GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YENİ ZELANDA HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA HİZMETLERİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:06.12.2011

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Yeni Zelanda Hükûmeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde söz aldım, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, bu hava hizmetlerini, bizim, Türkiye'de genellikle Türk Hava Yolları çekiyor ama orada da bir adaletsizlik yapılıyor, ben onu söylemek istiyorum. Türk Hava Yollarının bu yurt dışı gezilerinde, yurt dışı seyahatlerinde aşağı yukarı tüm gazeteler uçaklarda veriliyor ancak Sözcü gazetesi, Aydınlık gazetesi ve Yeniçağ gazetesi istenilmesine rağmen verilmiyor. Bunu soru önergesiyle Sayın Bakana yönelttim. Türk Hava Yollarının özel bir şirket olduğunu söylediler, "Bu, onların takdiridir." dediler. Bunun çok doğru bir uygulama olmadığını düşünüyorum. Umuyorum ve diliyorum ki Türk Hava Yolları bu uygulamasından derhâl vazgeçer, Sözcü gazetesinden, Aydınlık gazetesinden intikam almayı bırakır; onların da okuyucularının Türk vatandaşı olduğunu, onların da vergi mükellefi olduğunu hatırlar diye düşünüyorum. Dolayısıyla diğer gazetelerle aynı uygulamayı yapar.

Bu arada değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hastalanması ve bir ameliyat geçirmesi hepimizi üzmüştür. Sayın Başbakana öncelikle acil şifalar diliyorum. Bir an önce sağlığına kavuşmasını ve görevinin başına dönmesini Allah'tan diliyorum.

Yalnız, burada Sağlık Bakanımız da var. Sayın Başbakanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıdır. Kişisel olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hastalığı, rahatsızlığı kamuoyunu çok fazla ilgilendirmez. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanının sağlığı hakkında doğru bilgilendirme talep etme hakkı her Türk vatandaşının vardır. Her vatandaşımız, halkımız kendi Başbakanlarının  sağlık durumuyla ilgili ciddi bir tıp otoritesinin açıklama yapmasını beklemektedirler. Bu, halkın en doğal hakkıdır. Kendi Başbakanlarının sağlık durumunu bilmek durumundadırlar. Bu konuda böyle bir açıklama yapılması Sayın Bakanım, en azından meydana gelecek veya gelmekte olan spekülasyonları da önler diye ben düşünüyorum. Tekrar Sayın Başbakanımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, yine 4 Aralık, içinde bulunduğumuz bu hafta Dünya Madenciler Günü. Biliyorsunuz, 4 Aralık tüm dünyada Madenciler Günü ve 4 Aralıkla başlayan hafta da Madenciler Haftası olarak ilan edilmiştir. Roma devrinde, gerçekten mavi gözlü, ipek saçlı, sarışın bir Santa Barbara, dünya güzeli Santa Barbara babasının gazabından kaçıyor, Roma devrinde bir galeriye sığınıyor. Madencilerin çalıştığı, yaşadığı bir galeriye sığınıyor. O galeride madencilerin koruduğuna inanılıyor ve daha sonra da madencilerin koruyucu azizesi olarak, 4 Aralık Madenciler Günü olarak kutlanılıyor. Yani Santa Barbara'nın madencilerin koruyucu azizesi ilan edildiği gündür 4 Aralık ve Santa Barbara Anadolu topraklarında, bu öykünün Anadolu topraklarında geçtiği, özellikle İzmit yöresinde geçmesi nedeniyle 4 Aralık Dünya Madenciler Günü ilk defa Türkiye'de kutlanıyor, daha sonra da tüm dünyada Dünya Madenciler Günü olarak kutlanmaktadır.

Tabii, bizim bu oturduğumuz sıralarda bile, bu konuştuğumuz kürsüde bile madencilik sektörünün ve madencilerin çok ciddi emekleri vardır. Bizim ülkemizde bugün gerçekten yer altında bin bir zorluklarla çalışan madencilik sektörü yer altı bir faaliyet sektörü, sanki -herhâlde yer altında olmasından kaynaklanmış olacak ki- bir yasa dışı faaliyetmiş gibi, madencilikle uğraşanlar da gerçekten yer altı, yasa dışı işlerle uğraşıyor gözüyle görülüyor. Bu çok doğru değildir.

