Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 12.03.2025 |
GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin çok tartışma yaratan 16'ncı maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Teklifin 16'ncı maddesinin (5)'inci fıkrası ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü tıpkı dezenformasyon yasası gibi hedef alıyor. Bu madde oylarınızla yürürlüğe girerse yurttaşlarımızın çalınan verilerinin hesabını soran tüm gazeteciler, kurumlardan sızdırılan tüm verilerin ne olduğunu soran tüm yurttaşlar hapse girecekler. (5)'inci fıkra şu şekilde: "Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara ve/veya bu içerikleri yayanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir." Ufak değişikliklere rağmen Türkiye'de demokrasiyi bir çağ daha geriye götürecek Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeden bahsediyoruz burada.
Sorular şunlar:
Veri sızıntısı olmadığını belirleyen kimdir?
İçerik yayılmasa bile oluşturmak nasıl suç olabilir?
Gazetecilerin hangi amaçla haber yaptığını neye göre ölçeceksiniz?
Değerli arkadaşlar, bildiğimiz ifade ve basın özgürlüğü hoşa giden haberler yapılsın, zaten iktidarı elinde bulunduranlar övgüye boğulsun, yurttaşların gözünde pembe tablolar çizilsin diye yok; tam tersine eğer hakikatin kendisi sarsıcıysa bu gerçekliği herkes bilsin, herkes öğrensin ve yöneticiler de bu gerçeklik üzerinden denetlenebilsin diye var. Bir örnek vereceğim: Pandemi döneminde milyonlarca vatandaşımızın kişisel verileri çalındı, bu sağlık verileri üzerinden tespit edilemeyecek kadar fazla sayıda suçlar işlendi. Hükûmet yıllarca bunu doğrulamadı, dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca verilere dair tüm iddiaların tamamen asılsız olduğunu söyledi. Aradan yıllar geçti, tekrar bir veri sızıntısı oldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu geçen sene eylül ayında şunları söyledi: "Bu, pandemi sürecindeki, hatırlarsınız, sağlık sisteminden bir sızıntıdır. Onun haricinde yok, insanların güncel verilerinin çalındığıyla ilgili bir veri yok. Pandemi sürecinde bazı bilgilerin maalesef belli şekliyle elde edilmiş olduğu doğru. O süreçte o maalesef önlenemedi." demiş, sizin Bakanınız bunu söylemiş. Bugün yine bir veri sızıntısı iddiası var. Bu sefer de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bu iddiaları yalanlıyor. Siber Güvenlik Kanunu pandemi döneminde yürürlüğe girmiş olsaydı bir gerçekliği ifade edip haberini yapmış, hatta yapmış da değil hazırlamış olan bütün gazeteciler bugün cezaevindeydi.
Değerli arkadaşlar, tüm dünyanın yeni güvenlik parametrelerini tartıştığı bir yerde siber güvenlik hem vatandaşlarımızın kişisel haklarını korumak için hem de devletin güvenlik stratejilerini doğru belirlemek için önemlidir. Bu nedenle yeni tedbirlerin alınması, yeni düzenlemelerin yapılması, uzmanlardan destek alınması ve muhalefetin haklı uyarılarının dikkate alınması millî güvenliğin gereğidir, hak ve özgürlüklerin korunmasının gereğidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün kişisel verilerin savaşta kullanılmasının yarattığı sorunlardan siber zorbalık, taciz ve istismara kadar, çocuk istismarına kadar birçok alanda ciddi tedbirlere ve ortak çalışma kültürüne ihtiyaç var. Böyle bir ihtiyaç varken siz verileri koruyucu tedbirler almak yerine verilerin sızdırılmasını haber yapanları, verilerin sızdırılmasına dikkat çekenleri, iktidara dönüp de "Bakın, burada bir sorun var, tedbir alın." diyenleri, bu konuda araştırma yapan herkesi hedef almayı seçiyorsunuz yani Türkiye'nin kurumlarının ve vatandaşlarının güvenliğini baskıcı bir anlayışa feda ediyorsunuz.
Bu nedenlerle 16'ncı madde, yalnızca Anayasa'ya değil siber güvenlik mantığına da aykırıdır. Bu maddeye bu hâliyle "evet" oyu verecek olan milletvekilleri yarın verileri çalınan çocukların, kişisel verileri üzerinden tehdit edilen kadınların, devlet kurumlarının bu veri hırsızlarına karşı korunamamasının başlıca sorumlusu olacaklar. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak "hayır" diyeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)