| Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 04.03.2025 |
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; Siber Güvenlik Başkanlığı kurulmasıyla ilgili kanun teklifinin geneli üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, siber güvenlik, millî güvenliğimizin önemli bir parçası hâline gelmiştir ve bu konuda çağı yakalayan önlemleri almamız son derece önemlidir ancak bunu yaparken insan hakları ve demokrasinin temel kavramlarından uzaklaşılmamalıdır. Özellikle, görüşeceğimiz kanun teklifinin 8'inci maddesinde, Siber Güvenlik Başkanına, olay mahallinde arama yapma, kopyalama, el koyma gibi izinlerin verilmesi çok sakıncalıdır. Bu yetki, kişisel hak ve özgürlükleri hiçe sayacak bir yetkidir. Teklifle, Siber Güvenlik Başkanı, yargı ve kolluk kuvvetlerinden herhangi bir onay almaya gerek duymadan harekete geçme yetkisini elde etmektedir. Siber Güvenlik Başkanı, partili Cumhurbaşkanı tarafından atanacak siyasi bir bürokrattır. Bu yetkiyle, muhalif gördüğü her türlü yapıya veya kişilere karşı operasyon yapma yetkisini eline almaktadır. Geçmişte yaşadığımız FETÖ kalkışması ve Ergenekon, Balyoz kumpas davaları, bu şekilde olağanüstü yetkiler verilen kişilerin ne büyük acılara ve hukuksuzluklara yol açtığını göstermiştir. Bu teklifle, partili Cumhurbaşkanına bütün yetkileri veren tek adam yönetiminin çarpıklıklarını küçük küçük tek adamlar yaratarak daha da artırmaktasınız. Bu bütün yetkileri bir kişiye verme hevesinizden vazgeçin.
Yine, teklifin 16'ncı maddesinde, siber uzayda veri sızıntısı olmadığı hâlde veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası getirilmesi düzenlenmektedir. Hiçbir devlet kurumunun kendisinde veri sızıntısı olduğunu kolay kolay kabul etmeyeceği düşünüldüğünde, bu madde tamamen gazeteciler de dâhil siyasal iktidara muhalif herkesi içeri atmaya yönelik bir maddedir. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda zaten yer alan bir suç için burada CMK'den daha da ağır bir ceza hükmü getirilmektedir. Siber Güvenlik Başkanlığının kurulmasını düzenleyen bu yasa teklifinde böyle bir ceza hükmünün bulunması kesinlikle yanlıştır. Bu konu Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken bir konu iken maalesef bu hâliyle Genel Kurulun önüne gelmiştir, tekliften çıkarılması yerinde olacaktır. Bunun dışında yeri geldikçe diğer maddelerde de karşı çıktığımız noktaları Genel Kurulumuzun dikkatine sunmaya devam edeceğiz.
Millî güvenlikle ilgili bir konunun Millî Savunma Komisyonunda görüşülmesinden memnun olduk ancak gönül isterdi ki bu yasa teklifiyle beraber ordumuzun artık kronikleşen sorunlarına da çözüm üretebilseydik, örneğin askerî hastanelerin tekrar açılmasını sağlayabilseydik. Dünyada güçlü bir ordusu olup da askerî hastanesi olmayan bir başka ülke yok değerli arkadaşlar. Niye bu konuda inat ediliyor, anlamak mümkün değil. Askerî doktorluk ve savaş cerrahisi normal sağlık hizmetlerinden farklı bir branştır, uzmanlık gerektirir. Çatışma sırasında ilk müdahale, savaş yaralanmalarının tedavisi, nükleer ve biyolojik saldırılara karşı korunma tamamen bu branşın alanlarıdır. Sizler askerî hastaneleri açmamakla bütün bu konularda zafiyet yarattığınızın farkında değil misiniz? GATA'ya FETÖ karışmış diye GATA'yı kapattınız. İyi de sizin döneminizde FETÖ her yere karışmadı mı zaten? AKP'ye de karıştı, AKP'yi kapattınız mı? Doğrusu anlamak mümkün değil. Askerî hastaneleri açmamakla olası şehit sayımızdaki artışın ve askerimizin sağlığına kavuşamamasının vebali sizin boynunuzdadır bilesiniz. Yine aynı korkuyla askerî liseleri de kapattınız, bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için önlem almak yerine siz işin kolayını yaptınız ve yüz yetmiş yıllık ordu geleneğimizin bir parçasını kapatıp yok ettiniz, sivil bir rektöre bağladınız ve kuvvet komutanlıklarıyla bağı son derece zayıflamış bir sistemle asker yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Değişen harekât konseptleri ve tehditlere karşı sahayla yani kuvvet komutanlıklarıyla geri bildirim ve müfredat yenilenmesi bağı koparıldığı için yaşanabilecek güvenlik zafiyetlerinin sorumlusu bu kararı alanlardır.
