Konu: | Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 70 |
Tarih: | 25.03.2025 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; son günlerde yaşananları eğer yıllar önce anlatsalardı, herhâlde herkes "Bu kadar da olmaz." derdi çünkü hiç kimse bu ülkeye iktidar tarafından bu kadar zarar verileceğini hesap etmezdi. Ama gelin görün ki bugün, iktidar eliyle ülkemize, ülkemizin değerlerine, kaynaklarına, her şeye zarar verilmekte. Yıllar önce, daha şurada altı yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi kazanıldı ve o gün, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder." İşte, bütün meselenin düğüm noktası burası. İktidara alışanlar, iktidarın nimetlerine alışanlar İstanbul'u kaybettiler, Türkiye'yi de kaybedeceklerini gördüler. O nedenle, daha o gün hukuksuz bir şekilde seçimi iptal ettiler ve Türk milleti ayağa kalktı, İstanbullu ayağa kalktı. Belki de ilk seçimde Sayın Ekrem İmamoğlu'na oy vermemiş olanlar dahi sandığa koştu ve ilk seçimdeki 16 bin oyu yetersiz gören iktidara "Al sana 805 bin oy farkı." dedi çünkü ortada bir haksızlık, hukuksuzluk vardı ve bugün aynı haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalan yine bir Ekrem İmamoğlu. Şöyle düşünelim: Otuz beş sene önce girilmiş bir okul, otuz bir yıl önce alınmış bir diploma iptal edilecek kadar göz karartıldı ve vatandaşımız bu gelişmeyi görünce yarın güvencesinin olmadığını gördü.
Şimdi, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde her gün müfettiş var ve bugüne kadar, söylendiği gibi 1.200 denetim yapılmış. Eğer bu denetimlerde bir yanlışlık görülmüş olsaydı gereken şimdiye kadar yapılırdı ama ne zamanki Cumhurbaşkanı adaylığı süreci başlatıldı, işte, operasyonlar başladı. Başta diploma süreci ve akabinde gözaltı ve tutuklama. İktidarın temsilcilerine şöyle seslenmek istiyorum: Bakın, altı gündür İstanbul'daydık, Saraçhane'deydik; oraya gelen gençlerimize, vatandaşlarımıza şöyle baktığımızda, inanın, içerisinde size de oy veren vatandaşlarımız var, diğer partilere oy veren vatandaşlarımız var ve özellikle de gelecek arayan gençlerimiz var ve o gençler oraya sadece hukuka uygun bir şekilde, haklı protestolarını yapmak üzere gelmekteler. Ama o gençlerin o eğlenceyle, o heyecanla başlayan protestoları maalesef ki sonrasında TOMA'larla su sıkmaya ve biber gazlarına kadar devam etmekte ve bu muamele sadece o gençlere değil orada bulunan herkese yapılmakta. O talimatı verenlere seslenmek istiyorum: Bakın, o gençler hepimizin çocukları, onlar bizim çocuklarımız, bizim gençlerimiz. Siz onlara biber gazı sıktırarak, TOMA'larla su sıktırarak onlara ceza vermeye kalkışmayın ve yine onları önce emniyete, sonra hapishaneye tıkmakla cezalandırmaya çalışmayın. Önce kendinize şöyle bir bakın "Biz nerede yanlış yapıyoruz?" diye. Yani bugün bu yaşananların savunulacak bir tarafı var mı arkadaşlar? Bir belediye başkanını, bugün Türkiye'nin en büyük, belki de dünyada birçok ülke nüfusuyla eş değer bir şehrin Belediye Başkanını önce gözaltına aldınız, sonra tutukladınız, cezaevine gönderdiniz ve siz şunu görmediniz: "Bakın, bir önceki yani 2019 seçimlerinde size İstanbul halkı gereken cevabı nasıl verdiyse, işte, pazar günü Cumhurbaşkanlığı ön seçimi yapıldı ve sadece partililerimiz sandığa gitmedi, partililerimizin hemen hemen hepsi önce Sayın İmamoğlu'na destek için sandığa gitti ama yanında dayanışma sandıklarında bütün vatandaşlarımız gelerek orada 15 milyon 500 bin oyla Sayın Ekrem İmamoğlu'na destek verdi, Cumhuriyet Halk Partisinin adayına şimdiden destek verdi. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bakın, vatandaşlar haksızlığa, hukuksuzluğa kesinlikle tahammül etmediklerini bir kez daha gösterdiler. Ben, vatandaşlarımızın bu duyarlılığına inanıyorum ve o nedenle diyorum ki: Yapılacak ilk seçimde siz gidicisiniz ve bunu gördüğünüz için de her türlü baskıyı uygulamaktasınız. İşte, yapmış olduğunuz bu haksızlıklar, hukuksuzluklar ülke ekonomisine çok ciddi zarar verdi, 26 milyar dolardan bahsediyoruz. Bu yaptığınız yanlış olmasaydı...
Bugün görüşülmekte olan kanun teklifinde emekliye emekli ikramiyesi için 3 bin lirayı ancak 4 bin liraya artırabilme gayretindesiniz, onu da bir lütuf gibi sunuyorsunuz emekliye. İşte, bu yaptığınız yanlışlar olmasaydı belki de emeklimize bugün 10 bin lira, belki daha fazla bayram ikramiyesi verilebilecekti. Yaptığınız her iş yanlış, attığınız her adım bu ülkeye zarar veriyor, gençlerimize zarar veriyor. Bunlardan en kısa zamanda vazgeçmenizi bekliyoruz ve diyorum ki: Bakın, eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır ve eğer mazlum da ısrarla direniyorsa zafer yakındır arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, 2019'da haksız, hukuksuz bir şekilde o seçim iptal edildiğinde bütün Türkiye'ye umut olan bir güzel cümle vardı ve o 16 yaşındaki genç Berkay kardeşimiz demişti ki: "Ekrem Abi, Ekrem Abi, her şey çok güzel olacak." demişti; evet, o gün her şey çok güzel oldu ve martın sonu bahar dedik, gerçekten ülkeye bahar geldi. İşte, siz, o günkü o güzel sloganı bulan o genç çocuğun, bütün ülkeye umut yaratan o genç çocuğun bu güzel sözcüğünü bile hazmedemediniz ve bir bahaneyle o genç Berkay'ı hapse attınız. Siz o çocuğun umudunu sanki kıracakmış gibi düşünseniz de ne Berkay'ın ne de Berkay gibi gençlerin heyecanını ve mücadelesini önleyemeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
CAVİT ARI (Devamla) - Berkay'a diyoruz ki: Bulmuş olduğun slogan her ne kadar başına bugün bir sorun yaratmış gibi olsa da milyonların dilinde senin o sözcüğün güzel bir şarkı oldu.
Berkay ile diğer gençlere: Üzülmeyin sevgili genç kardeşlerim, bu kara günler geçecek, sizin de söylediğiniz gibi her şey çok güzel olacak!
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)