Konu: | Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’e ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 60 |
Tarih: | 25.02.2025 |
NİMET ÖZDEMİR (İstanbul) - Herkes şunu kesin ve net olarak bilmelidir ki Kıbrıs'taki Türk varlığı tartışılmaz, değişmez, sarsılmaz bir hakikattir. Ne İngiliz ne Rum, Yunan ne de Amerikan varlığı Türk varlığından daha köklü ve kalıcı değildir. Kıbrıs, dört yüz elli dört yıldır Türk yurdudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kırk bir yıldır dimdik ayaktadır ve ilelebet var olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son dönemde Akdeniz'de yeni bir düzen, önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Suriye'de Esad rejiminin sona erdirilmesi, İran'ın bölgedeki nüfuzunun zayıflatılması, Rusya'nın bölgede azalan etkisi nedeniyle güç boşluğunun oluştuğu, Gazze'deki gerilimin hâlâ devam ettiği, Amerika'nın denge politikasından Yunanistan lehine vazgeçtiği bu süreçte tarih boyunca Amerika Kıbrıs'a hiç gelmemişken Amerika'nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle askerî ve siyasi iş birliği yapması, Kıbrıs konusunda ilk defa açıkça taraf olması bizim açımızdan endişe vericidir. Türkiye'nin Doğu Akdeniz bölgesindeki nüfuz alanının daraltılmasına yönelik uygulanan politikalarla yeni bir stratejik düzenlemeye giderken ve birilerine yeni roller verilirken iktidar ne yapıyor?
Değerli milletvekilleri, Rum, Yunan ikilisinin deniz yetki alanlarımızı ihlal eden politikaları devam etmektedir. 17 Şubat 2025'te Rum yönetimi ve Mısır arasında imzalanan anlaşmayla tek taraflı ilan edilen münhasır ekonomik bölgelerde doğal gaz çıkarma sürecini hızlandırmak istemektedirler. Doğu Akdeniz'deki kaynaklarımız yalnızca petrol ve doğal gaz da değildir; bölge, zengin balıkçılık ve su ürünleri potansiyeline sahiptir. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti münhasır ekonomik bölge alanı ilan etmediği için Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır, İtalya, İspanya gibi ülkeler zengin deniz kaynaklarımızı haksız şekilde kullanmaktadırlar. Mavi vatanımızdaki kaynaklarımız hükmedenlerin sessizliği nedeniyle gasbediliyor. G20 zirvesinde Hindistan-Orta Doğu- Avrupa Ekonomik Koridoru Projesi açıklandı. Bu projeyle bölgenin stratejik önemi artıyor ama Türkiye masada yok. Çin devletinin Tek Kuşak Tek Yol Projesi, Kalkınma Yolu ve diğer küresel projeler düşünüldüğünde Türkiye'nin etkisiz kaldığı bu süreçte Hükûmetin karşı hamle yapma planı var mıdır? Yoksa yine bekle gör prensibini mi kabul edeceğiz? Ayrıyeten Suriye'yle ilişkiler normalleşme sürecine giriyor gibi görünse de Doğu Akdeniz'de çıkarlarımızın korunacağına dair ikna edici bir açıklama hâlâ ortada yok. İktidar için Kıbrıs ve Doğu Akdeniz öncelikli mesele midir yoksa değil midir? Geçtiğimiz hafta Rum yönetimi dışişleri bakanı, Suriye Cumhurbaşkanı Şara'yı ziyaret etmiş ve en üst düzeyde kabul edilmiştir; biz bunu da not ettik. İngiltere Başbakanının elli yıl sonra güney Kıbrıs'a yaptığı ziyaret dikkat çekicidir zamanlamayla beraber. Başbakan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uğramamıştır. Görünen o ki Rum yönetimi Yunanistan, Amerika, Avrupa ve bazı Arap ülkeleri Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yalnızlaştırmaya yönelik çalışma yürütmektedir.
Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı "Büyük devlet olmak için büyük hayaller kurmak, büyük hedefler belirlemek gerekir." demişti. O hâlde iktidara soruyorum: Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda politikanız nedir? Ulaşılabilir bir hedefiniz var mıdır? Yoksa bu süreç "Güçlüyüz, farkındayız, gereğini yapacağız." gibi hamasi çıkışlarla geçiştirilecek mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdemir, lütfen tamamlayın.
NİMET ÖZDEMİR (Devamla) - Son dönemde bölgede yaşanan politik ve stratejik gelişmeler ışığında millî meselemiz olan Kıbrıs ve Mavi Vatan konusunda Dışişleri Bakanının Meclisi genel görüşmeyle, gerekirse kapalı oturumla bilgilendirmesini talep ediyorum.
Bu vesileyle, büyük devlet adamı, Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit'i hürmet ve rahmetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)