Bir ülkenin kalkınmasının seviyesi o ülkenin yer altı kaynaklarını ne kadar etkin, verimli değerlendirdiğiyle ve yer altı kaynaklarını ekonominin hizmetine ne kadar sunduğuyla bağlı bir durumdur. Kendi yer altı kaynaklarını değerlendirmeyen ve bunu etkin ve verimli şekilde halkın hizmetine sokamayan, ekonomiye kazandıramayan ülkeler gelişmesi mümkün olmayan ülkelerdir.

Madencilik sektörü gerçekten ağır bir sektördür. En tehlikeli iş kollarındandır. Yalnız bunu böyle deyip geçiştirmek çok doğru değildir. Madencilik sektöründe en tehlikeli iş kazaları meydana gelmektedir. Bugün dünyada 3'üncü, Avrupa'da 1'inci sıradayız iş kazaları yönünden. Önemli olan bu insanlar ölmeden önce tedbir almaktır, öldükten sonra "ah, vah, tüh" diye bağırmak çağırmak ister iktidar tarafından ister muhalefet tarafından hiçbir faydası yoktur. Önemli olan, iş kazaları meydana gelmeden bu iş kazalarının önlemini almaktır. Geçen yıl 79 madenci ölmüştür. Hâlen daha yer altında birisi maden mühendisi, birisi jeoloji mühendisi olmak üzere 9 tane maden emekçisi tonlarca metreküp toprağın altında beklemektedir. Zonguldak Karadon bölgesinde meydana gelen bir maden kazasında 2 işçimiz altı ay sonra çıkarıldı. O günün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bu konudaki eksiklikleri gidermesi ve önlemleri alması gerekirken "Çok güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fiziki olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim." dedi.

Bu anlayışlarla, değerli arkadaşlarım, biz, gerçekten bunların önüne geçemeyiz. Önemli olan önümüzdeki 4 Aralıkta kutlanacak madencilik gününün, madencilik bayramının acısız bir ortamda, gerçekten zevk içerisinde kutlanmasını diliyorum. Burada maden fakültesinde okuyan öğrencilerimizden hocalarımıza ve yer altında çalışan işçilerimizden mühendislerimize kadar, işverenlerimize kadar tüm madencilik sektörüne katkı veren herkesi saygıyla selamlıyorum, herkese selamlarımı gönderiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlarım, bir konuyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Biliyorsunuz, bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde ölenlerin yakınları "Toplumsal Bellek Platformu" adı altında bir platform oluşturdular. Bunlar, geçen sene buraya geldiler, bütün grupları ziyaret ettiler, Meclis Başkanımızı ziyaret ettiler ve Meclisten bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması için bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istediler, yani Meclisten ihale istemediler, bizden başka bir şey de istemediler, iş istemediler. Sadece dediler ki: "Siz bir araştırma komisyonu kurun. Bizim bu yakınlarımız neden öldü, bunu bilmek istiyoruz." dediler ve aradan geçen zaman zarfında, 23'üncü Dönemde tam 6 kez, ben ve arkadaşlarımla birlikte araştırma komisyonu kurulması için önerge verdik, reddedildi. 3 kez de BDP Grubu verdi, reddedildi. Bu dönem gene getirdik ve bu insanların beklentileri bizden bitmedi. Bu insanlar yani bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde ölenlerin yakınları dün Meclisi tekrar ziyaret ettiler. Mecliste grubu bulunan BDP ve CHP ile görüştüler, AKP ve MHP ile görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum ancak Meclis Başkanımızla da görüştüler.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Görüşemediler, randevu vermedi AKP'liler!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Ve bunlar taleplerini tekrar yenilediler, "Mademki Meclis millî iradenin yansıdığı odak noktasıdır, mademki bu Meclis demokratik hukuk devletinin geçmişindeki karanlıkları aydınlatacak tek ışık kaynağıdır, o hâlde biz yakınlarımızın, babalarımızın, eşimizin, çocuklarımızın, kocamızın, analarımızın neden öldüğünün, kimler tarafından öldürüldüğünün ve arkasındaki karanlık ilişkilerin açığa çıkarılmasını istiyoruz." dediler, "Bunun için, bizim irademizi yansıtan bu Meclisin araştırma komisyonunu kurmasını istiyoruz." dediler. Bu beklentiye bu Meclisin -umuyorum ve diliyorum ki- en kısa zamanda olumlu yanıt vereceğini düşünüyorum. "Bu konuda da bütün sorumluluk iktidar partisi ve çoğunluk partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin omuzlarının üstündedir." diyorum ve buna olumlu yaklaşacaklarını düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.