GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:08.02.2012

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de çeltik üretimi ve çeltik üreticisinin sorunları hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisi lehinde görüşlerimizi arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ben 24'üncü Dönem seçilmiş ve ilk defa bu dönem yüce Meclisin çalışmalarına katılan bir milletvekili arkadaşınız olarak şunu öncelikle ifade etmeliyim ki: Yüce Meclisimizin çalışma biçimi karşısında gördüğüm tablo beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle iktidar ve iktidar grubu âdeta muhalefete kulaklarını tıkamış, muhalefeti yok sayan bir anlayışla sadece iktidar ve AKP Grubundan gelen öneriler doğrultusunda hareket eden, demokratik tavır, katılımcılıktan uzak bir anlayışla esasen kendilerini de incitici bir yaklaşımla buradaki varlıklarını sadece toplantı ve karar yeter sayısı temin etmekle sınırlayan, sadece Hükûmet ve AKP Grubundan gelen tekliflere "Evet." diyen, ancak muhalefetten gelen hiçbir öneriyi incelemeden ve irdelemeden "Hayır." diyen bir zihniyetle karşılaştım. Sayın Bülent Arınç sanıyorum ya 2001'de ya da 2002'de şunu söylemiş: "Parmaklarını hiç akıl yürütmeden kaldıran, dolayısıyla parmak demokrasisini çalıştıran bir anlayışla yüce Meclisin çalıştırıldığını gördüm."

Sayın milletvekilleri, esasen, işte beni üzen tablo budur. Gerçekten bu tablo Türk demokrasisi ve Türk Parlamentosu için hiç iyi bir tablo değildir. Burada muhalefet partilerinin getirdikleri önerilerin hepsi mi kötü Allah aşkına? Onlar hiç mi ülkenin hayrına bir öneri getirmiyorlar ki kabul etmiyorsunuz? Sizin "ileri, katılımcı demokrasi" dediğiniz bu mu? Herhâlde "Türkiye demokratikleşiyor"dan kastınız bu. Parlamentonun iradesini bir gruba ya da Hükûmete ipotek etmek mi demokrasi? İşte getirdiğiniz İç Tüzük yasa değişikliği ortada. Muhalefetin sesini kısarak mı ileri demokrasiyi getireceksiniz?

Değerli milletvekilleri, elbette ki Hükûmet, elbette ki yürütme yapmak istediklerini bu Parlamentodan geçirecektir. Bu, daha çok Hükûmetin yürütmeyle ilgili yapacağı işlerde olmalıdır. Ancak, bu ülkede Anayasa değişikliği yürütmenin ağırlığıyla yapılıyor, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını yürütme belirliyor. Bu ülkede yasama organının tüm görevlerine Hükûmet, hatta Başbakan ipotek koyuyor ve bunun adı da "ileri demokrasi" oluyor.

Değerli milletvekilleri, bakınız, Milliyetçi Hareket Partisinin dünyada ve ülkemizde önemli temel gıda maddelerinden olan ve Türkiye'de azımsanmayacak bir kesimin geçim kaynağı olarak ekim yaptığı çeltik üreticisinin sorunları ve Türkiye'de yapılan çeltik üretimi konusunda vermiş olduğu Meclis araştırma önergesinin AKP oylarıyla reddedileceğini bilmek için artık kâhin olmaya gerek yok ama yine de siz bir bakın. Çünkü bu sorun, ülkemizde çözülmesi gereken bir sorun olduğu gibi, çözümü mümkün olan bir sorundur ayrıca. Yeter ki bu soruna biraz kulak verelim, çözüm için gayret sarf edelim.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'yi hepimiz eskiden beri bir tarım ülkesi olarak biliriz. Ancak bugün, ülkemiz, bütün tarımsal ve hayvansal ürünleri dışarıdan ithal etmektedir. Bu, Türkiye için çok acı bir tablodur. Çiftçimiz bugün ürettiği tahıldan ve hayvancılıktan para kazanamıyor, toprağını terk ederek taşeron firmalarda iş güvenliği olmaksızın asgari ücretle çalışabilmek için yerini yurdunu satıp şehirlere göçüyor, köyler boşalıyor, ancak gittiği yerlerde de geçimini temin edecek bir iş bulamıyor. Bu da bazen aile facialarına sebep oluyor, çocuklar evlerini terk edip yanlış yollara düşüyor, boşanmalar artıyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de azımsanmayacak bir kesim çeltik ekimi yapıyor ve geçimini çeltikten sağlamaya çalışıyor. Yukarıda ifade ettiğim gibi, bundan ailesini geçindirecek bir gelir elde edemiyor, her sene bankalara biraz daha borçlanarak "Gelecek yıl işi kurtarırım inşallah." diyerek çeltik üretimine devam ediyor. Ancak çeltik konusundaki politikalara bakılınca, bu politikalarla çeltik üreticisinin borçlarından kurtulabilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye'de en çok çeltik üretimi yapan iller başta Edirne olmak üzere, sırasıyla Samsun, Çorum, Sinop, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Kastamonu'dur. Hükûmet, çeltik üretimini içeride geliştirmek yerine, her türlü gıda ve hayvansal ürünlerde olduğu gibi ithal etme politikasını benimsemektedir. Bu da ülkede üretimi düşürmekte, köylü fakirleşmekte, köyler boşalmakta, cari açık artmakta ve ülke ekonomisi, üretimi artırma şansı varken, zarara uğratılmaktadır.

