GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Ortak Türkmen-Türk Genel Eğitim Okuluna İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:61
Tarih:26.02.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN ERGUN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Muhterem milletvekilleri, İYİ Parti olarak bu teklifi desteklediğimizin bilinmesini isterim. Dost ve kardeş ülke Türkmenistan'la olan ilişkilerimizi geliştirecek her türlü adımı desteklemek bizim için tarihî ve millî bir sorumluluktur çünkü bunun kardeşlik hukukunun bir gereği olduğuna inanıyoruz. Türkiye ve Türkmenistan arasında eğitim alanında da iş birliği artırılmalıdır, hâlihazırda mevcut ortak eğitim kurumlarına yenileri eklenmeli ve hatta ortak bir üniversite kurulması yönünde de adımlar atılmalıdır; bu adımlar, Türkiye ve Türkmenistan arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlar.

Unutulmamalıdır ki Türkmenistan ve Türkistan'ın diğer bölgeleri biz Anadolu Türkleri için köklerimizin, kimliğimizin ve medeniyetimizin doğduğu yerlerdir. Türkistan ülkeleriyle paylaştığımız dil, din, gelenek, kültür ve tarih bizleri birbirimize bağlayan en güçlü unsurlardır. Kardeş ülke Türkmenistan ve Türkiye arasındaki bağlara baktığımızda sadece siyasi ve ekonomik ilişkilerin değil, aynı zamanda manevi bağlarımızın da son derece kuvvetli olduğunu görürüz. Mahtumkulu Firaki'nin şiirlerinden Yunus Emre'nin öğretilerine kadar uzanan bu manevi birliktelik halklarımızın birbirine duyduğu sevgiyi pekiştirmektedir, bizlere düşen görev bu kadim dostluğu daha somut adımlarla desteklemek ve geliştirmektir.

Türkiye ile Türkmenistan başta olmak üzere diğer Türk dünyası cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi elzemdir çünkü bu bölgedeki ülkelerle bağlarımız diğer ülkelerle olan bağlarımızdan çok farklıdır. Türkistan ülkeleriyle bağlarımız tarihin derinliklerine uzanmaktadır; Göktürklerden Selçuklulara, Osmanlı'dan cumhuriyete kadar uzanan ortak tarihimiz birlik içinde güçlenmenin önemini defalarca göstermiştir. Bu nedenle, dost ve kardeş ülke Türkmenistan başta olmak üzere Türk dünyasıyla ilişkilerimizi daha da ileriye taşımak zorundayız.

Muhterem milletvekilleri, güçlü bir Türkiye demek, güçlü bir Türk dünyası demektir. Güçlü bir Türk dünyası da güçlü bir Türkmenistan ve güçlü bir Türkiye demektir. Bu sebeple, başta Türkmenistan olmak üzere, Türk dünyası ülkeleriyle ekonomik ve ticari bağlarımızı güçlendirmemiz, ülkelerimiz arasındaki ekonomik entegrasyonu sağlamamız gerekmektedir. Türk dünyası ile Türkiye arasındaki ekonomik entegrasyon bir bütün olarak Türk dünyasının küresel bir güç merkezi hâline gelmesini sağlayacaktır. Ekonomik entegrasyon sayesinde Türk dünyası ülkeleri arasında ticaret hacmi artacaktır. Kabul etmemiz gerekir ki Türkiye ve Türk dünyası ülkeleri arasındaki ticaret hacmi hâlâ olması gereken seviyelerde değildir. Gümrük duvarlarının kaldırılması, ulaşım altyapısının geliştirilmesi ve ortak yatırım fonları oluşturulması gibi adımları hızlandırmamız gerekmektedir. Serbest ticaret anlaşmalarının eksikliği ve ulaşım altyapısındaki yetersizlikler entegrasyonu zorlaştırmaktadır. Türk devletleri arasında serbest ticaret bölgeleri oluşturularak ekonomik entegrasyon hızlandırılmalıdır. Bu sorunları aşmak için ortak bir irade, kararlılık ve ortak yatırım projeleri şarttır. Hazar geçişli orta koridorunun etkin kullanılması ticaretin hızlanmasını ve maliyetlerin düşmesini sağlayacaktır. Bu sebeple, bölge ülkeleri arasındaki tren yolları, kara yolları ve hava taşımacılığı konusunda ortak projelerin sayısı artırılmalıdır. Ayrıca, Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan gibi ülkeler doğal gaz ve petrol açısından büyük rezervlere sahiptirler. Türkiye'nin bu kaynaklara doğrudan erişiminin sağlanması durumunda enerji arz güvenliğimiz artacak ve ülkemizdeki enerji fiyatları istikrara kavuşacaktır.

