Konu: | Emeklilere verilecek bayram ikramiyesine, Suriye'de Alevilere yönelik katliama ve İsmail Kılıçarslan’ın sözlerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 64 |
Tarih: | 11.03.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Emeklilerin büyük bir umutla bekledikleri emekli ikramiyesinin, her bayramda verilen ikramiyelerin kaç lira olacağını nihayet öğrendik; meğer 4 bin lira vereceklermiş, yine bir kez daha bütün umutlar suya düşmüş oldu. Öyle bir 4 bin lira ki... Özellikle bayram ikramiyelerini, 2015 yılında bir önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun da büyük emekleriyle 2015 Haziran seçimlerini kaybettiklerinde önce "Veremeyiz, böyle bir kaynağımız yok." demişlerdi ama kasım seçimlerine giderken verebildiklerini gördüler, verdiler, bin lira verdiler. O günkü bin lira bugünkü 4 bin liradan fersah fersah daha alım gücü olan bir bin liraydı. O günkü bin lirayla emekli bir koyun alabiliyordu ama bugün o koyunun bir budunu dahi alacak durumda değil. Kıyaslayalım, emekli maaşıyla kıyaslayın bakın, 2019 yılında emeklinin bayram ikramiyesi bin liraymış ama en düşük emekli maaşı şu anda 14.469 lira ama bayram ikramiyesi 4 bin lira. Yani emekli maaşı 2019'da yüzde 100'den -4 bin lira- emekli maaşının yüzde 27'sine gelmiş, 4 kat daha değerinden kaybetmiş sadece 2019'a göre. Yine asgari ücrete göre kıyaslayalım, 2018'de asgari ücretin 62,4'ü iken bugün asgari ücretin 18,1'ine düşmüş, yine 5 kat bir gelir kaybı var, söz konusu. Böyle baktığınız zaman emeklilere verilen bu "sadaka" diyebileceğimiz 4 bin lirayı asla kabul etmiyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonuna getiriyorlar, getirsinler ama bu, insafsız bir artıştır, bu, emeklileri yok saymaktır. Zaten açlığa mahkûm ettiğiniz, zaten 14.400 lira emekli maaşı verdiğiniz emeklileri bir kez daha göz ardı etmektir, bir kez daha açlığa mahkûm etmektir ve bu, insanın utanacağı rakamı telaffuz dahi etmeyin, çekin; getirin, hep birlikte gereğini yapalım ve hiç olmazsa bayrama girerken emeklilerimiz mutlu bir müjde almış olsunlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birazdan ayrıntılı konuşacağız, uzun uzun Genel Kurul bunu konuşmak zorunda ama Suriye'deki Alevi katliamıyla ilgili birkaç noktanın altını çizmek isterim. Bir defa Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, başta Sayın Cumhurbaşkanı, iktidar ortakları Sayın Devlet Bahçeli, sözcüleri Ömer Çelik, onların adına "tweet" atanlar, eski bakanlar ve Yeni Şafak gazetesi gibi yandaşın yandaşı diyebileceğimiz gazetelerin gazetecileri gerçekten asla kabul edemeyeceğimiz sözler söylediler. Bu sözlerin hepsi önümde, ayrıntılı konuşuruz ama baktığınız zaman, temel birtakım nitelikleri var: Birincisi, Suriye'de Aleviler öldürüldü, Suriye'de Aleviler öldürüldü; duydunuz mu? Yani Suriye'de Aleviler öldürülürken "Suriye'deki olaylar" diye geçiştiren, "Suriye'de Aleviler öldürülüyor." diyemeyen bir anlayış var, bütün konuşmalar elimde. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, Ömer Çelik Beyefendi diyor ki: "Biz katilin kimliğine bakmayız." Güzel, biz de bakmayız ama ölenin kimliğine niye bakmıyorsunuz? Orada ölenlerin kimliği Alevi, üstelik "Nusayri" demeye de hakkınız yok çünkü onlar "Biz Alevi'yiz." diyorlar. Dolayısıyla ölenin kimliğini görmeyen, göz ardı eden bir anlayış baştan bir reddeden, göz yuman, hatta kimi odaklar tarafından takdir ve teşvik edilen bir anlayıştır. Biz bunu kabul edemeyiz ve buradan baktığınızda büyük bir tutarsızlıktır. Konuşmalara bakıyorsunuz: "Barış, kardeşlik, iç barışımız, huzur, geçmişimizdeki acı olaylar, 'Kimse birliğimizi bozamaz.'" Bunları söylüyorsunuz ama ölenin Alevi olduğunu söylemeyince aslında çok da umursamadığınızı da söylemiş oluyorsunuz arkadaşlar. Bakın, Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin raporu var; 745 sivil Alevi öldürülmüş, HTŞ'ye ait 125 asker, polis neyse öldürülmüş, 148 de militan öldürülmüş. Bunlar söylenen rakamlar, bir de söylenmeyenler var.