Askerî liselerden bahsederken "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." dedikleri için ordudan atılan 5 teğmenimiz ve 3 askerî amirden de bahsetmeden edemeyiz. Millî Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada teğmenlere verilen cezanın Mustafa Kemal'e bağlılıklarını bildirdikleri için değil disiplinsizlik yaptıkları için verildiğini belirtmekte.
Soruyorum size Sayın Savunma Bakanlığı yetkilileri: Bu çocuklar aynı şekilde tören sonunda partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bağlılıklarını bildirselerdi ve bu görüntüler sosyal medyaya düşseydi yine aynı cezayı verir miydiniz?
SEYİT TORUN (Ordu) - Mümkün değil.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Buna cesaret edebilir miydiniz?
SEYİT TORUN (Ordu) - Mümkün değil.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Ordumuzda kahramanca görevler yapmış 3 rütbeli amiri bu kadar kolay atar mıydınız ordudan? İnsanların hayatlarıyla oynamak bu kadar kolay mı? Eğer Tayyip Erdoğan'a bağlılık bildiren bir faaliyet yapsalardı ben eminim ki hiçbir şey yapılmazdı, birbirimizi kandırmayalım.
SEYİT TORUN (Ordu) - Terfi ederdi, terfi.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Konu disiplinse geçmişte üniformasının üstüne sarık giyen ve görüntüleri sosyal medyaya düşen amirale neden ceza vermediniz? Savunma Bakanlığı alınan kararı savunurken ordunun itibarının zedelenmesinden bahsetmiş. Ordunun itibarı teğmenler Atatürk'e bağlılıklarını belirttiler diye zedelenmez ama asıl nasıl zedelenir biliyor musunuz değerli vekiller? Vatan toprağı Süleyman Şah Türbesi'ni oradan oraya gezdirip durduğunuzda zedelenir. (CHP sıralarından alkışlar) Suriye'de 33 askerimizi şehit eden Rusya'nın Devlet Başkanının kapısında dakikalarca beklediğinizde zedelenir. (CHP sıralarından alkışlar) Yunanistan, adalarımızı işgal ederken, silahlandırırken, karasularımıza çekinmeden girerken ses çıkaramazsanız zedelenir. Askerlerimizi çetin kış şartlarından koruyamadığınızda, teröriste hedef hâline getirdiğinizde itibarımız zedelenir. Hesapsızca "S-400 alacağız." derken F-35 programından çıkarıldığımızda, yerli ve millî uçağımız KAAN'ın envantere girişini bir türlü sağlayamayıp sürekli ertelediğinizde, Yunanistan F-35 alırken F-16'ları aldığımız modernizasyon kitini bir başarı hikâyesi gibi anlatmaya çalıştığınızda ordumuzun itibarı zedelenir. Üç kuruşa yandaşa verdiğiniz Tank Palet Fabrikasından hâlâ seri üretim bir tank dahi çıkmazken devletin savunma sanayi şirketleri yerine başta damadın şirketi olmak üzere, yandaş özel sektöre imtiyazlar sağladığınızda ordumuzun itibarı zedelenir. Ordumuza canla başla emek vermiş astsubaylarımızın özlük haklarını iyileştirmeyerek, üç kuruşa layık gördüğünüzde ordumuzun itibarı zedelenir.
