| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 07.12.2011 |
DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin Manisa-Turgutlu-Çal Dağı nikel madenlerinin işletilmesine dair verdiği araştırma önergesine ilişkin lehte söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nikel, maden olarak sanayi, iletişim, telekomünikasyon ve tıp alanında geniş kullanılabilme sahasına sahip olan bir madde. Her maden gibi bu maddenin de insan yaşamında katettiği ve sahip olduğu öneme binaen günümüz ve gelecekte yaşamımızda önemli yer almaya devam edeceği kesindir.
Sanayi ve endüstri insan yaşamını kolaylaştırma, daha sağlıklı, daha verimli ve etkin yaşamı sürdürebilmek açısından önemlidir. Ancak endüstriyalizm kabul edilebilinir bir şey değildir. Buradan kastetmek istediğim, maden de olsa, emtia ya da herhangi bir eşya da olsa esas olan toplum yararına olması, sürdürülebilir olması, verimli olması, doğayla barışık, doğaya zarar vermeyen bir noktada olması öncelememiz gereken, hassasiyetle üstünde durmamız gereken bir yaklaşım olmalıdır.
Bu nedenle 2003 yılından bu yana Turgutlu ilçemizin Çal Dağı mevkisinde yürütülen nikel açık liç yöntemiyle yani milyon tonlarca sülfürik asidin kullanılıyor olması başlı başına bir sorundur. Bu hem yer altı ve yer üstü su kaynaklarının olumsuz etkilenmesi dolayısıyla günümüz küresel problemlerinden biri olan küresel ısınmanın yol açtığına benzer sorun ve problemlerle bir kez daha yöre insanını, ülke halklarını karşı karşıya bırakabileceği bir risktir ama aynı zamanda bu madenin çıkarılabilmesi için milyonlarca ağacın kullanılıyor olması, tonlarca kayanın yerinden ediliyor olması, keza toprağın taşınıyor olmasının açığa çıkaracağı erozyon, toprak kayması ve benzeri felaketler bir yana, ağacın insan yaşamına, doğaya olan katkısını unutmamak gerekiyor. Bir yanıyla oksijen ve karbondioksit dengesi üzerindeki etkisi ama aynı zamanda birçok canlıya yaşam kaynağı teşkil ediyor olması unutulmamalıdır.
Keza, Gediz Ovası, Türkiye'nin, ülkemizin önemli bir ovası olmasının yanı sıra, uluslararası standartları haiz bir sulak alandır. Bu sulak alanda kuşların, börtü böceklerin, sürüngenlerin yaşam buldukları dikkate alındığında da onların doğa dengesindeki önemi herkesten önce yasama organımızın, Meclisimizin hassasiyetle üstünde ve üzerinde durması gereken bir durumdur.
Biz, sadece ekonomik, rantabl meselesinden hareketle, işletmenin kârlılığını esas alacak bir yaklaşımla soruna yaklaştığımızda toplum yararını hiçe saymış oluruz. Kaldı ki bu işletmenin ömrünün on beş yıl olduğu, on beş yıl sonrasında yıktığınız, yaktığınız, ortadan kaldırdığınız bu başta ağaç, kaya ve toprak olmak üzere ama aynı zamanda doğaya saldığınız sülfürik asitle verdiğiniz zararın geriye dönüşümü mümkün olmayacaktır. Gergiye dönüşümü mümkün olmayan bu doğayı biz torunlarımızdan emanet aldıysak bugün onu tüketebilme, yok edebilme hakkına sahip olmadığımız gibi, günümüz problemi olan küresel sermayenin var olan meteoroloji, coğrafya, flora ve fauna üzerindeki tasarruf hakkını da kullanabilmesine fırsat verebilecek bir araç değiliz, bir organ değiliz.
Her şeyden önce toplumun çıkarını esas alan, ülkenin menfaatlerini ve ülke halklarının geleceğini, tarihî mirası ve kültürünü korumakla görevli olduğumuzu unutmadan soruna yaklaşmamız gerekiyor. Yol açacağımız sadece ve tek başına doğa katliamı değil, aynı zamanda tarihî mirasın da, kültürel mirasın da katliamıdır. Gediz Ovası birçok medeniyete beşiklik teşkil etmiş, tarihin milattan önce 3000'li yıllarından beri yaşam alanlarına mekânlık etmiş bir ova olması özelliğiyle de hassasiyetle üzerinde durmamız, korumamız ve kollamamız gerektiği de tarafınızdan unutulmaması gerekiyor. Bütün bu gerekçelerden hareketle biz nikel madeninin var olan öneminin başka ve bilimsel olan noktada başka yöntemlerle açığa çıkarılıp toplumun yararına, sanayinin yararına kullanabilme olanağı varken, birileri daha fazla kâr etsin, daha büyük kazançlar sahibi olsun noktasında doğayı hiçe sayan, toplumu hiçe sayan, geleceğimizi ve yarınlarımızı riske eden anlayışına dur demek zorundayız. Bu, herkesten önce de ve her kurumdan önce de Meclisin görevidir. Meclis bu ve benzeri sorunlarını sadece bilirkişinin raporuna havale ederek, ÇED raporlarının varlığını esas alarak var olan şikâyeti, rahatsızlığı vatandaşımızdan, seçmenlerimizden bize yansıyan sorunlarını dikkate almayacaksak, kulak asmayacaksak, gereğini yapmayacaksak zaten sivil bürokrasiler bize rağmen bu işi şu ya da bu şekilde yürütüyor ama bizim denetim gibi bir görevimiz, sorumluluğumuz varsa, bunu işletme gibi bir tarihî görevle biz vatandaştan var olan yetkiyi alabildiysek kullanabilmeliyiz.
Bu açıdan da Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz bu araştırma önergesine hem evet diyeceğiz hem bu yönünü, bir komisyonun kurulması gerektiğinin zaruretinin altını çiziyor, gerekli desteği vereceğimizi huzurlarınızda ifade ederek teşekkürlerimi, saygılarımı sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.