İkinci altını çizmek istediğim nokta, geçmişi sorgulama telaşı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Yani bugün bir şey söyleyemeyince, bugün bu soruna olması gereken teşhisi koyamayınca, yapılması gereken müdahaleyi yapmayınca çünkü HTŞ liderine "Aracımızı bile kullandırırız." diye görüntü verdiren İbrahim Kalın'dı, "Biz bunların hamisiyiz." diyen Cumhurbaşkanıydı, "Orada bir halk devrimi oldu." diyen -HTŞ'nin ne kadar halkı temsil ettiği zaten tartışılır- bir Cumhurbaşkanı, yine "Biz ne dersek o olacak." diyen bir Hakan Fidan ama müdahale etmeyen bir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti var. Bunu da kabul etmiyoruz. Bunu yapmak yerine "Efendim, siz orada Sünniler öldürülürken söz söylemediniz." diyorlar. Bu yalandır, bu iftiradır arkadaşlar. Biz bu tartışmaları on bir yıldır burada yapıyoruz, 2011'den beri yapıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, ilk günden beri siyasi iktidarı komşusundaki bir iç savaşa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - ..destek vermek, katkı vermek, yangına benzin dökmek ve "Orada rejim değiştireceğiz." iddiasıyla komşusundaki iç savaşı büyütmek, oraya cihatçı göndermek, cihatçıların lojistiğini Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından sağlamakla suçladık ve hâlâ da bizim doğru olduğumuz herkesin malumudur, herkesin bildiği bir gerçekliktir ama biz orada hiçbir zaman hiçbir çocuğun, hiçbir sivilin, hiçbir insanın böylesine katledilmemesi gerektiğini söyleyen ve buna karşı da açık tavır göstermiş bir partiyiz. Bugün "Suriye'de Aleviler öldürülüyor." diyemeyenler "Ya, siz de Sünniler öldürülürken sessiz kalmıştınız." diyecek kadar çaresiz ve yüzsüzdürler. Buradan bunu söylemek lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
Üçüncü nokta, efendim, bir kısım provokatörler varmış, bu provokatörlerin provokasyonuna gelmemek lazımmış, bu bir oyunmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, tamamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Bu oyunu İran, İsrail, ABD, Rusya, işte Esad rejiminin artıkları oynuyorlarmış, dolayısıyla bu provokasyona gelmemek lazımmış. Bakın, bunda doğruluk payı var, bunda doğruluk payı var ama yine eksik çünkü siz olması gerekeni söyleyip yapılması gerekeni yapmıyorsanız aslında provokasyona açık bir alan da yaratmış oluyorsunuz. Provokasyon mu arıyorsunuz? İşte size provokasyon, İsmail Kılıçarslan'ın sözleri. Bir kez daha buradan söyleyelim, bakın, diyor ki burada, Nusayrileri köpek olarak tanımlıyor ve Cumhuriyet Halk Partisinin oradaki köpekleri niye savunduğunu söyleyecek kadar alçalıyor ve böyle bir alçaklığı biz buradan teşhir ediyoruz. Bu kişi hakkında niye hâlâ bir şey yapılmadı? Neden? Neyi bekliyorsunuz? Bu, toplumu kin ve düşmanlığa tahrik suçu değil midir? Bu ülkede Aleviler var kardeşim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, tamamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum.
Bu ülkede Aleviler var, beğenseniz de var, beğenmeseniz de var. Her bir olayda içinizdeki o mezhepçi anlayış fışkırmak zorunda değil. Bir kere de hiç olmazsa Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarını uygulayın. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun kanundaki tam tipik tanımı budur işte. Türkiye'deki Alevilere ve Suriye'deki Alevilere "köpekler" diyecek kadar alçalmış birisi vardır. Hiçbir şey yapılmamış olmasını kabul etmiyorum, kabul edemeyiz.
Bakın, bir örnek vereyim size: Ümit Özdağ'ın "tweet"leri. İşte, Ümit Özdağ bir parti genel başkanı ve şu anda cezaevinde. Niye biliyor musunuz? TCK 216, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu. Ne demiş: "Suriyelilerin araçlarına ücretsiz vize muayenesi yapılıyor." Veya Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın sözlerini söylemiş veya demiş ki: "Valiliklere yazı yollanarak il bütçelerinden bu evler için kaynak aktarmaları istendi. Ordu Valiliği Ordu halkı için harcanması gereken 8 milyon TL'yi Suriye'ye aktardı."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Son cümlelerinizi alalım Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Bu sözleri halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu sayan savcılar neredeler? Savcı arıyoruz, savcı bekliyoruz. Ülkenin bir bölümüne, Suriye'deki insanların bir bölümüne "köpekler" diyecek kadar alçalmış birine dava açacak, soruşturacak bir savcı arıyoruz Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)