| Konu: | Cumhuriyet Halk Partisinin olağanüstü kongresine; 19-25 Mart dönemindeki protesto gösterilerinde tutuklananları, Ekrem İmamoğlu’nu ve Mahir Polat’ı ziyaretlerine, gizli tanık kanununa ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 08.04.2025 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de geçtiğimiz pazar günü olağanüstü kongresini yapan, hakikaten olağanüstü kongresini yapan Cumhuriyet Halk Partisini, yeni seçilen Genel Başkanını, Parti Meclisini ve ilgili kurulları tebrik ediyorum; vatana, millete ve ülkeye hayırlı uğurlu olur inşallah.
19-25 Mart döneminde ağırlıklı olarak İstanbul'da ve Türkiye'nin birçok noktasında birtakım protesto gösterileri oldu. Önce 301 genç tutuklandı, 296 genç şu anda hâlen fiilî olarak tutuklular. Bu gençlerle ilgili Cumhurbaşkanı dedi ki: "Yüzü maskeli teröristler." Bakın, bu terörist olarak nitelendirilen gençleri geçtiğimiz hafta sonu biz ziyaret ettik, hem İstanbul İl Başkanlığımız hem genel başkan yardımcılarımız hem de bizzat ben cumartesi günü 5 genci ziyaret ettik. Bakın "terörist" olarak tabir ettikleri bu gençlerle ilgili yapmış olduğum ziyaretlerde edindiğim -çok ufak- intibamı sizinle paylaşmak istiyorum.
İlk ziyaret ettiğim genç 18 yaşında, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nde hazırlık bölümünde okuyor. Kendisi fen lisesini yatılı olarak bitirmiş ve o gün o gösteriler olduğunda Türk Bayrağı'nı almış ve gitmiş, Yenikapı'da gösterilere katılmış ve sonra hırpalanmış. Büyük numaralı bir gözlük takıyor, yedi gün gözlükleri verilmemiş, üç gün ayakkabısız dolaşmış, Gayrettepe'de beton zeminde yatmış, daha sonra Silivri'ye götürmüşler ve bu çocukları ikişer ikişer, cinayet suçlularının olduğu koğuşlara atmışlar. "İki gün orada kaldım." diyor, korkmuş ve daha sonra bunları oradan almışlar, hepsini belli bir yere toplamışlar.
Bir başka kızımızı ziyaret ettim. Kendisi Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü'nde okuyor. O da 18 yaşında, o da hazırlık bölümünde okuyor. İyi misin dedim, hâlini hatırını sordum. Annene bir mesajın var mı dedim. "Ben yetim büyüdüm, annem 7 yaşımdayken vefat etti. Babama gururlu olduğumu söyleyin, çok selam söyleyin, beni hiç merak etmesin." dedi. Babasını aradım, kızını gördüm, gayet iyi, sana selamı var; Allah kolaylık versin, bir kız çocuğu büyütmüşsün anasız dedim. "Evet Sayın Vekilim, annesiz büyüttüm çünkü annesini kızım 7 yaşındayken Artvin Hopa'daki sel felaketinde ağabeyiyle beraber kaybettik." dedi. Bu kızın ne bir örgütle ne bir partiyle, hiçbir şeyle bir alakası yok.
Veli Aktoprak, İYİ Parti Üsküdar teşkilatından bizim üyemiz; o da orada. O da Beykoz Üniversitesi Sivil Havacılık'ta okuyor. Onun da tek derdi, bu hafta yapılacak olan sınavlardan bir tanesi çok kritik, okulunu uzatma ihtimali var; "Ona yanıyorum." dedi.
Boğaziçi Üniversitesinde okuyan arkadaş, 14-15 yaşındaki çocuklara dışarıdan ders veriyor, hem gelirini elde ediyor hem ders veriyor; o da o derslerden bu çocukları mahrum bıraktığı için üzülüyor.
