar işe yarıyor. Özellikle eksi 5'lerden, eksi 6'lardan sonra ne önlem alırsanız alın elinizden çok da bir şey gelmiyor. Kaldı ki sadece belirli bir lokasyonu değil Akdeniz Bölgesi'ni yani Mersin'i, Adana'yı, Osmaniye'yi, Hatay'ı, bir kısım Antalya'yı etkileyen bir zirai don afeti yaşadık. Bunların içerisinde narenciye, nektarin, şeftali, avokado, biber, kabak, muz, erik, karpuz, domates, badem, salatalık, Akdeniz Bölgesi'nde aklınıza gelebilecek birçok ürün etkilendi.

Zirai don afetinin yaşandığı ilk gün itibarıyla il ve ilçe tarım müdürlüklerimizin personelleri sahaya indiler, hasar tespit çalışmalarına başladılar. Çiftçilikten anlayan arkadaşlarımız beni daha iyi anlayacaklardır; belirli bir hasarı tespit edebilmek için ve doğru bir tespit yapabilmeniz için en az on-on beş gün gibi bir zaman geçmesi, hava sıcaklığının normale dönmesi ve biraz da güneşli havaların ortaya çıkması gerekli. Tabii, bizler de bu minvalde çalışmalarımıza devam ediyoruz, hasar tespit çalışmalarımıza devam ettik. Geniş bir alanda olduğu için hasar tespit çalışmaları biraz uzun sürdü. Sadece Mersin'den örnek verirsek, toplamda 2 milyon 900 bin dekar tarım alanının yaklaşık yüzde 10'unun zarar gördüğünü tespit ettik, yaklaşık 11.500 civarında üreticimizin hasar tespitini gerçekleştirdik.

Olumsuz şeyler yaşadığımızda hep kullandığımız bir tabir vardır, "Allah beterinden saklasın." deriz ama gördük ki o günden bugüne Mersin'imizde hem dolu afeti hem don afeti devam etti, aynı zamanda da geçtiğimiz hafta itibarıyla ülkemizin belki de çok büyük bölümünü ilgilendiren bir zirai don afeti yaşadık; maalesef, çiftçilerimizin, üreticilerimizin çok büyük bir bölümü zarar gördü. Tabii, bu süreçte Genel Kurul kürsüsüne gelip siyasi rant elde etme adına bazı milletvekillerimizin söylemlerinde bizleri ve kurumlarımızı suçlayarak önlemler almadığımız iddiaları ve ifadeleri oldu. Kıymetli milletvekilleri, az önce de ifade ettiğim gibi, bir üründe özellikle bu kadar açık bir alanda -Türkiye coğrafyasını düşünün- eksi 5'lerden, eksi 30'lara kadar gelen bir süreçte nasıl bir önlem alabilirsiniz? Ben bunu size soruyorum, takdirini de size bırakıyorum ama biz üstümüze düşen görevleri yerine getirdik, çiftçilerimizi uyarmaya gayret ettik. Zirai don afetinin yaşandığı ilk gün itibarıyla biz Mersin'de siyasi görüş ayrımı yapmaksızın bütün STK'leri Mersin Valiliğimiz bünyesinde davet ettik, sektör paydaşlarını davet ettik. Bunun içerisinde siyaseten bizimle aynı görüşte olanlar var, olmayanlar var ama şunu ifade ettik: Hemen bir kriz masası oluşturduk, "Neler yapabiliriz?"i konuştuk, tedbirleri konuştuk, "Nasıl destekler verebiliriz?"i konuştuk, istişareler yaptık. Tabii, diğer yandan da teşkilatlarımızla birlikte vatandaşlarımızın, çiftçilerimizin, üreticilerimizin ayağına giderek, bahçelerini gezerek sahada tespitlerde bulunduk, incelemelerde bulunduk, onların bizden taleplerini bizzat birinci ağızdan, onların kendilerinden dinledik. O süreçte yaşadığım bir enstantaneyi anlatmak istiyorum, az önce Mehmet amca örneğinde verdiğim gibi. Tabii, bir yandan üzücü olaylar yaşadık vatandaşımızın yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da -işte, az önce ifade ettiğim gibi- aziz milletimin o imanını, inancını, itikadını da orada bir kez daha görmüş olduk ve çok da duygulandırdı beni. Neydi bu konu? Tarlasını ziyaret ettiğim bir vatandaş çok üzgündü, zarar görmüştü ürünleri, dedim ki: "Sana bir şey soracağım, eğer bunu sana bir husumetlin yapsaydı ne yapardın?" Dedi ki: "Çok kötü şeyler yapardım." "Peki, şimdi?" dedim, "Allah'tan geldi, yapacak bir şey yok." dedi. İşte, bu iman, bu itikat, bu inanç bizi ayakta tutuyor.