Ne olacak bu hem görevdeki hem de emekli astsubaylarımızın durumu? Neden çözüm üretmiyoruz? Emekli astsubaylarımızın çoğu geçinemedikleri için ek iş yapmak zorundalar, bunu görmüyor musunuz? Astsubaylarımızın makam görev tazminatları ve ek göstergeleri verilmelidir.
Yine, emekli binbaşılarımız çok zor durumdalar, geçinememekteler. Emekli bir binbaşının maaşı emekli bir uzman çavuşun maaşının da altında kalmış durumdadır. Emekli binbaşılara makam görev tazminatları verilmelidir.
Ordunun itibarını korumak istiyorsanız vatanı için gözünü kırpmadan canını vermeyi göze almış kahraman TSK mensuplarına hem görevdeyken hem de emekli olduklarında insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamalarına yetecek maddi ve manevi imkânları sağlamalısınız. Örneğin, uzman çavuşlarımız; Silahlı Kuvvetlerimizin en çok şehit ve gazi veren mensupları uzman çavuşlar ne istiyor? Görev yaparken aldıkları kıdem işaretlerinin rütbe olarak verilmesini dolayısıyla rütbe ve yetki sorumluluklarının belirlenmesini istiyorlar. Sağlık şartlarının subay ve astsubaylarda olduğu gibi düzenlenmesini istiyorlar. Kısaca, uzman çavuşlar sağlık yönetmeliği, çalışma yönetmeliği, nöbet yönetmeliği, mesleki güvence, atama yönetmeliği ve sicil yönetmeliği istiyorlar. Uzman er ve erbaşlarımıza sözleşmeleri bittiğinde devlet kadrolarına geçiş sözü verilmişti, maalesef bu uygulanmamaktadır. Aynı şekilde sözleşmeli erlerimize de tanınan bu hak pratikte hiçbir işe yaramamaktadır. Sözleşmesi sona ermiş, işsiz kalmış uzman çavuşlarımız ve sözleşmeli erlerimiz çok zor durumdalar ve bizlerden çözüm bekliyorlar. Onların bu haykırışlarını duymadığımızda ordunun itibarı zedelenir.
Şehit ailelerimizin ve gazilerimizin de pek çok sorunları bulunmakta. Ordunun itibarını düşünüyorsanız vatan için canlarını ve kanlarını feda eden şehitlerimizin yakınları ve gazilerimizin özlük, sağlık, eğitim, istihdam, sosyal tesislerden faydalanma gibi birçok alandaki bürokratik engellerden kaynaklanan sorunlarının çözümlenmesi gereklidir. Tek bir hastanenin onayına bağladığınız gazilerimizin ortez, protez işlemleri artık bir eziyet hâlini almıştır. Ordunun itibarını bu kadar düşünüyorsanız önce bu meseleleri çözmelisiniz. Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayanların bir derneği var bu ülkede. Vücudunda şarapnelle yaşayan, uzuv kaybı yaşamış 23 bin vatan evladı "gazi" sayılabilmek için artık yenilenmesi gereken SGK mevzuatı ve TSK Sağlık Yönetmeliği'nde yapacağımız değişiklikleri bekliyorlar. Ordunun itibarı vatan için canını ortaya koyanlara sahip çıkmakla korunur değerli milletvekilleri.
Askerimizin postal izinin olduğu her yerde yanında olan sivil memurlarımız âdeta yok sayılmaktalar. Haklarını alabilmek için savunma ve güvenlik hizmet kolunun yasayla tanımlanmasını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na sınıf olarak eklenmesini beklemekteler. Sosyal tesislerden dahi faydalanamayan sivil memurlarımız için gerekli maaş ve özlük hakları iyileştirmeleri yapılmalıdır.