Türkiye'nin sanayi ve savunma teknolojilerindeki gelişimi Türk dünyası ülkeleri için önemli bir fırsattır. Bu doğrultuda yapılacak ortak üretim projeleriyle Türk dünyası ülkeleri ekonomik olarak büyük faydalar sağlayacakları gibi güvenlik açısından da giderek rahatlayacaklardır. Benzer şekilde böylesine karşılıklı iş birliği iradesi ortaya kondukça ve geliştirildikçe ülkelerimiz arasında turistik ve kültürel etkileşim de artacaktır.

Türkiye ile Türkmenistan'ın tarihî ve kültürel zenginlikleri de büyük potansiyele sahiptir. İki ülke arasında ortak turizm projeleri geliştirilerek dünya çapında tanıtılmalı ve küresel turizm pazarından ülkelerimizin daha fazla pay sahibi olması sağlanmalıdır.

Muhterem milletvekilleri, biraz da Türk dış politikasıyla ilgili görüş ve düşüncelerimizden bahsetmek istiyorum. İktidarın dış politikadaki hatalarının Türkiye'ye maliyetini defalarca dile getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. İktidar geçmişteki hatalarını tekrarlamamalı, dış politikada ülkemiz yalnızlaştırılmamalı ve ekonomik olarak kırılgan bir konuma düşürülmemelidir. Türkiye, uluslararası alanda saygınlığını ve etkinliğini artıran, komşularıyla sorunlarını diyalog yoluyla çözen bir konuma gelmelidir. Özellikle bölgemizde artan çatışma riskleri, bölgesel ve küresel güçlerin yeni dengeler oluşturma çabaları karşısında Türkiye akılcı, stratejik ve uzun vadeli bir dış politika anlayışına yönelmelidir. Bütün bunlar için öncelikle dış politikamız öngörülebilirlik ve tutarlılık üzerine inşa edilmelidir. Türkiye uluslararası arenada, özellikle müttefiklerin nazarında güvenilir ve dolayısıyla etkin bir aktör olmalıdır. Bir gün dost ilan edilen ülkelerin ertesi gün düşman olarak gösterilmesi dış politikamızın ciddiyetine zarar vermektedir. Bu nedenle, diplomasiyi ve kurumsal dış politika anlayışını hayata geçirmek gerekmektedir. Diplomasiye dayalı kurumsal bir dış politika anlayışı Türkiye'nin uluslararası alandaki etkisini güçlendirecektir. Buna ek olarak dış politikamız Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını koruyacak bir vizyonla şekillendirilmelidir; ihracat pazarlarımız çeşitlendirilmeli ve artırılmalıdır. Son yıllarda giderek azalan ve dünya ölçeğinde çok küçük bir paya sahip olduğumuz doğrudan yabancı yatırımcıların miktarını artırmak zorundayız. Yabancı yatırımcıların güvenini kazanmak için de başta hukukun üstünlüğünü ve demokratik standartları aşındıran anlayışı terk etmemiz şarttır.

Ayrıca, karşı karşıya kaldığımız bölgesel ve küresel krizlere yönelik olarak bağımsız ve dengeli ilişkiler tesis edilmelidir. Bilindiği gibi, dünya çok kutuplu bir düzene doğru dönüşüm geçirmektedir. Böylesi bir dönemde Türkiye'nin kendi çıkarlarını ön planda tutan dengeli bir dış politika yürütmesi menfaatlerimizin korunması için elzemdir. An itibarıyla karşı karşıya olduğumuz uluslararası konjonktür güçlü, kararlı ama aynı zamanda uzlaşıya açık bir dış politika gerektirmektedir. Ülkemizin geleceği ancak akılcı, hesaplı ve Türkiye'nin uzun vadeli menfaatlerini gözeten bir stratejiyle güvence altına alınabilir.

İYİ Parti olarak Türkiye'nin millî menfaatlerini her şeyin üstünde tutan, barışçıl ama gerektiğinde caydırıcı bir güce sahip, müttefikleriyle sağlıklı ilişkiler kuran bir dış politika anlayışını savunmaya devam edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken bir kez daha hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)