Değerli milletvekilleri, yaptığımız çalışmalarda, çiftçilerimizden gelen talepler doğrultusunda öne çıkan acil talepler, talep edilen bazı destekler istendi. Başta kamu kurumları ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi, yeni dikimler için sübvanse krediler verilmesi, tarımsal sulamada ve tarımda kullanılan elektrik ücretlerinde sübvanse sağlanması, TARSİM'e yeni düzenlemeler getirilmesi gibi başlıca talepleri vardı. Şunu açıkça ifade etmem gerekir ki: Değerli arkadaşlar, 2002'den bu yana, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde üreticilerimizi ve çiftçilerimizi her zaman destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Acılarında da biz vardık, sevinçlerinde de biz vardık. Bu, dün böyleydi, bundan sonra da böyle olmaya devam edecek. Gerek her yıl verdiğimiz dekar başına destekler gerek gübre, mazot destekleri gerek zirai ekipman destekleri, fide, tohum desteği, kamu bankaları aracılığıyla faizsiz ya da düşük faizli sübvansiyonlu krediler ve aklınıza gelebilecek her alanda desteklemelerde bulunduk. Bunlardan bazı örnekler verecek olursak, Mersinden başlayayım: 2002'den bugüne tarımsal desteklemelerde Mersin'imizde 96 milyar TL'nin üzerinde yatırım ve desteklemelerde bulunduk. Ülke genelinde 2002 yılında 1,8 milyar TL olan tarımsal destekleme tutarını 2024 yılında tamı tamına 51 kat artırarak 91,55 milyara çıkardık. Son yirmi bir yılda bitkisel üretimimizde 138 milyon 600 bin tona, tarla bitkilerinde yüzde 37 artışla 79 milyon 400 bin tona, meyvede de yüzde 93 artışla 27 milyon 400 bin tona, sebzede de yüzde 23 artışla 31 milyon 800 bin tona ulaştık. Eskiden yatırımlarda bir cümle vardı, "Su akar, Türk bakar." denilirdi, artık su akıyor ama Türk bakmıyor, her gördüğümüz yere, imkân olan yerlere barajlar yaptık, göletler yaptık. Türkiye tarihinde ilk defa kapalı devre sulama sistemini ülkemizde çiftçilerimizle buluşturduk. Daha nice yatırımlar, nice desteklerimiz var.

Ben önemli bir konuya değinmek istiyorum değerli milletvekilleri. Bir ev aldığında, bir araç aldığında bir vatandaş gidiyor hemen sigorta yaptırıyor, gidiyor kasko yaptırıyor, gidiyor DASK yaptırıyor ama nedense üreticilerimizde -ben sahada bunu gördüm- TARSİM kültürünü biz bir türlü oturtamadık. Gerçekten, bu bir kültür meselesi ve bunun yüzde 50 prim desteğini de devlet olarak biz sağlıyoruz ama maalesef, vatandaşlarımızda, üreticilerimizde biz bunu bir türlü sağlayamadık. Değerli dostlar, ben buradan özellikle çiftçilerimizden TARSİM'i mutlaka yaptırmalarını rica ediyorum, hassaten rica ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kıratlı, tamamlayın lütfen.

Buyurun.

ALİ KIRATLI (Devamla) - Aziz milletim, şunu açıkça ifade etmeliyim ki hasar tespit çalışmaları sürerken ülkemizdeki bütün tarımsal faaliyetlerin bundan olumsuz etkilendiği, ülkede gıda arz güvenliğinin tehlikede olduğu, yurt dışına bağımlı olunacağı şeklinde bazı art niyetli yorumlar yapılmaktadır. Öncelikle şunu belirtmek isterim: Başta hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar olmak üzere, stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde yurt içi gıda arzını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir risk bulunmamaktadır.

Biz çok güçlü bir devletiz, asrın felaketini yaşadığımız Maraş merkezli depremlerde devlet-millet el ele, hep birlikte bu yükün altından nasıl kalktıysak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu zirai don afetinin altından da hep birlikte kalkacağız, hiç şüpheniz olmasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çiftçilerimizi, üreticilerimizi destekleyecek, dün olduğu gibi bugün de onların yanında olacak ve yaraları hep birlikte saracağız. Laf değil, icraat yapacağız.

Mersin başta olmak üzere aziz milletimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)