GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hayatını kaybeden Sakine Arat’a, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının uzatılması gündemine, PKK’nın dile getirdiği ateşkese, cezaevlerinde oruç tutanlara, bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen torba yasaya, Merkez Bankası Başkanının açıklamasına, İklim Kanunu Teklifi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:66
Tarih:13.03.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; barış annesi Sakine Arat'ı yitirdik, üzüntümüz çok büyük. Kürt meselesinin demokratik çözüme kavuşamaması nedeniyle tam 5 evladını yitirmiş olan barış annesi Sakine Arat barış mücadelesinden bir gün geri kalmadı, ömrünün son gününe kadar da bu mücadeleyi verdi, büyük kararlılıkla verdi tüm barış anneleri gibi, Cumartesi Anneleri gibi, Berfo ana gibi. Dolayısıyla üzüntümüz büyük, büyük çünkü bu mücadeleyi veren anneler maalesef barışı göremeden vefat edip aramızdan ayrıldılar. Bu annelere karşı borcumuz büyük. İnanıyorum ki barış bu topraklara çok yakında gelecek ve onların anısı aslında hiçbir zaman unutulmayacak, her zaman için onları saygıyla, o mücadeleyi saygıyla anmaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Gazze'deki ateşkes anlaşmasının altmış gün daha uzatılması konusu gündeme geldi. Öyle umut ediyoruz ki bu altmış günlük süre gerçekleşecek, ateşkes uzayacak. Hamas ile İsrail arasındaki bu ateşkes belki de sonrasında ikinci evreye geçmeye de vesile olacak. Kalıcı bir barış açısından çok çok önemlidir. Aynı şekilde, PKK de bildiğiniz gibi, ateşkes ilan etti. Dolayısıyla da Sayın Abdullah Öcalan'ın barış ve demokratik toplum çağrısı sonrası PKK'ye yönelik çağrısına PKK olumlu yanıt verdi ve ateşkes ilan etti. Bu konuda da gelişmeler çok çok önemli. Bir çatışmasızlık ortamının bir an önce sağlanması gerekiyor, sağlanması gerekiyor ki bu konuda yol alınabilsin. Dolayısıyla biz PKK'nin dile getirdiği ateşkesi önemli buluyoruz ama önemli bulmak yetmez, karşılığında da atılması gereken adımları bekliyoruz. Kimse ipe un sermesin, bir süreç başlamıştır ve bu diyalog sürecinin artık bir müzakere ve bir çözüme yönelmesi için de yapılması gereken, atılması gereken adımlar vardır. Bakın, önümüzde Nevroz var, bir bayrama gidiyoruz, Nevroz Bayramı'na gidiyoruz. Bu seneki Nevroz ateşinin barışa vesile olmasını istiyoruz. Ve sonrasında Ramazan Bayramı var ve buna bir de barış bayramı eklensin istiyoruz; bu konuda herkes üzerine düşen sorumlulukla -devlet de iktidar da muhalefet de- gerçekten toplumun beklentilerine yönelik adımları artık bir an önce atmalıdır. Düne dair söylediklerimiz dünle beraber gitti, bugün artık yeni şeyler söylememiz, yeni şeyler yapmamız gerekiyor. Hâlâ eskinin acıları, eskinin iddiaları, eskinin savları üzerinden yol alamayız; siyasetin böyle bir lüksü olamaz. Siyaset bunda ısrar ediyorsa olsa olsa siyasi mevta olur, örtün üstünü, Allah rahmet eylesin; siyaset, bugüne dairdir, yarına dairdir.