12'nci Dönem ASTTASAK kursiyerleri 2016 yılında astsubay olarak mezun oldular. Tayin beklerken, haklarında hiçbir ceza davası olmamasına rağmen 675 sayılı KHK'yle atamaları iptal edildi. Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin lehte kararlarına rağmen bu gençler hâlâ atanmayı beklemekteler.
Savunma sanayimizde, askerî fabrikalarımızda çalışan işçilerimiz özel sektörün çok altında ücretlerle istihdam edilerek âdeta yandaş savunma sanayisi şirketlerine gitmeleri teşvik edilmektedir. Devletin üretim, bilgi, birikimi göz göre göre elinden kayıp gitmektedir.
Siz tüm bu mağduriyetleri gidererek ve bir daha yaşanmamasını sağlayarak ordunun itibarını koruyabilirsiniz.
Ekim 2023'te kıdem ve ihbar tazminatlarını vermeden işten çıkardığınız, tersane ve askerî fabrikalarda görevli 14 işçi haklarını arıyor. Bunlardan 3'ü işe iade davalarını kazanmalarına rağmen hâlâ işlerine başlatılmıyorlar.
Sayın Bakan, kurum içinde hakka ve hukuka uygun davranarak ordunun itibarını koruyabilirsiniz. Kapattığınız askerî mahkemeler nedeniyle askerlerimiz sivil yargıçlarla yargılanıyor. Başlı başına kendine has gerçekleri, koşulları olan askerlik mesleğini bu yaşam biçiminden uzak sivil yargıçların yargılaması doğru olmamaktadır. Bu alanda ihtisas mahkemeleri oluşturularak hakkaniyetli ve adaletli bir yargılamayı TSK personeline sunarak ordumuzun itibarını artırabiliriz.
Askerimizin alın teri maaşından kesilerek biriktirdiği, geleceği için bir güvence yaratmasını beklediği OYAK'tan pis kokular gelmekte; enflasyonun altında açıklanan nema oranlarına sebep olarak arpalık hâline gelen, liyakatsiz yönetimin ve yandaş kurtarmaya yönelik yanlış yatırımların olduğu iddia edilmekte. TSK personelinin alın teri emanetini doğru yöneterek ordunun itibarı korunur.
TSK personelimiz ağır ekonomik krizin altında ezilmektedir. Bu şartlar altında artık bir konut edinmesi hayal olan kıymetli askerlerimizin barınma sorunu bulunmaktadır. Lojmanlar yetersizdir, lojman bulamayan TSK personeli için yüksek kira bedelleri artık dayanılmaz bir hâl almıştır. Kira yardımını artırarak, yeni lojmanları bir an önce inşa ederek ordumuzun itibarını korumanız gerekmektedir. Maalesef Bakanlığımız bütün bu sorunlar ortada dururken ordunun itibarını korumak için harekete geçmekte, Atatürk'e bağlılık yemini eden 5 teğmeni ve onların amiri konumundaki 3 rütbeli askerimizi ordudan atmakla uğraşmaktadır. Bu ihraç kararlarıyla elde edilmek istenen sonuç nedir? YDK'de karşı oy kullanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Tevfik Algan'ı tenzilirütbe, kadrosuz bir göreve atayarak emekliliğini isteme noktasına getirmekle neyi ispatlamaya çalışmaktasınız? (CHP sıralarından alkışlar) Tuzla Piyade Okulunda yaşanan olayda 10 Kasımda yakasına Atatürk resmi takmayan öğrenciler ile onları uyaran öğrencileri aynı kefeye koyup ordudan attığınızda kimlere ne mesaj vermek istemektesiniz? Sakın bu yaşananları "bağımsız hukuk" falan diye açıklamayın. Recep Tayyip Erdoğan son olaydaki teğmenlerin atılacağını 7 Eylül tarihinde zaten söyledi. Katıldığı 21'inci İmam Hatipliler Kurultayı'nda "Kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlarla ilgili olacak gerekli bütün araştırmalar yapılıyor, oradaki birkaç tane kendini bilmez de temizlenecek. Bunlar kaç kişi olursa olsun ordumuzda bulunması mümkün değildir." diyerek zaten beş ay önce kararı açıklamıştı. Dediği gibi de oldu hatta belirttiği araştırma için "anket" adı altında fişleme bile yapılmaya çalışıldı. "Soruşturma açılacak" "yüksek disiplin kurulu ifadeleri alacak" gibi oyalamalarla, tam bir tiyatroyla zaten belli olan karar alındı.