Dünyada çeltikten birim alanda elde edilen verimlilik sürekli artmaktadır. Dünya çeltik verimlilik ortalaması dekara 420 kilogramdır. Mısır, verimlilik bakımından 950 kilogramla birinci sıradadır. Türkiye ise ortalama aşağı yukarı 600-700 civarında bir dekara verimlilik oranıyla dünya ortalamasının üzerindedir.

Dünyada çeltik üretimi yapan birçok ülke hem ihracat hem de ithalat yaparken, Türkiye sadece çeltikte ithalatçı konumdadır. Türkiye, 2007'de 215 bin ton, 2008'de 191 bin ton, 2009'da 212 bin ton pirinç ithal etmiştir. Bundan da anlaşılacağı üzere, çeltik üretiminde kendisine yeten bir ülke değildir, ancak kendisine yeterlilik potansiyeli olan bir ülkedir.

Türkiye'nin pirinçte ithalatçı bir ülke olmasının birçok nedeni vardır. En önemlilerini ifade edecek olursak: Birinci sırada, çeltik üreticilerine verilen desteklere baktığımızda, bunun çok az ve sadece göstermelik olduğunu anlıyorsunuz. Dekar başına mazota sadece 7,5 lira destek verilmektedir, toprak tahlili desteğiyse 2,5 liradır. Ton başına ayrıca 100 TL ödeme yapılmaktadır. Ancak, bunların zamanında ödenmemesi, gecikmesi de desteğin amacına ulaşmasını engellemektedir. Çiftçi, dekar başına 600-700 kilogram ürün elde etmektedir, bunun karşılığındaysa aldığı dekar başına destek 60-65 Türk lirası civarındadır. Çeltik üreticisinin 1 dekar çeltik için yaptığı harcamaysa 700-800 lirayı bulmuştur.

Mukayeseli çeltik fiyatları belirlemesi doğru değildir çünkü çeltik üreticisinin Türkiye'de 1 kilogram çeltik için yaptığı harcama 0,33 dolar iken ABD'de 1 kilogram çeltiğe 0,16 dolar harcamaktadır. Bugün ABD çeltikte ihracatçı bir ülke iken Türkiye maalesef ithalatçı bir ülkedir.

İkinci derecedeki sorun ise sulama suyu yetersizliği çeltik üreticisinin önemli sorunlarından biridir. Su yetersizliği üretimi önemli ölçüde menfi olarak etkilemektedir. Kamunun suyu çeltik üreticisine temin yerine şirketlere devredilmesi çeltik üretiminin geleceği için kuşku oluşturmaktadır. Hükûmetin üretimi geliştirmek yerine her şeyde olduğu gibi ithalatı çözüm olarak görmesi çeltik üreticisini yoksulluğa sürüklerken üretimin de gelişememesine de neden olmaktadır.

Ülkemizde girdiler oldukça pahalıdır ve önemli bir yer tutmaktadır. Çeltikte kullanılan motorin, elektrik, ilaç, su, ekipman ve alet fiyatları pirinç üreticisi ülkelere göre çok yüksektir. Dolayısıyla dünyada pirinç üreten ülkelerle Türkiye'nin rekabet edebilme şansı yoktur, her zaman bu böyle olmuştur. Su için dekar başına çiftçi 50 lira ödemektedir. Çeltik kurutma makinesinin KDV'si hâlâ yüzde 18'dir. Bugün tespit edilen ve üreticinin önüne konulan fiyatlar maliyetin altındadır. Maliyetin altında belirlenen fiyat politikaları ise üreticiye kazandıramamanın yanında üretime yönelimini de etkilemektedir çünkü artık üretmemektedir çiftçi.  Pirinç üreten çiftçilerin pirincinin hasat zamanına denk gelen ya da getirilen pirinç ithali üretici fiyatlarını aşağıya çekmektedir. Bu durumda Türkiye'de açıklanan fiyatlar ve politikalar sözde kalmakta, bir avuç ithalatçı şirket fiyat belirleyici aktör olarak ortaya çıkmaktadır.

Tarım sigortası Türkiye'de oldukça yetersiz ve geridir ayrıca, bu da çeltik üretimini oldukça menfi yönde etkilemektedir. Sigorta şirketinin zarar kriterleri çiftçi yararına göre değil, şirketin kendi çıkarına göre belirlenmektedir. Yeni Tarım Sigorta Kanunu, devletin parasının çiftçilerin üzerinden şirketlere aktarılmasından başka bir şey değildir çünkü çiftçilerin yağmur ya da selden dolayı oluşan zararının karşılanması için tarlaların içinden âdeta nehirlerin geçmesi, tarlanın kullanılmaz duruma gelmesi gerekmektedir. Türkiye'de ise böyle bir afetin oluşması oldukça zordur. 

Pirinçte KDV sorunu diğer ayrı bir sorundur. Değerli milletvekilleri, çeltik kabuklu hâldeyken KDV'si yüzde 1'dir. Kabuğu ayrıldıktan sonra içinden çıkan pirincin KDV'si yüzde 8?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şimşek, teşekkür ederim.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Genel Kurula bu vesileyle teşekkür eder, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)