GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:08.02.2012

DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin çeltik üreticilerinin sorunlarının araştırılmasına dönük önergesinin her ne kadar aleyhine söz almış bulunuyorsam da lehine konuşacağım. Dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz 780 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle, içinde bulunduğu yerküredeki konumu, enlem ve boylamları itibarıyla önemli bir tarım potansiyelini haiz bir ülkedir. Ancak, bu potansiyeli amacına uygun, halkımızın refahına dönük bir konumlandırmaya kavuşturduğumuz söylenemez. Bugün çeltik üreticisi başta olmak üzere tarım ve hayvancılığa dayalı sorunları tartışıyor olduğumuz günümüz Türkiye'sinde yanlış politikalarımızın ve soruna yanlış projeksiyonla yaklaşıyor olmamızın vebalini taşıyoruz. Düşününüz ki, kendi kendisine yetebilir bir çeltik potansiyeline sahip bir ülke ithalat pozisyonuna gelmiştir, pirinci dünyadan ithal eder bir ülke konumuna gelmiştir. Pirinç ki, yüksek nişastası, beslenme noktasındaki önemi ve özellikle buğdayla karşılaştırıldığında dünyaya uyumu itibarıyla da pozitif bir noktada olmasına karşın bunu destekleyen, üretimi teşvik eden bir anlayıştan ve algıdan uzak kalmışız.

Başta Orta Karadeniz ve İç Anadolu olmak üzere Trakya'da sulak, alkali ve tuzlu toprakları seven bir ürün olması, diğer ürünlerle karşılaştırıldığında onların yetişemeyeceği, dolayısıyla gerekli verimliliğin alınamayacağı birçok ürüne alternatif olabilecek çeltik, bugün gerekli önem veremeyişimizden kaynaklı kayıpları yaşamaktadır.

Dişi tırnağıyla üretmek isteyen, bu yönüyle ülke kalkınmasına paydaş olmak isteyen üreticinin elinden tutup onu teşvik eden, sübvansiyon ve  destek primleriyle var olan faaliyetini destekleyen bir anlayış olması gerekirken köstekleyen, ithalata dayalı ikame politikalarıyla üreticiyi var olan faaliyetinden alıkoyan bir konuma geldik. Bu, buğdayda böyle, hayvancılıkta böyle, pamukta, çayda, fındıkta, incirde, üzümde?

Kısaca, tarım ülkesi, aynı zamanda hayvancılık ülkesi olan Türkiye, kendi iç potansiyeline dayalı böylesi üretim ilişkilerini devlete bağlı kalmadan, üreticinin kendi kendisine yetebilecek koşulları, olanakları varken, siyasal iktidarlar toplumun bu yönlü destekçisi, ön açıcısı olması gerekirken, temel taleplerinden alıkonulan, yoksul bıraktırılıp kendisine muhtaç kılınan bir siyasal projeye de sahip oldukları için "sus payı" adına, seçimler öncesi, seçimler sırasında insanların yoksulluğunu suistimal ederek oy devşirmeye çalışmaktadırlar.

Bu, geçici noktada iktidarlara, biz siyasal partilere, aktörlere kazanç hanesine artılar olarak yansıyabilir ama yoksulluğun, yoksullukların diz boyu olduğu ülkemizde, 25 milyon insanımızın yoksulluk sınırları içerisinde olduğu, yüzde 11'ler civarında işsizimizin olduğu ülkemizde, siyasal ve sosyal travmaların daha derin ve üstesinden gelinemez bir noktada yaşanmasına da neden olunacaktır. O nedenle, palyatif, geçici çözümler yerine, ülkemizin dinamiklerinin amacına uygun yeniden dizayn edilmesi, bu konuda çaba sahibi olan üreticilerinin -kayısıdan pamuğa, oradan çeltiğe- desteklenmesi, yapılması gereken en kestirme ve doğru yoldur.

Düşününüz ki her Kurban Bayramı'nda kurbanlıkların ithalatına dayalı bir politika hepimizi üzüyor, üreticimizi üzüyor. Birçok üreticimiz geçen yılın Kurban Bayramı öncesinde besi hayvanını satamamıştır. Yüksek vergi, aynı zamanda besi ve tohumculuk noktasındaki girdilerinden kaynaklı sorunların üstesinden gelmediğinin açmazını yaşayarak, şu anda mevcut var olan borcunu ödeyemeyerek, dolayısıyla bankalar karşısında da icrai takibe maruz kalmış bulunmaktadırlar.

Aynı şeyi çeltik üreticisi için de söylemek mümkün. Bakımı, ayrıca sulama koşulları, toplanması ve sevki noktasının çok pahalı olmasından, mazotun dünya genelinde en pahalı ülke pozisyonunda olmamızdan kaynaklı ama yetmezmiş gibi kendisinin KDV'sinin yüzde 8'ler olmasından, üretim faaliyetinin her noktasında tükettiği mamulün de yüzde 18'ler KDV'sine tabi tutuluyor olmasından kaynaklı ciddi açmazlar ve sıkıntılar vardır.

Bunu iyileştirecek, çeltik üreticisinin sorun ve problemlerini Meclis gündemimize taşıyarak araştırılmasına yol açacak bir fırsat, herkesten çok yasama görevini yürüten biz milletvekillerine ve siyasal partilere düşer. Biz bunu yaptığımızda, gençliğimizin gelecek kaygısından halklarımızın geleceğe güvenle bakmasını sağlamış olur, o yönüyle de bu ülkede her şeyden önce yoksunluktan kaynaklı psikolojik, sosyolojik bir kısım sorunların yaşanmamasının da önüne geçmiş oluruz.

Biz bu açıdan, sadece kanun yapıp, kanunları da, iktidarın ve hegemonik ilişkinin sürdürülmesine hizmet edecek bir algıdan kendimizi kurtarıp toplumun temel taleplerini, temel isteklerini, sorunlarını, sağlıktan tarıma, oradan hayvancılığa dair yaşanan sorunları enine boyuna araştırıp tartışabilirsek, Meclisimizin gündemine taşıyabilir, çözüm yollarını ortaklaştırabilirsek, ithalata dayalı ikame politikasından ülkemizi de, ülke halklarımızı da kurtarır, üretimin, istihdamın günümüz koşullarında insani olana yönelik bir çerçeveye oturtabilirsek kazanan halklarımız olacaktır, ülkemiz vatandaşı olacaktır, üreticilerimiz olacaktır. Her şeyden önce biz vatandaşımızın mutluluğuna dair bir duyarlılığı bugünden yarına ertelenmeden, esirgemeden harekete geçirmek durumundayız.

Barış ve Demokrasi Partisi olarak verilen bu önergenin araştırılması konusunda biz gerekli duyarlılığı göstereceğimizi, lehine oyumuzu kullanacağımızı, üreticilerimizin var olan çabalarını destekler pozisyonda olacağımızı belirtir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.