GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:26.03.2025

YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Yabancı plakalı araçların özel şirketler tarafından işletilen otoyollardan geçiş ücreti ödemeden geçmeleri durumunda bu ücretlerin ve cezaların gümrük kapılarında tahsil edilmesi öngörülmektedir. İlk bakışta bu düzenlemenin yabancı plakalı araçların kaçak geçiş yapmasını önlemeyi amaçladığı düşünülmektedir ancak arka planına baktığımızda çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Bu düzenleme yap-işlet-devret modeli çerçevesinde işletilen otoyolların tahsilat sorumluluğunu özel şirketlerin üzerinden alıp devlete yüklemektedir. Normal şartlarda geçiş ücretlerini ve cezaları tahsil etmek bu yolları işleten özel şirketin yükümlülüğündedir ancak getirilen maddeyle bu tahsilat yükümlülüğü kamuya devredilmekte, devlet resmen tahsildar durumuna konulmaktadır. Üstelik devlet tahsil ettiği paranın yalnızca yüzde 60'ını alırken bu konuda hiçbir iş yapmayan özel otoyol işletmecilerine yüzde 40 gibi büyük bir pay verilecektir.

Şimdi, soruyorum: Devlet bu işletmecilerin tahsildarı mıdır? Bu şirketler yıllardır geçiş ücretlerini tahsil etmekle yükümlü değil miydi? Bu sorunu yıllardır neden çözemediler de şimdi devlet eliyle çözmek zorunda kalıyoruz? Biz İYİ Parti Grubu olarak Komisyon toplantısında da belirttiğimiz gibi Genel Kurulda bir kez daha vurguluyoruz. Gelirin yüzde 80'i kamuya, yüzde 20'si ise özel işletmelere ayrılmalıdır. Görüşmekte olduğumuz maddenin yalnızca bir tahsilat düzenlemesi olmadığı açıktır. Bu maddeyle devlet özel şirketlerin sorumluluğunu üstlenmeye zorlanmakta ve kamunun hakkı özel işletmelere devredilmektedir. Peki, bu durum yalnızca otoyollarla mı sınırlıdır? Maalesef hayır. Ne yazık ki adalet sistemi de belirli çıkar gruplarının menfaatlerine göre şekillendirilmektedir. Otoyol gelirlerini özel şirketler için tahsil eden bir devlet anlayışı ile hukuku belirli çevrelerin menfaatine göre kullanan bir sistem arasında hiçbir fark yoktur.

Değerli milletvekilleri, adaletin temel ilkesi herkese eşit uygulanmasıdır. Eğer adalet direği sarsılırsa ne devlet ayakta kalabilir ne de toplumda huzur sağlanabilir. Hukukun siyasete alet edilmesi demokrasinin en büyük tehditlerinden biridir. Yargının siyasallaşması bireylerin adalete olan güvenini sarsmakta ve toplumsal çürümeyi hızlandırmaktadır. Türkiye bugün bir kez daha hukukun araç olarak kullanıldığı bir süreci yaşamaktadır. Siyasi iradenin yargı üzerindeki etkisi her geçen gün artmakta, hukuk olması gerektiği gibi bağımsız bir şekilde işletilmemektedir. Bu durum, hukukun siyasetüstü bir ilke olması gerektiğini unutanların yarattığı bir tablodur. Adaletin herkese eşit uygulanması temel ilkesidir. Ancak bugün, hukuk bazılarına göre kalkan olurken bazılarında kılıç olarak kullanılmaktadır. Hukuku eğip bükerek yalnızca iktidarın çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanamazsınız. Yargı bağımsızlığı yok edilirse halkın iradesi de yok sayılmış olur. İktidarın hukuku bir silah gibi kullanarak siyaset mühendisliği yapmasını kabul etmiyoruz. Çünkü biliyoruz ki adaletin olmadığı yerde güven olmaz, toplum huzuru olmaz, demokrasi olmaz. Adalet kişilere göre değil evrensel ilkelerin çerçevesinde işletilmelidir. Hukukun üstünlüğü sağlanmadıkça ne ekonomik istikrar ne de toplumsal barış mümkün olabilir.

Türkiye hukukun üstün olduğu bir devlet olana dek mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyor, milletimizin ve İslam âleminin mübarek Kadir Gecesi'ni ve yaklaşan Ramazan Bayramı'nı en kalbî duygularımla kutluyor, Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)