Geçtiğimiz 13 Şubatta TÜSİAD Genel Kurulunda TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Adil Aras iktidarı eleştiren konuşmalar yaptılar. Aralarında teğmenlere verilen ceza da olmak üzere bazı yargı kararlarını eleştirerek ekonominin düzelmesi için adalete ve hukukun üstünlüğüne dikkat çekmeye çalıştılar. Sen misin eleştiren, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı işi gücü bıraktı, hemen jet hızıyla Başkanlar hakkında konuşmalarında yargıyı telkin ve yönlendirmeye yönelik ifadeler kullandıkları tespitiyle yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan resen soruşturma başlattı, polis eşliğinde ifadeye alındılar; gerçekten şaka gibi. Başkanlar verilmiş kararları eleştirirken partili Cumhurbaşkanı teğmenler hakkında daha verilmemiş mahkeme kararını 7 Eylülde açıkladı, kimsenin sesi çıkmadı. Eğer ortada bir yargıyı telkin ve etkilemeye çalışma suçu varsa Cumhurbaşkanı bunun âlâsını işlemiştir sayın milletvekilleri, böyle çifte standart olur mu? Üstelik partili Cumhurbaşkanı bunu ilk defa da yapmıyor, defalarca yargıya talimat verdiğini duymadık mı? Ama sizin hukukunuzda kimin kime gücü yetiyorsa o haklı oluyor. Siz, bir avuç Atatürkçü teğmeni ve onların amirlerini gücünüz yettiği için âdeta intikam alır gibi cezalandırdınız. İhraç kararları tamamen siyasidir, kimse bize aksini anlatmaya çalışmasın. Ordunun AKP eliyle FETÖ'den sonra yeni tarikatlara, cemaatlere göz kırpmasıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Kemalizmi zehir olarak gören iktidar ortağınız HÜDA PAR'ı sevinçten havalara uçuracak bir karardır. Zaten Yüksek Askerî Şûranın değişen yapısıyla ordunun siyasallaşmasını zirveye ulaştırdınız. Şimdi Atatürk düşmanlarının da cirit atabileceği bir ortam yaratmaya çalışıyorsunuz. Millî Eğitim Bakanının bile Yüksek Askerî Şûra üyesi olduğu bir ülkede askerin geleceğine karar verecek Şûranın 8'i sivil, yalnızca 4'ü asker. Askerlikten anlamayan siviller ordunun geleceğini şekillendiriyorlar. Sivil olmaları bir yana, hepsi siyasiler, bir partiye ait ideolojiyi hayata geçirmek için en etkili konumlardan birindeler. Kendi dünya görüşlerine uygun atama ve terfilerle parti ordusu yaratma konusunda önlerinde hiçbir engel yok. Kendileri gibi düşünmeyen Atatürkçü subayların tasfiyesi için ise hesap vermeyen Yüksek Askerî Şûra kararları biçilmiş kaftan âdeta. Bütün bu düzenlemelerle ve ihraç kararlarıyla bugün için açık açık söyleyemediklerinizi sizin için söyleyen HÜDA PAR'ı çok mutlu etmiş olabilirsiniz ama şunu kimse unutmasın: Sizler budadıkça gelecek daha güçlü filizlenir, bu ülke insanının gönlünden Atatürk sevgisini asla silemezler.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)