GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:09.04.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın parti devleti uygulamaları ve sivil hayata müdahalesi üzerine vermiş olduğumuz grup önerimiz üzerine konuşma yapacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz siyasi tarihi siyasi literatür ve konuyla ilgili tarihçiler açısından her yönüyle bir laboratuvar gibidir. Eleştiriden öteye neredeyse kavgalara varan tartışmalara ve uygulamalara şahit oldu bu ülke. Dişe diş mücadele eden siyasi aktörlerin bugünden farklı olarak siyasi nezaketlerini bir yere kadar muhafaza ettiklerini de biliyoruz. Her canı istediğinde rakip siyasetçilere ve hatta vatandaşlara had bildirip hakaret eden bir devlet insanı modeli bu son yıllara kadar ne gördük ne de duyduk değerli milletvekilleri. Siyasi eleştiriler bir yere kadar tolere edilebilir ama aslı astarı olmayan bir konuda iftira ve özellikle de milletimize hakaret içeren söylem ve ithamlar maalesef bu son dönemin alametifarikası olmuştur. Mesela vatandaşlarımıza yönelik "sürtük, çürük, ezik, hain, ajan" ve/vesaire gibi söylemleri bir siyasetçiye, hele ki ülkenin Cumhurbaşkanına birileri yakıştırsa da bizler asla yakıştırmadık, yakıştıramayız da. Uzunca bir süredir adamına ve mensubiyetine göre işleyen hukuk artık biat edenler dışında herkese sopa gösteren bir giyotine dönüştürülmüştür. Bugün hukukun üstünlüğü, yargının tarafsız ve bağımsız olduğu konusu sadece iktidar mensuplarının, sözcülerinin ve özellikle de adalet bakanlarının ağzında retorik bir söylem olmaktan öteye geçmeyen lakırtılardır. Bunun böyle olmadığını en iyi kendileri de biliyor, biliyor bilmelerine de bunu söylemeye ne dirayetleri var ne de siyasi bir backgroundları. Varsa yoksa diyalektik, retorik ve kendilerinde olan tüm özellikleri muhalefete ihale eden genelgeçer, beylik grup ve parti konuşmaları.

Değerli milletvekilleri, bugün AK PARTİ Genel Başkanı eski defterleri karıştıran bir tüccar gibi geçen yüzyılda yaşanılan meseleleri bugüne taşıyor. Atatürk'e bir şey demek konjonktüre uygun düşmediği için İsmet İnönü'yü eleştirerek tek parti uygulamalarından örnekler veriyor. Niçin bunu yapıyor peki? Çok basit: Bugün yani 21'inci yüzyıl dünyasında kendi tek parti uygulamalarını perdelemek, gözlerden kaçırmak için. 1960 ve 1980 askerî darbelerine atıf yaparak darbelere ve darbeci cunta zihniyetine lanet okuyor. Kurunun yanında yaşı da yakmayı iktidarlarının devamı için gerekli gören bu zihniyetin 12 Eylül darbecilerinden bir farkı kaldı mı? Hatta lanet okudukları 28 Şubat zihniyetinin devamı olduklarını eski serçe parmağı ortakları itiraf etmemiş miydi? Bu arkadaşların darbeci Kenan Evren'in yönetim biçimine olan hayranlıkları zaman zaman medyaya yansıdığında bu sözlerini inkâr ettiler mi? Hayır. Bu anlayış 12 Eylül anayasasının işlerine gelen antidemokratik hükümlerine mal bulmuş Mağribî gibi sarılmalarından gözüküyor. Bunları niye anlattım? Bakınız, enfekte edilmiş siyasetimizin panzehri arşivdir. Bugün yaşadıklarımızın geçmişten gelen kodlarda saklı olduğunu anlamak için bunları hatırlatmak istedim.

