Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
(Uğultular)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Efendim, baştan bir uyarsanız...
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, lütfen...
MEHMET BAYKAN (Konya) - Oradan çok ses geliyor Başkanım, CHP Grubu dinlemek istemiyor demek ki(!)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, ben herkese söylüyorum; şimdi, o yana da bakarak söylüyorum, onlara da size de, bütün gruplara, bütün milletvekillerimize de söylüyorum. Genel Kurulda gerçekten hatibin anlaşılmasını engelleyecek şekilde bir uğultu var. Lütfen, kendi aramızda, başkasını rahatsız etmeyecek bir düzeyde konuşalım ve hatibi saygıyla dinleyelim. Lütfen değerli milletvekilleri, yeni bir uyarıya fırsat vermeyin.
Sayın Tanrıkulu, buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, hukuk devleti mi, güvenlik devleti mi? Bu soruyu ilk önce kendimize soralım, ondan sonra... Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef kuruluş değerlerinden çok daha uzaklaşarak, özellikle son on yılda, 2016'dan sonra, Anayasa değiştikten sonra hukuk devleti ile güvenlik devleti arasındaki dengeyi de bir tarafa bırakarak tamamen güvenlik odaklı, kişi özgürlüklerini ve haklarını esas almayan başka bir yönelim içerisine girdi. Bu kanun da Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni anlayışına uygun, yeni eğilimine uygun bir biçimde kaleme alınmış, başlığı dâhil olmak üzere o şekilde ifade edilmiş. Neden bunları söylüyorum: Bir sefer, yasada, yurttaşlarımızın, kişilerin temel haklarının nasıl korunacağı noktasında, insan haklarının nasıl korunacağı noktasında, ifade özgürlüğünün nasıl korunacağı noktasında, özel yaşamın nasıl korunacağı noktasında hiçbir ibare, hiçbir düzenleme yok; temel haklar konusunda tek bir cümle bile yer almamış. Dolayısıyla bu getirdiğiniz düzenlemeyle, özellikle tanımlara baktığımızda -4'üncü maddesinde- ucu açık tanımlamalar, bu tanımlamaların içeriği Anayasa'ya kesinlikle aykırı ve düzenlemede her anlama gelebilecek tanımlamalar konulmuş. Mesela "siber olay". Neresi siber olay? Tanımlama yapılmış ama o her şeye gidebilir, ucu açık bir biçimde.
Bununla beraber yine 5'inci maddede, 6'ncı maddede Kurula ve Başkana sınırsız yetkiler verilmiş. Oysa Anayasa çok açık, kaynağı Anayasa'dan alınmayan hiçbir yetki kullanılamaz. Dolayısıyla yasanın bu hâliyle düzenlenmesi ve mevcut anlayışınız... Bu yasayı temel amaç olarak, yurttaşlarımızın, muhalefetin temel haklarına, ifade özgürlüğüne, kişi özgürlük ve güvenlik hakkına, özel yaşama müdahale etmenin yeni bir aracı olarak ele aldığınızı görüyoruz; anlayış olarak, gerekçe olarak ve uygulamalardan çıkardığımız sonuç. Neden bunları söylüyorum? Çünkü geldiğimiz noktada yurttaşlarımızın hiçbir alanda özgürlüklerine ve hukuki güvenlik haklarına itibar etmiyorsunuz.
Mesela, bugün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanımız İstanbul Başsavcılığında beyana çağırıldı, gitti, beyanda bulundu -ben "ifade" demiyorum, kendisi de ifade vermeyeceğini ifade etmiş, o şekilde ifade etmiş- otuz dört yıl önce üniversiteye yaptığı bir geçişle ilgili olarak; onun sorgulanması var. Peki, soruyorum size: Nerede hukuki güvenlik hakkı, nerede? Ya, otuz yılda, bakın, otuz yılda, adam öldürseniz, kan gütme saikiyle adam öldürseniz, canavarca hisle adam öldürseniz zaman aşımından hakkınızda dava açılmaz, soruşturma açılmaz, varsa ceza düşer ama otuz dört yıl sonra, diplomayla ilgili olarak o zaman geçerli olmayan kuralları şimdi öne koyarak "Hayır, senin diploman geçerli değil." diyorsunuz. Ya, buna özen göstermeyen bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bu yasayla bizim haklarımıza nasıl özen gösterecek, nasıl gösterecek bu yasayla? (CHP sıralarından alkışlar)
İki: İki gün önce Beykoz'daydım, Beykoz Adliyesi, Beykoz Kaymakamlığı ve Belediye iç içe, aynı alanda yani, aynı meydanı kullanıyorlar. Bakın, 100 metre yani başsavcı bağırsa "Başkan." dese sesi gidecek, değil yani böyle almak, götürmek falan... Bakın, o Belediye Başkanının evine sabah saat dörtte baskın yapıyorsunuz, özel yaşamına hiç böyle özen göstermeden, seçildiği göreve özen göstermeden dört gün boyunca gözaltında tutuyorsunuz, hiçbir beyan almıyorsunuz dört gün boyunca ve dört günlük süreyi aşarak ifadesini alıyorsunuz, beyanını alıyorsunuz. Peki, nerede kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, nerede? Dolayısıyla, bunlara özen göstermeyen, hepimizin gözünün içine baka baka bunları yapan bir iktidar bu siber güvenlik yasasıyla bizi nasıl koruyacak arkadaşlar?
Bu yasa esas itibarıyla bizim temel haklarımıza müdahale amacıyla gündeme getirilmiştir, dolayısıyla karşıyız.
Teşekkür ederim, çok sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)