Bakın, barış annelerinden bahsettik, yitirdikleri çocuklardan bahsettik; o zaman bize düşen sorumluluk başka çocuklarımızın ölmemesi için siyaset yapmaktır, yoksa ölümün güzellemesi değildir. O yüzden de her yerde silahlar sussun istiyoruz, özellikle Orta Doğu'da sussun istiyoruz yoksa bu acı hepimizi kavurmaya devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "barış" deyince ne denli kıymetli olduğunu anlamak için belki de hepimize dokunması gerekiyor. Bakın, ramazan ayındayız, oruç tutuyoruz, bu akşam da bir iftara katılacağız hep beraber burada ama cezaevlerinde de oruç tutanlar var, cezaevlerinde oruç tutanlara yemek verilmiyor; pide istiyorlar, pide verilmiyor. Örneği mi? Ben buraya gelmeden bir faks geldi bana, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevinden Songül Adın; evet, oruç tutuyor kendisi, pide istemiş, pide vermemişler. Yemek vermiyorlar; bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir vicdandır? Bu cezaevlerinin sorunlarını sürekli dile getirdik, o denli ciddi sorunlar var ki... Bakın, bu, artık anlatılması bile mümkün olmayan bir sorun. Ya, bir pide vermeyi bile esirgeyecek kadar içinizde nasıl bir nefret biriktirdiniz, nasıl bir düşmanlık biriktirdiniz, vicdanınızı nasıl körelttiniz? Ama cezaevindeki sorunlar bununla sınırlı değil ki her seferinde burada dile getirdik ve karşımızda ısrarla hiçbir adımın atılmadığı bir durum söz konusu. Bu vesileyle, bir kez daha bu konuda iktidarı ve Adalet Bakanlığını sorumluluğa davet ediyoruz, adım atmaya davet ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonunda bir torba yasa görüşülüyor, içinde yine yok yok; Mali Müşavirlik Kanunu, Karayolları, Petrol Piyasası, tabii, kamuoyunu en çok ilgilendiren de emeklilere verilecek bayram ikramiyesi. Bin lira zam yapılmış ve bunu da öyle bir anlatıyorlar ki sanırsınız ki bin lira değil bin dolar zam yaptılar. Ya, bu bin lirayı vermeyin, gerçekten geri çekin ve vermeyin emeklilere; emeklilerle alay etmekten vazgeçin artık. Bakın, en düşük emekli maaşını belirlerken alay ettiniz, emekli maaşlarına zam yaparken alay ettiniz, bari burada alay etmeyin. Gerçekten bu bin lirayı vermeniz ile vermemeniz arasında bir fark yok, ya doğru dürüst bir şey verin ya da vermeyin. Çıkın, deyin ki: "Ya, biz müteahhitlere para yetiştiremiyoruz, kusura bakmayın, o yüzden size veremeyeceğiz. Ya, biz İngiltere'den 40 tane uçak alacağız, İngilizleri zengin edeceğiz, o yüzden size para veremiyoruz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Emekliler anlar ama alay etmeyin en azından. Bin lira nedir? Ayıptır! Sanki marifetmiş gibi kalkıp emeklilere bu bin lirayı verdiklerine dair bir de övünüyorlar. Gerçekten, bugün, ortalama emekli maaşları açlık sınırındadır, asgari ücret açlık sınırının altındadır. Artık, bu meseleyi ciddiye alıp bu konuda gerekli bir düzeltmeye, düzenlemeye gitmemiz gerekirken biz hâlâ bugün Merkez Bankasının daha da kemer sıkacağını öğreniyoruz. Neden biliyor musunuz? Yıl sonundaki enflasyon rakamlarını tutturmak için. Yani Merkez Bankası Başkanı -Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi- diyor ki: "Biz bu enflasyonu düşürebilirsek ancak ve ancak emeklinin, emekçinin sofrasından çaldıklarımızla düşürebiliriz." Bunun anlamı bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım Sayın Temelli.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Biz de diyoruz ki: Enflasyonu böyle düşüremezsiniz; enflasyonun nedeni ne emeklilerdir ne emekçilerdir, ne maaşlardır ne ücretlerdir. Zaten açlık sınırında ödenen bu ücretler ve maaşlar enflasyona neden olmaz. Enflasyona neden olan şey, sizin ödediğiniz faizlerdir, müteahhitlere ödediğiniz paralardır ve aslında, doları fonlamanızdır. Siz hâlâ bunda ısrar ettiğiniz sürece ne enflasyon düşer ne de bu yoksulluğa bir son verme olanağı söz konusu olabilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, bugün görüşülmeye başlanacak olan "İklim Yasası" denilen bir yasa var. Bu yasayı geri çekin, önerimiz bu yöndedir çünkü bu "İklim Yasası" falan değil. Zaten Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bir iklim yasası var etmesi de mümkün değil; bağdaşık bir şey değil şehircilik ile iklim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım Sayın Temelli.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Çünkü bizim Şehircilik Bakanlığının anlayışı betona endekslidir ve bu "beton üretimi" "çimento sanayisinin üretimi" dediğiniz şey en fazla karbon salımının yapıldığı alanlardan biridir. Dolayısıyla yeşil göz boyamaya bir son vermek lazım. Bu yasayı geri çekin. Bu, karbon ticaret yasasıdır. Dolayısıyla bugün Türkiye'nin çok ciddi iklim anlaşması ve çevre anlamında çok ciddi sorunları vardır. Bu ciddi sorunlara çözüm üretebilecek bir yasanın hazırlanması gerekirken aslında var olan iklim koşullarını daha da olumsuz etkileyecek bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla, bizim önerimiz bu yasanın geri çekilmesidir. Tüm kamuoyuna da buradan çağrı yapıyoruz: Tüm toplum bu yasaya karşı mutlaka direnmelidir. Hayvan yasasını unutmadık, direndik, buna rağmen geçirdiniz, dediniz ki: "Hayvanlara bir şey olmayacak." Bakın, hayvanları katlediyorsunuz. Dolayısıyla iklim yasasıyla da iklimleri katledeceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi alalım lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu yasaya karşı olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz ve tüm toplumu da bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Teşekkür ederim.