Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu geç saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1 Ekim tarihinde Sayın Bahçeli'nin burada başlattığı bir girişim diyelim, gerçekten canıgönülden arzu ederiz ki başarıya ulaşsın ve terörsüz bir Türkiye'ye kavuşalım; kan, şiddet ve silahın gölgesinden Türkiye ve siyaset kurtulsun. Sayın Bahçeli açısından çok sıra dışı bir girişimdi ve Sayın Bahçeli'nin hikâyesiyle karşılaştırıldığında buna tarihî bir anlam atfedildi. Sayın Bahçeli bu şaşırtıcı girişimini kabaca şu 3 temel üzerine oturttu: Bölgesel gelişmelere karşı içeriyi tahkim etmek, iç barışı sağlamak ve daha sonra hukukçu milletvekillerimizin detaylı olarak gerekçelendirdiği üzere umut hakkı. Ben şimdi bu 3 gerekçeyle dikkatinizi başka bir kesime çekmek istiyorum ve inanıyorum ki Erkan Bey bu konuşmamızı Sayın Bahçeli'ye mutlaka bir özet olarak aktaracaktır, Leyla Hanım da Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatini bir kez daha bu konuya çekecektir.
Evet, medeni ölüme terk ettiğimiz KHK'liler hakkında konuşmak istiyorum; ister AK PARTİ'li ister CHP'li, DEM'li ya da MHP'li, İYİ Partili ya da DEVA'lı, Saadetli, Gelecekli herhangi bir milletvekilimizin etrafında mutlaka birinci dereceden tanıdığı, mağduriyetine tanık olduğu, medeni ölüme terk edilmiş, âdeta yaşama tutunmasına dair tüm hakları elinden alınmış KHK'liler hakkında. Umut hakkı 22 Ekime kadar çok az kişinin bildiği bir başlıktı ama bugün itibarıyla meraklılar Google'a girdiğinde umut hakkını ömür boyu hapse mahkûm edilmiş kişilerin dahi yaşama tutunabilmesi için tanınması gereken bir hak olarak görüyorlar. Evet, ömür boyu hapse mahkûm edilmiş bir tutuklunun dahi yaşama tutunması için bir umut hakkı var ise medeni ölüme terk ettiğimiz KHK'lilerin ve daha birçoklarının da bu umuda hakkı var. Ülkeyi terk eden gençlerimizin bu umuda hakkı var. Hayatına son veren insanlarımızın bu umuda hakkı var. Ölüm ve şiddet korkusu altında yaşayan kadınların bu umuda hakkı var. Bunlar çok artırılabilir, konuyu dağıtmak istemiyorum, doğrudan KHK'liler hakkında konuşacağım.
Bazen hayat çok hızlı akıyor ve bazen bir insanın hayatını, bir ailenin düzenini altüst eden gelişmeler karşımızda bir rakam olarak görünüyor ama unutmayalım ki bunlar bir rakam ve istatistik değil. OHAL döneminde çıkarılan KHK sayısı 32. Bu 32 KHK'den 15'i doğrudan, yargısız, sualsiz insanların ihracını konu alıyordu. Kaç kişi olduğunu tam olarak bilmiyoruz, 130 bin kişinin üzerinde olduğu söyleniyor ama OHAL İnceleme Komisyonuna yapılan başvuruya göre en az 125.678 kişi. Bu insanların "şüpheden sanık yararlanır" "masumiyet karinesi" "savunma hakkı" ve "lekelenmeme hakkı" gibi çok temel hakları ihlal edildi. İslam geleneğinde olan -hocalarımız buradaydı, umarım kulisten dinliyorlardır- 9 şakinin canına 1 masumun bile hatırı için zarar vermeme temel ilkesi ihlal edildi. Maide suresinde geçen "Allah için hakkı ayakta tutun, herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsizliğe sevk etmesin." temel ilkesi ihlal edildi.
Evet, çok kızdık, gerçekten, iktidar eliyle, devlet eliyle yetişmiş kadroların devlete başkaldırmasına çok kızdık ama unutmayalım ki bunlara düşman hukuku değil, Türk ceza hukuku, modern ve çağdaş hukukun temel ilkeleriyle yaklaşmak zorundaydık ancak böyle davranmadık, böyle davranmadığımız içindir ki umut hakkında karşımıza çıkan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 9 Eylül 2023'te Yüksel Yalçınkaya kararıyla üç temel hakkın ihlal edildiğine karar verdi: Adil yargılanma hakkı, kanunsuz ceza olmaz ilkesi, özgürlük ve güvenlik ilkesinin zedelendiği yönündeki karar.
Şimdi, biz bunları anlatırken hukuki ve siyasi bir nutuk gibi gözüküyor olabilir arkadaşlar ama tekrar rakamı hatırlayalım: En az 125.678 çekirdek aileden bahsediyoruz. Bu ailelerin çevrelerindeki halkalarla yaşadığı mağduriyetler bambaşka.
Birkaç örnek seçtim ve sizinle paylaşmak istiyorum: Doçent Doktor Mustafa Çamaş, Munzur Üniversitesinden ihraç edildikten sonra -24 uluslararası yayınıyla- bir inşaatta çalışırken vinç altında kalarak yaşamını yitirdi ama ölümünden tam bir ay sonra görevine iade edildi bu biyomühendislik alanındaki bilim adamı.
