| Konu: | Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 26.03.2025 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 10'uncu madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Söz konusu maddeyle, Türkiye Varlık Fonunun Plan ve Bütçe Komisyonundaki denetimiyle ilgili sürelerde fiiliyata uygun ayarlama yapılıyor. Cumhurbaşkanlığına kasım ayında sunuluyor, Cumhurbaşkanı tarafından da aralık ayı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmek üzere sunuluyor, ocak ayı içerisinde de Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından gerekli incelemeler ve denetimler yapılıyor. Bağımsız denetim kuruluşunun raporları üzerinden, Devlet Denetleme Kurulu elemanları tarafından, denetçileri tarafından incelemeler yapılıyor. Varlık Fonu gerçekten ikinci bir hazine gibi, 318 milyar TL'lik bir varlık büyüklüğü var ve bu varlık büyüklüğüyle de kamu kurum ve kuruluşlarının çok önemli birimleri bu Varlık Fonunun içerisinde. Yani baktığınız zaman Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası gibi kuruluşlar var; bunlar yüzde 90'a, yüzde 100'e yakın oranlarla; BOTAŞ var, ÇAYKUR var, PTT var, yüzde 50'nin altında olan bazı kuruluşlar var. Bu kuruluşların bir kısmı Varlık Fonuna devredilmeden önce kâr ediyordu, Varlık Fonundan sonra zarar eder duruma gelen kuruluşlar var. Görev zararları da burada önemli bir pozisyonda, önemli bir durumda, kritik bir pozisyonda daha doğrusu. Şimdi 2025'in Şubat sonu itibarıyla görev zararları 72,1 milyar TL civarında olmuş bazı kuruluşların. İşte BOTAŞ'ın 35 milyar, EÜAŞ'ın 37,1 milyar gibi. Bazı kamu bankalarının da görev zararları çok ciddi tutarlara ulaşmış. Örneğin, Ziraat ve Halkbankın görev zararı 2024'te 125 milyar TL olmuş, ocak ayı itibarıyla da 13,6 milyar TL. Bu görev zararlarının kontrol altına alınması çok çok önemli çünkü bütçe disiplinini bozan, hazine tarafından buralara yapılan transferlerin nereye, nasıl harcandığıyla ilgili soru işaretleri olan ve şeffaf bir şekilde denetlenmesi gereken konular.
Bu Varlık Fonuyla ilgili bir husus da şu: Biliyorsunuz tüketiciler, halkımız bireysel kredileri, kredi kartlarını kullandıkları zaman borcu borçla kapatır vaziyete gelmişler. Yani yeni bir kredi kullanarak yeni bir borçla mevcut borcunu ödeyerek dönmeye çalışıyorlar. Varlık Fonu da maalesef aynı pozisyona gelmiş. Şimdi, Varlık Fonunun bir alt fonu var, Türkiye Varlık Fonu "PİDF" diye alt fon yani "Piyasa İstikrar ve Denge Alt Fonu" diye bir fon. Bunun görevi kamu bankalarına sermaye aktarmak. Bunun için de Hazine ve Maliye Bakanlığıyla borç üstlenim anlaşması yapıyor yani Hazineden parayı alıp kamu bankalarına aktarıyor. Geçmiş dönemde 4,5 milyar euro civarında -biraz daha fazla- Hazineden aldığı parayı bu kamu bankalarına aktarmış. Bunun vadesi geldiğinde de bu paranın Hazineye ödenmesi lazım fakat bu paranın ödenmesi için sermaye desteği sağladığı bu bankalardan -Ziraat, Halkbank, Vakıfbank ve diğer katılım bankaları da var- tekrar kredi kullanıyor. Sadece 100 milyon euro anaparayı ödeyebiliyor ve faizini ödeyebiliyor. Tekrar 3,6 milyar euro kredi kullanarak burayı kapatmak zorunda kalıyor. Yani Varlık Fonu da artık güç ve zor yönetilir bir durumda. 50 milyar dolarlık bir öz kaynak yapısı olmasına rağmen 13,6 milyar kâr ediyor. Aynı Varlık Fonunun dünyadaki benzer örneklerinden örneğin Norveç'teki Varlık Fonunun 213 milyar dolar 2023'teki kârı. Karşılaştırdığımız zaman bu kadar büyüklükteki bir fonun doğru yönetilmediğini görüyoruz ve bunun denetlenmesinin de çok önemli olduğunu görüyoruz. Sayın Kılıç az önce bahsetti Türkiye Büyük Millet Meclisinin de denetiminin olması gerektiğinden. Bu Varlık Fonunun raporlarının Plan ve Bütçe Komisyonunda bir günde değil, iki günde, üç günde, hatta bir haftada incelenmesi ve incelenen bu raporların da Genel Kurula sunulması ve Genel Kurulda da tartışılması önem arz ediyor. Bunun mutlaka yapılması lazım, bunu da özellikle buradan ifade etmiş olalım.
Burada bir de yöneticilerin pozisyonu var, çoklu maaşlar var, yönetim kurulu üyelikleri, danışma kurulu üyelikleri var, birkaç yerde görev alıyorlar. Biliyorsunuz bir kanun çıkmıştı, 2'den fazla maaş alınamıyor artık kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan üst düzey yöneticileri için. Asli görevinden bir maaş alıyor ayrıca da yönetim kurulu üyesi veya danışma kurulu üyesi olarak görev aldığı yerden maaş alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CEVDET AKAY (Devamla) - Kanun çıktığında 98 bin TL'ydi, şimdi 109 bin TL'ye çıktı 2025 yılı için. Burada önemli bir husus var, kamu kurum ve kuruluşlarında yüzde 50'nin altında hissesi olduğu durumlarda bu ikili maaş sınırlaması yok, 3-4 maaş bir yerden alınabilir ve Varlık Fonunda da yüzde 50'nin altında hissesi olan yerler var, Türk Hava Yolları, KARDEMİR gibi kuruluşlar var. Buralardaki yöneticilerin ve yüzde 50'nin altındaki hissede yer alan yöneticilerin ne kadar maaş aldığıyla ilgili de bir araştırma yapılması zaruri. Buradan da gerekli tasarruflar sağlanması lazım çünkü 8'inci maddede görüştüğümüz emeklilere net asgari ücret tutarı kadar bir emekli ikramiyesi verebilmek için buradaki yerlerden önlemleri almamız lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)