Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 62 |
Tarih: | 04.03.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Tamam.
İnsanlık tarihinin en eski sayfalarından Sümer tabletlerinden anlatılan bir miti anlatmak isterim: Gökyüzünün ve savaşın tanrıçası İştar, bilgelik tanrısı erkek Enki'den uygarlığın temel güçleri olan evrenin düzenini sağlayan kutsal yasaları, "Me"leri geri almıştır. Halka dağıtmış, bilgiyi erkek mülkiyetinden tüm topluma yayarak medeniyetin inşasına giden yolu açmıştır. Medeniyeti var eden "Me"ler arasında şimdiki dünya düzeninin sistemleri, savaş ve en önemlisi barışın yasaları vardır. Daha da eskilere gidecek olursak ilk büyük tapınakların inşa edildiği Göbeklitepe'de on iki bin yıl önce kadın tanrıça figürlerinin merkezî bir konumda olduğu bir yaşam merkezi görüyoruz. Kadının yaşamı kutsayan ve koruyan gücünün on iki bin yıl önce nasıl kutsandığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Peki, ya sonra ne oldu? Tarım devrimi, özel mülkiyetin doğuşu ve erkek egemenliğinin yükselişiyle birlikte insanlık tarihindeki ilk ve en temel çatışma başladı. Erkeğin kadını tahakküm altına alması ve kadının köleleştirilme girişimleriyle aslında bu tüm tahakküm ilişkilerinin de kaynağı oldu. Bugün Orta Doğu'da yaşanan savaşların kökenini de burada aramak gerekir ve tarihin bu kırılma anında olan bitenlerin bugüne yansımalarını çok iyi okumamız lazım. Bugün yaşanan hemen hemen tüm sorunların temelinde olan iktidarcı, devletçi mülkiyetçi, erkek egemen anlayışın, sömürü ve tahakküm ilişkilerinin ilk mağduru elbette ki kadınlardır ve fakat doğanın, toplumun, halkların, bireylerin sömürüsüne giden tüm iktidar ilişkilerinin başlangıcı olan kadının tahakküm altına alınmasına karşı mücadele eden, varoluş misyonunu oynayanlar da kadınlardır ve yine, beş bin yıldır süregelen bu sömürgeci patriarkal düzene karşı eşitliğin ve özgürlüğün yaratıcısı olanlar da kadınlardır.
İşte bu tarihsel bilinç ve bu büyük mücadele kararlılığıyla kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz şiarıyla 8 Martı karşılıyoruz. Eşitlik, özgürlük ve barış mücadelemizi daha da yükseltiyoruz. Evden toplumsal, siyasal alana uzanan erkek egemen anlayış her daim iktidarını, sömürgelerini devam ettirmek için savaşları devreye koydu. Savaş, kadın bedenini ganimet, cinsel şiddeti bir silah olarak kadınlar üzerinde kullandı. Özellikle son yıllarda Kürt illerinde artan özel savaş politikalarının en büyük hedefi kadınlar ve çocuklar oldu.
Savaş, yalnızca bedenlere değil dillere karşı da bir savaştır. Kadınlar ana dillerinde hizmet alamadıkları için toplumsal hayatın dışına itildi. Fatma Altınmakas gibi kadınların katledilmelerinin önü açıldı. Fatma'ya yaşatılanlar bize kadınların dil ve kimlik hakları uğruna verdiği savaşın ne kadar haklı bir savaş olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Kadınların siyasal alandaki temsiliyeti kayyımlarla engellenmek istenmiştir. En çok da eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemine saldırılmıştır. Mardin'deki kadın çalışmaları durma düzeyine gelmiş daha iki gün önce Van'da Kadın Yaşam Merkezinin malzemeleri kayyum yönetimi tarafından âdeta talana uğratılmıştır. Gözaltılar, tutuklamalar, kayyum atamaları kadın kazanımlarını yok ederken kadınlar ağır bir yoksullaştırma altında ezilmektedir. İşçiler grev haklarından edilmiş, kadınlar eşitsizlik ve şiddetle mücadelenin bütün alanları dolduran görkemli direnişini gerçekleştirirken iktidar 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmiştir. Kadınlardan daha fazla çocuk doğurmaları istenmiş ve kadınların çocuk doğurması bile ideolojikleştirilmiştir. LGBTI+ varoluşları dahi kriminalize edilmiş ve kadınların tüm sorunları bu şekilde yok sayılmıştır.
Tam da bu korkunç tablonun ortasında, tam da bu kıyamet yerinde İştar'ın elinde tuttuğu "Me"leri bir kez daha hatırlatmak isterim. Savaşı başlatma gücü olduğu gibi barışı kurma gücü de kadınlardadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güneş Altın, lütfen tamamlayın.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Nasıl ki ilk çatışma cinsiyetler arasındaki eşitsizlikle başladıysa gerçek barış da ancak bu temel eşitsizliğin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır. Bu koşullar altında en temel ihtiyacımız ve ödevimiz barışı kadınlar olarak toplumsallaştırmak, barış çığlığını yükseltmektir.
"Hazineler kaybedildiği yerde aranır." sözünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Erkeğin kadını tahakküm altına alması, kadını köleleştirilmesi savaşının başladığı topraklar, aynı topraklar, bugün bağrında kadın özgürlükçü, ekolojik yaşam paradigmasıyla birlikte tekrar tarih sahnesindedir. Sevgili Kürt, Türk, Ezidi, Müslüman, Alevi, Rojavalı, Süryani; coğrafyanın ve dünyanın tüm kadınları "..."(*) ışığında değiştirme yolundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - 21'inci yüzyılın İştarlarının 8 Martını kutluyorum.
BAŞKAN - Sayın Güneş Altın, uzattım bir dakika.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Ama on bir saniye...
BAŞKAN - Uzattım efendim; siz çok heyecanlı konuştunuz, ben uzattım.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Ama şöyle: On bir saniye daha var.
BAŞKAN - Tamam, buyurun, tamamlayın.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Ama durmuş, çalışmıyor, sesler gitti.
BAŞKAN - Efendim, siz konuşun.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Sesim geliyor mu? Neyse başa alıyorum.
BAŞKAN - Tamam, ilave edeceğim on bir saniye.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Tamam, sözümü kesmeyin.
21'inci yüzyılın İştarlarının 8 Martını kutluyorum. Clara Zetkinlerden Emma Goldmanlara, Rosa Luxemburglardan Sakine Cansızlara, Cihan Bilginlere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - ...Leyla Kasımlara, Leyla Zanalara, Leyla Güvenlere, kadın mücadelesini büyüten bütün kadınlara selam olsun, 8 Martımız kutlu olsun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)