Birkaç gündür gündemi işgal eden, iktidarı da hayli kızdıran "cunta" söylemi de aslında iktidarın en onulmaz yarası olan takiye siyasetini açık etmiştir, canevinden vurulmuştur. Cunta söyleminden niye bu kadar rahatsız olduklarını hâlâ anlayabilmiş değilim. "Cunta" dediğimiz şey, yönetime kuvvet kullanarak el koymaya teşebbüs eden askerî ya da siyasi grubu ifade eder. Cunta yönetimleri düşüncesini ve fikrini beyan eden gazetecileri, akademisyenleri, yazar ve sanatçıları ve sıradan vatandaşları fişler, tehdit eder, gözaltına aldırır, hapse atar; ekonomide saçma sapan uygulamaları hayata geçirir, dış politikada kafasına göre tavizler verir. "Vatandaş da kim oluyor ki? Onların bir önemi yok." der hatta "Azınlık." der. Yargı sopasını vatandaşın tepesinde sallandırır, yandaşlarına imtiyazlar ve iltimaslar sağlar, hesap vermemek için Sayıştay gibi devlet kurumlarını baypas eder. Ajans, vakıf, fon gibi paralel yapılar kurarak milletin vergilerini nasıl ve kim için harcadığını gizler. Anayasal hakkını kullanarak hak arayan, protesto eden vatandaşlarını hain ve düşman ülkelerin ajanı, iş birlikçisi ilan eder. Ülkesini polis ve istihbarat devlet yapar. Belli bir bürokratik grupla seçilmişleri ikinci plana atar. Seçimleri manipüle eder, siyasetçileri hukuksuz bir şekilde cezaevlerine atar, çoluk çocuk demeden kendi vatandaşlarını siyasi yasaklı yapmak, okullarından atmak için yargıya ve kurumlarına talimat verir. Devlet imkânlarını, hazinesini, yargısını, medyayı kendi lehine ama halkının aleyhine kullanarak propaganda yapar. Dolayısıyla birileri niye alınganlık gösterdi, anlayabilmiş değilim.

İktidar günden güne güç kaybedip halkta bir karşılığı kalmadıkça kimine Hükûmet havucu ama daha çok da devlet sopasıyla korkutarak ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Müflis bir tüccar çaresizliğiyle eski defterleri karıştırmakta; hak, hukuk talep eden gençlerimizi söz konusu bu karanlık kişiler marifetiyle "Not ediyoruz, fişliyoruz. İktidar değişse bile hiçbir yerde çalışamaz, aç kalırsınız." şeklinde tehdit ettirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.

TV ekranlarında muhalefet cellatlığına soyunan, bunu yaparken de yüksek perdeden devlet hamaseti ve dürüst gazeteci pozları verenlerin bu gücü kimden ve ne sebeple aldığı bellidir. Anayasal hakkını kullanıp fikrini beyan eden, bir duruş sergileyen sanatçılar, iş insanları, sivil toplum mensupları, akademisyenler, gazeteciler, sosyal medya kullanıcıları, üniversite öğrencileri, hasılı evlatlarımız, gençlerimiz gelecekleriyle, rızıklarıyla tehdit edilmekte ve işlerinden atılmaktadırlar. Bu iktidar, adı millete tadı bize iktidarıdır. Muhalefette doğru söyleyip iktidarda şaşan bir iktidardır. Seç-beğen-al tarzı bir açık büfe iktidarıdır. Bu iktidar, tevil iktidarıdır, her işimizde hikmet arayan iktidarıdır. Bu iktidar "Vatandaş dediğin bir azınlık, onların bir önemi yok Türkiye'de." diyenlerin iktidarıdır. Bu iktidar, gerçeklerle alakası olmayan, sanal bir dünyayı millete satan, pazarlamacı bir iktidardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu iktidar, Kurtlar Vadisi göndermeli video, "edit" iktidarıdır; ne eksik ne fazladır.

İnşallah grup önerimize destek verirsiniz ve böylece de Türkiye'de devletin baskısı var mı, sivil iktidar hakikaten Türkiye'de iktidar mı bunu görmüş oluruz. Ben inanıyorum ki AK PARTİ iktidarının milletvekilleri de bu önergeye "Evet." oyu vereceklerdir.

Daha sonra Adem Yıldırım Bey'le de Jön Türkler meselesini ayrıca konuşacağım.

Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)