Konu: | Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 26.03.2025 |
MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, devletin dini adalettir. Bu, yalnızca Hazreti Ömer'in bir sözü değil aynı zamanda bir medeniyet anlayışıdır. Adaletin olmadığı yerde devletin meşruiyeti, halkın güveni ve toplumsal barış da zedelenir.
Ne yazık ki son günlerde yaşanan gelişmeler bu adalet krizini daha da derinleştirmiştir. Bugün Türkiye'de adalet mekanizmasına olan güven yerle yeksan olmuş durumdadır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen tutuklama kararının sadece siyasi değil ekonomik bedelleri de olmuştur. Bu kararın ardından uluslararası piyasalarda Türkiye'ye duyulan güven sarsılmış, yatırımcılar nezdinde hukuk devleti olma iddiamız büyük bir darbe almıştır. İmamoğlu'nun tutuklanmasının yalnızca hukuki değil ekonomik anlamda da bu millete ağır bir fatura çıkardığı somut verilerle de ortaya konulmuştur. Ortaya konulan hesaplamalara göre, tutuklama kararı nedeniyle Türkiye'nin risk primi yükselmiş, borsa gerilemiş, döviz kuru dalgalanmış ve ülke ekonomisi milyarlarca lira zarara uğratılmıştır. Sadece bu kararın ekonomik etkisiyle oluşan kayıpla, her bir emeklimize bayram ikramiyesi olarak fazladan 40 bin TL ödeme yapılabilmesi söz konusuydu. Yalnızca bu örnek bile keyfî ve siyasallaşmış yargı kararlarının bu ülkeye nasıl ağır bedeller ödettiğini, sadece demokrasiye değil halkın sofrasına, cebine, refahına da darbe vurduğunu göstermektedir. İşte, bu yüzden, adalet sadece hukuk meselesi değil aynı zamanda ekmek, aş, geçim meselesidir.
Değerli arkadaşlar, bu ülkenin bel kemiği olan, yıllarca alın teri dökmüş, üretmiş, çalışmış ve Türkiye'nin kalkınması için ömrünü vermiş emeklilerimiz bugün açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. İktidar "Daha ne olsun?" diyerek sunduğu 4 bin TL bayram ikramiyesiyle emeklilere âdeta lütfeder gibi bir yaklaşım sergilemektedir. Bu bir lütuf değil olsa olsa bir sus payıdır. Bundan sadece birkaç yıl önce emekliye verilen bayram ikramiyesi asgari ücretin yüzde 60'ına denk geliyordu, bugün ise bu oran yüzde 18'lere kadar gerilemiş vaziyettedir. Sormak istiyoruz: 4 bin TL'yle hangi emekli bayramı bayram tadında geçirebilir? Bu parayla bayram sofrası mı kurulacak, bayram şekeri mi alınacak, torunlara harçlık mı verilecek, elektrik faturası mı ödenecek, markete gidip et, peynir, yağ mı alınacak? Bir iktidar kendi vatandaşına bu kadar duyarsız olabilir mi? Bu paranın hiçbir derde derman olmayacağını iktidar sahipleri bilmiyor mu? Elbette ki biliyorlar fakat her fırsatta "Türkiye büyüyor, ekonomi şahlanıyor." demeye devam ediyorlar. Konu emekliye geldiğinde ise kaynak bulamadıklarını söylüyorlar. Kaynak var, para var ama bu para yandaş müteahhitlere var, ballı kamu ihalelerine var, lükse ve şatafata var, siyasi operasyonlara var, emekliye yok. Emeklilerimizi 4 bin TL gibi komik bir rakama mı layık görüyorsunuz? Bu ülkenin emeklisine 4 bin TL'yi reva gören iktidar sahipleri kendi lüks yaşamlarından bir kuruş fedakârlık ettiler mi? Yap-işlet-devret modelleriyle milyarlarca dolarlık otoyol garantileri verdiğiniz şirketler için bütçede yer bulan sizler neden emekliye yer bulamıyorsunuz? Ekonomiyi bu hale emekli mi getirdi ki emekliye böyle bir miktarı reva görüyorsunuz? Emeklimize bayram öncesi bu sadaka kültürünü dayatırken ayrıcalıklı kesimlere dokunmaktan neden kaçınıyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, emeklilerimiz sadaka değil, onurlu bir yaşam için haklarını istiyor. Bu ikramiye en azından yıllık toplamda bir asgari ücret seviyesine çıkarılmalı ve her yıl enflasyon oranında artırılmalıdır. Emeklilerimizin bayramda torunlarına harçlık verecek, sofralarını bolluk içinde kuracak bir gelire sahip olması sosyal devlet anlayışının en temel gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MUSTAFA BİLİCİ (Devamla) - Emeklilerimizin insanca bir yaşam sürmesi için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğimizi bir kez daha belirtiyor, tüm İslam âleminin Kadir Gecesi'ni tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)