| Konu: | Terör örgütü liderinin yaptığı açıklamalara, Binali Yıldırım’ın açıklamalarına ve ramazan ayına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 04.03.2025 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, geçtiğimiz perşembe günü, 27 Şubat 2025... Biz farklı bakıyoruz. Bugün, cumhuriyet tarihimiz açısından birçok kırılmanın yaşandığı bize göre talihsiz bir gündü. Neden böyle söylüyoruz? Bir terör örgütü lideri yapacağı açıklama üzerinden muhatap alınmıştır. Bir asır önce emperyalizme ve iş birlikçilerine karşı kazanılan bir millî bağımsızlık savaşı sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti yüz yıl sonra o cumhuriyeti bölmek, yıkmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütünün elebaşının ağzına bakmak durumunda bırakılmıştır. Bu, her şeyden önce millî onurumuza dokunmuştur. Terörsüz Türkiye için terör örgütü liderine umut bağlanmış ve ne acıdır ki bu süreç iktidar eliyle bu noktaya getirilmiştir. Bu ifadelerimiz bizim bazı çevreler tarafından barış düşmanı ilan edilmemize gerekçe gösteriliyor. Terörün bitmesini istemeyen, barış düşmanı olarak yaftalanıyoruz. Bunlara, bu tür iftiralara da biz aslında çok alışığız. Zamanında bize Kandil'den talimat aldığımızı söyleyenler ile elimize imkân geçerse Apo'yu içeriden çıkaracağımızı iddia edenlerin, "Kimler kimlerle beraber." diye haykıranlar ile bizi yeterince muhalefet etmemekle suçlayanların şimdi ağız birliğiyle bize bu iftiraları attığını görüyoruz. Sözde "eski" olarak tanımladıkları cumhuriyete galiz hakaretler ve nefret dolu söylemlerle kin kusanların, yeni bir cumhuriyet kurma hayali içinde olanların bizi barış düşmanı olmakla suçladığını görüyoruz. Yani bizi terör sevici olmakla suçlayanlar, "faşist" olarak niteleyenler bugün el ele ve göz gözedir. Siyasi ikballerini önceleyenler zamanında saçma sapan süreçlerle binlerce askerimizin şehit olmasına sebep olmuşlardı. Sivil ve güvenlik güçlerimizin canına kastedenleri "barış ve özgürlük savaşçısı" olarak niteleyenlerin, terör örgütleriyle bir kabile devletinin bile yapmayacağı şekilde iş tutup sonra da af dileyenlerin bize bu konuda söyleyecek ne sözü ne de edecek bir lafı olamaz. Kendi şahsi çıkarları için gencecik evlatlarımızın hayatıyla oynayanların bize söyleyecek ne sözü ne de edecek lafları yoktur. Allah aşkına, biz bu çağrının neresini ciddiye alalım? Hani çözüm Parlamentodaydı? İllegal bir yapının lideri değil de Parlamentodaki siyasi bir parti çağrı yaptı da biz mi duymadık? Mesela, bu parti, PKK'nın emperyal güçlerin organizasyonu ve desteğiyle oluşan zeminde doğduğunu, Türk adaletine ve güvenlik güçlerine teslim olmasını gerekli kılan her türlü şartın mevcut olduğunu söyledi de biz mi işitmedik? Bu parti PKK'nın kardeşliği yok etmek için her türlü ihaneti teşvik ettiğini ancak cumhuriyetin eşitlikçi, üniter ve parlamenter yapısının bu oyunu bozduğunu belirtti de biz mi duyamadık? Mesela, bu parti cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı terör hareketi olan PKK'nın yarattığı terör ve korkuyla bölgede güç ve taban bulduğu tespitini yaptı da biz mi duyamadık? Bu parti "Devletimizle ve toplumla bütünleşme için silahlarınızı devlete teslim edin, Türk devletine teslim olun." çağrısı yaptı da ya, biz mi işitemedik? Ortada, milletin oylarıyla seçilen, milleti temsil eden milletvekili ve siyasi yapılar yok. Ortada ne var? Terör örgütünün lideri ve onun yaptığı açıklamalar var.
Bakın arkadaşlar, Osmanlı'nın yıkılmasıyla beraber varlık ve yokluk savaşı veren bu necip millet, uzun uğraş, tartışma ve çabalar sonrasında ancak ulus devlet esaslı bir millî devletin varlığıyla parçalanmaktan kurtulmuş ve ayakta kalabilmiştir. Bu gerçeği ne olur görün, cumhuriyete saldırmaktan vazgeçin. Ana motivasyonu hiçbir zaman bir ırkı diğer ırklardan üstün tutacak bir yaklaşım olmamıştır. Ancak millet esasına dayanan bir ulus devletin hayatta kalmamıza imkân verecek birlik ve bütünlüğü sağlayabileceği gerçeğinden hareket edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Başkanım, iki dakika daha efendim...
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Kurulan cumhuriyetimizin faziletini görmek için istikrarsız ve karmaşık Orta Doğu'ya bakmanız yeterlidir. Milletleşemeyen toplumların kavmiyeti esas almaları hâlinde başlarına neler geldiği tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önündedir.
Cumhuriyetle ve millî devlet yapımızla sıkıntısı olan bu yaklaşımı, bu bildiriyi destekliyor olmak cumhuriyeti anlamamak, yüz yıllık cumhuriyetin karşı karşıya olduğu riski ve tehlikeyi görememektedir. Bu açıklamaya inanmamız, bunun samimiyetine inanmamız, bunu muhatap almamız bizden beklenmesin; süreç açık ve samimi değildir. Apo, terör örgütünün adresini değiştirmektedir ve tüm tarafları da bu oyuna ortak etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Çağrı YPG'yi kapsamamaktadır. Eski İçişleri Bakanı ne diyordu? "Biz bunların ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz, Türkiye'de terör bitti." diyordu. Silah bırakması için çağrı yapılan bu teröristler nerede Allah aşkına? YPG, PYD, SDG, PKK; hepsi birbiriyle iç içe geçmiştir ve buna rağmen böyle bir süreci başlatmak hem uluslararası hukuk hem de diplomasi açısından Türkiye'yi daha da zor duruma sokacaktır.
Bir başka çabanın da biz Binali Yıldırım'ın söyledikleriyle ifşa olduğunu gördük. Hem yeni bir vatandaşlık tanımı girişimi hem de Sayın Erdoğan'ın yeniden seçtirilmesi. Bakın, sürecin samimiyetine inanmadığımızı ve buradaki oyuna dikkat çektiğimizi az önce belirttim. Eğer bu samimiyete inanılması bekleniliyorsa atılacak başka bir somut adım olabilir. Ne olabilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bir tek kişinin Cumhurbaşkanı seçilmesi için bütün bunların yapılmadığını gelin ispat edin. Çok basit, somut bir adım; Sayın Recep Tayyip Erdoğan çıksın ve bir açıklama yapsın, yetkisini kullansın, desin ki: Biz Türkiye'yi seçime götüreceğiz ve ben bu kararı Türkiye Büyük Millet Meclisine bırakmayacağım, kendim alacağım. Hodri meydan! O zaman, bütün bu olanların bununla hiçbir alakası olmadığını sadece biz değil bütün dünya görmüş olsun. Bu süreç nereye gider bilemiyoruz ancak milletimizin azmi ve kararlılığı bizim en büyük güvencemizdir.
Bu vesileyle milletimizin mübarek ramazanını kutluyorum, Allah bayrama da eriştirsin diyorum.
Sağ olun.