GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:12.03.2025

NEJLA DEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu, değerli halklarımızı, zindan direnişçilerini ve içinde bulunduğumuz tarihsel süreci titizlikle takip edip emek veren herkesi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, eşitlik ve özgürlük taleplerini haykırmak için alanlara çıkan kadınlarla 8 Martı büyük bir coşkuyla, büyük bir kararlılıkla kutladık; sokakları, meydanları doldurduk, eşitlik ve özgürlük taleplerimizi haykırdık ve bir kez daha gösterdik ki hiçbir baskı, hiçbir yasak biz kadınların mücadelesini durduramaz. Kadınlar yok sayıldıkları, sömürüldükleri ve ayrımcılığa uğradıkları bu erkek egemen sisteme en büyük cevabı alanlarda mücadeleyle vermeye devam ediyor. Şimdi de aynı kararlılıkla, aynı özgürlük ruhuyla "Nevroz"a yürüyoruz çünkü biliyoruz ki kadınların eşitlik mücadelesi halkların barış ve özgürlük mücadelesiyle iç içedir. Kadınların özgürlük yürüyüşü nasıl ki erkek egemenliğine ve sömürüye karşı bir isyansa "Nevroz"un ateşi de inkâra, asimilasyona ve baskıya karşı halkların isyanıdır.

Değerli milletvekilleri, bugün tarihî bir dönemeçteyiz, halklarımızın geleceği barış ve özgürlük mücadelesiyle şekillenecek. "Nevroz"un direniş ateşi sadece bir isyanın değil aynı zamanda çözümün, demokrasinin ve barışın ateşidir. İşte, bu bilinçle 8 Martta yükselttiğimiz özgürlük çığlığını "Nevroz" meydanlarına taşımaya hazırlanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Sayın Abdullah Öcalan'ın yaptığı son barış ve demokratik toplum çağrısı sadece bir kesimin değil bütün Türkiye ve Orta Doğu halklarının ortak geleceği için hayati bir çağrıdır. Bugün bu çağrıya kulak tıkayanlar bilmelidir ki tarih önünde ağır bir vebalin altına gireceklerdir. Bu Meclis Türkiye'nin demokratikleşmesi için artık adım atmak zorundadır. Antidemokratik uygulamalar ve tecrit politikaları ülkeyi nasıl bir çözümsüzlüğe sürüklediğini fazlasıyla gösterdi. Israr edilen savaş ve şiddet politikalarının en ağır bedelini gençler, emekçiler, kadınlar yani halkın kendisi ödedi. Aynı şekilde, bugün de siyasetçilerin, gazetecilerin, sendikacıların, kadınların, gençlerin gözaltılar ve tutuklamalarla susturulmaya çalışılması ancak kaosu ve krizleri derinleştirir. Bu sebeple, demokratik siyasetin önü açılmalı, öncelikli olarak demokratikleşme süreci desteklenmelidir, ancak o zaman gerçek çözümlerden bahsedebiliriz.

Değerli milletvekilleri, halklar derinleşen ve kangrenleşen sorunlarına çözüm bekliyor. İktidara bugüne kadar yürüttüğü politikaların sonuçlarını tekrar tekrar hatırlatmak gerekir. Sağlık sistemi çökmüş, hastanelerde yeterli teknik donanım yok, doktor yok, randevu yok, ilaç yok. Niye? Çünkü halka ayrılan adil bir bütçe yok.

Eğitim sistemi deseniz oyuncak hâline gelmiş, atama bekleyen binlerce öğretmen varken yine "Bütçe yok." denilerek otuz yıl önce yapılan sınıf birleştirmesi gibi yöntemlere başvuruluyor.

Tarım deseniz kanayan bir başka yara. Çiftçi yeni bir üretim sezonuna hazırlanırken yine kara kara düşünüyor. "Tohum alsam gübre kalıyor, gübre alsam mazot kalıyor. Hadi, diyelim ki bir şekilde üretimi yapabildim, bu defa da ithalattan dolayı ürünüm elimde kalıyor ya da değerinin çok altında satmak zorunda kalıyorum." diyor.

Kadınlar, çocuklar, gençler sokaklarda saldırılara uğramadan, vahşice katledilme korkusu yaşamadan yürümek istiyor. Cezaevlerinde siyasi hasta mahpuslara insanlık dışı muameleler yapılıyor. Hasta mahpusların tahliye edilmemeleri şiddettir, işkencedir. Hasta mahpus yakınları bu işkencelere son verilmesini bekliyor.

Değerli milletvekilleri, sözün özü, halklar çözüm bekliyor; sözün özü, toplum savaşsız, sömürüsüz, aydınlık yarınlara uyanmak istiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Demir, tamamlayın lütfen.

NEJLA DEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim.

Yüreği barıştan yana olanları ve bu topraklara barışı getirecek olan kadınları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)