Bir başkası, 42 yaşında, vitrin mankeni üreten bir firmada işçi olarak çalışıyor.
Hepsine aynı soruyu sorduk: Niye o gün Saraçhaneye gittiniz, sebebi neydi? Birisi dedi ki: "Bugün bu insanlara yapılan haksızlık yarın bana da yapılır, onun endişesiyle gittim." Bir diğeri, adalete sahip çıkmak için gitmiş. Birisinin annesi EYT'li, emekli; "Emekli maaşıyla geçinmekte zorluk çekiyor. Bu da bardağı taşıran son damla oldu, onun için gittim." dedi. O Boğaziçi Üniversitesindeki arkadaş da dedi ki: "Atatürk bu cumhuriyeti biz gençlere emanet etti. O söz kulaklarımdan hiç eksik olmadı, onun için gittim." Bu çocukların hepsi -dediğim gibi- böyle bir örgüt mensubiyeti ya da başka bir saikle değil, tamamen kendi hür iradeleriyle vermiş oldukları kararlarla orada bulunmuşlar. Bu çocuklara "terörist" falan diyemezsiniz. Ne bu çocuklar terörist ne de burada bu uygulanan gözaltılar, tutuklamalar hukukidir; bunlar hukuki değildir.
Şimdi, biz aynı zamanda, oraya gittiğimizde Sayın Ekrem İmamoğlu'nu da ziyaret ettik, Sayın Mahir Polat'ı da ziyaret ettim. Evet, Mahir Polat'ın ciddi sağlık problemi var, tansiyonu çok yüksek, hastanede kontrolden geçirilip tekrar cezaevine gönderilmiş, ciddi hayati tehlikesi bulunuyor.
Bize diyorlar ki: "Niye gidiyorsunuz, sonu belli değil, bu mahkemelerin sonucunda ya bir şey çıkarsa?" Biz gidiyoruz çünkü ortada bir hukuksuzluk var. Mesele oradaki kişiler falan değil, sonu belli olmayan işin başı belli çünkü bunun siyasi bir konu olduğu net olarak belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - 2008 yılında çıkmış bu gizli tanık kanunu. Ben hukukçu değilim ama bu gizli tanık daha çok, işte terör örgütlerini vesaireyi sorgulamada kullanılmış. 2008'den önce de sonra da yolsuzlukla ilgili gizli tanığın kullanıldığını görmüyorsunuz siz. Yolsuzluk varsa net, ispatlı getirirsiniz. Ya, yolsuzlukta gizli tanık kullanmak ne demek? Şimdi, mesela ben çıksam "Ya, bir gizli tanık geldi, Büyükşehir Belediyesi AK PARTİ'deyken Ankara'nın parsel parsel satıldığını iddia ediyor." desem soruşturma mı başlatacaksınız veya "Bir gizli tanık geldi, Ticaret Bakanı kocasının üzerinden başında bulunduğu Bakanlığa dezenfektan sattırmış." desem -bunu gizli tanık iddia ediyor- soruşturma mı başlatacaksınız? "Rıza Sarraf bir sürü devlet görevlisine kıyak sağlamış, maddi menfaat sağlamış."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayayım.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Böyle bir ifadeyi gizli tanık söylüyor. Ne yapacaksınız, gizli tanığın bu ifadesinden dolayı soruşturma mı başlatacaksınız? Bizim bu ziyaretlerle bu konuya, bu mevzuya sahip çıkmamızın tek sebebi ortadaki eşitsizlik ve hukuksuzluktur. Bırakın siz sahip çıkmayı, açık ve aleni tanıklar çıktı; kendi partiliniz çıktı dedi ki: "Ankara'yı parsel parsel sattı." Kılınız kıpırdamadı, kılınız.
Böyle bir ortamda bu davaların hukuki olduğunu iddia etmek koca bir körlüktür; ne bunlara tepki gösteren çocuklar teröristtir ne de bu davalar hukukidir, sonuna kadar siyasidir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.