Öğretmen Ayşe Abdurrezzak, kocasının yargılanması nedeniyle yurdu terk etmeye kalktı ama 2 çocuğuyla birlikte Meriç Nehri'nde boğularak hayatını kaybetti.
SES sendikasından Zeynep Binen altı aylık hamileliğinde geçirdiği beyin kanamasında bebeğiyle birlikte hayatını kaybetti ama Zeynep Binen, hayatını kaybettikten sonra işine iade edildi.
Sadece kişiler değil, aileleri de büyük bedel ödedi. Nurettin Odabaşı'nın 16 yaşındaki oğlu Bahadır Odabaşı bu yükü kaldıramadı ve 16 yaşında 10'uncu kattaki evinden atlayarak hayatını kaybetti. Bunlar bizim ailelerimiz, dostlarımız, yakınlarımız olabilirlerdi ama sonuçta vatandaşımız.
Danıştay eski üyesi Haşim Güney'in oğlu Nahit Güney; 21 yaşındaki bu gencecik delikanlı -yanlış hatırlamıyorsam da avukattı- Galata Kulesi'nden atlayarak hayatını kaybetti.
Bu insanlar yaşama dair tek bir umudu dahi göremedikleri için hayatlarıyla bedel ödediler.
Burada da üç fotoğraf var: Yine SES'ten, Diyarbakır Kadın Doğum Hastanesindeki Mücahit Karataş hastalandı, tedavi hizmetlerinden faydalanamadı, hayatını kaybetti, öldükten sonra işe iade edildi.
Öğretmen Emine Yürükçü KHK'yle ihraç edildikten sonra göğüs kanserinden vefat etti, vefatından sonra işine iade edildi.
Öğretmen Kazım Ünlü vefat ettikten dört yıl iki ay sonra göreve iade edildi.
Bütün bunlar KHK süreçlerinin nasıl temel hukuki, ahlaki ve vicdani kriterleri yok ettiğini bize gösteriyor.
Büro Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şubesi eski Başkanı Ahmet Çoban KHK sonrası kansere yakalanıp vefat etti, vefattan sonra işine iade edildi.
Polis Memuru Yurdagül Gökçe, çalıştığı inşaatın çatısından düşerek vefat etti, bir ay sonra görevine iade edildi.
Öğretmen Selman Taş, yirmi sekiz yıllık hizmetinden sonra ihraç edildi, kahrından kanser oldu, hayatını kaybetti, ölümünden sonra görevine iade edildi.
EĞİTİM SEN üyesi Mehmet Nasır Sönmez, inşaatta çalışırken -aslında lisede müdür yardımcısı- 5'inci kattan düştü, hayatını kaybetti ve işine iade edildi.
Bu örnekleri artırmak mümkün ama farklı kesimlerden, barış akademisyenlerinden, KESK'ten, FETÖ'den yargılanan birçok örneği sizinle paylaşmak istedim ve bunların on binlercesi şu anda haklarında tek bir yargılama yapılmadığı hâlde veyahut da soruşturulup takipsizlik kararı aldıkları hâlde veyahut da yargılanıp kesinleşmiş beraat kararı aldıkları hâlde görevlerine iade edilmiyorlar, aileleriyle birlikte medeni bir ölüme terk edilmiş durumdalar.
Gelin arkadaşlar, umut hakkını bu insanlara da tanıyalım, bu insanların da yaşama tutunmasını esirgemeyelim ve bunu siyaset dışı bir konu olarak ele alalım. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
O yüzden, tarihin akışına yön veren bir değişikliğin mimarı olma ihtimali yüksek olan Sayın Devlet Bahçeli bu mağdurlardan üçünü beşini çağırsın, dinlesin. MHP'nin hukukçuları, AK PARTİ'nin hukukçuları kendi vicdani kanaatleriyle ortaya bir duruş koysunlar ve bu KHK'lilerin durumu yeniden ele alınsın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yüzlercesini, binlercesini dinledik.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Yüksel Yalçınkaya sonrası Yargıtay Ceza Dairesinin daha önce altı yıl üç ay mahkûmiyet verirken şimdi beraat verdiği kararları ise hatırlatmaya gerek bile duymuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Çünkü bu aşamada sadece yargılama hakları ihlal edilen insanlardan bahsediyorum. Bu mübarek ramazan ayının hatırına, umut hakkının insanlarda uyandırdığı heyecan adına, bu ülkenin iç barışını sağlamak adına, olası problemlere karşı iç tahkimatını yapmak adına, elinde silah olmayan, işinde gücünde, sadece farklı düşündüğü için bu bedeli ödeyen insanlara, gelin, çağdaş hukukun, Kur'an'ın, sünnetin, İslam fıkhının yaklaştığı gibi yaklaşalım.
Bu konuda hiçbir şekilde bir paye talep etmeden hazırlamış olduğumuz KHK eylem planıyla bütün detaylarıyla bu konuyu çalıştığımızı Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan arzu ederse, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti arzu ederse, bu konudaki müktesebatımızı da bu alanda yapılacak iyileştirmeler hatırına her an hizmetinize sunmaya hazır olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)