GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:19.02.2025

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Erdoğan bugün yapmış olduğu grup toplantısında TÜSİAD'ın açıklamasını haddini aşan bir açıklama olarak görmüş ve buradan onlara "Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz, iş adamı derneği iseniz iş adamı gibi davranacaksınız." dedikten sonra "Demokrasimizin standardını yükselten, yasakları kaldıran bizim iktidarımız." demiştir. Nasrettin Hoca'nın kedi-ciğer hikâyesi misali, demokrasi buysa, yaşadığımız ne? Yaşadığımız buysa demokrasi nerede? Demokrasi, anladığımız kadarıyla cezaevinde. (CHP sıralarından alkışlar) Üç tarafı denizlerle çevrilmiş ülkemizi açık cezaevi hâline getirdiniz. Ülkemizde toplam 395 ceza infaz kurumu, 392.456 tutuklu ve hükümlü varken 299.940 kişilik de bir kapasite var. Şimdi, bununla yetinmiyor Sayın Adalet Bakanı, 11 yeni cezaevi inşasına bu yıl başlanacağını söyledi. Anlaşılan odur ki yeni yeni gözaltıları, yeni yeni cezaevine göndermeleri yaşayacağız. Yeni yüzyıl mottonuzun "Demokrasi herkese, herkes cezaevine." olması gerektiğine inanıyorum.

Peki, TÜSİAD Başkanı ne dedi? TÜSİAD Başkanı ayın 13'ünde "2025 yılı için iş dünyası gözünden önceliklerimizi içeren bir kitapçık hazırladık, bunun bir kısmını da size söyleyeyim, gündem çok ağır, hangi birini sayayım." dedi. Biz de öyle diyoruz. "Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz. Demek ki hata, suistimal ve kayırmacılık çok yaygın. Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri çok sıklaştı." diyor. "On küsur sene önceki olaylara şimdi yeni soruşturmalar açılıyor." diyor. "Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına sürekli yenileri ekleniyor." diyor. Diyor da diyor. Aslında, ülkemizin bugün yaşadığı her şeyi özetliyor. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, bundan sonra ne diyor: "Tüm bunların arkasında hukuka olan güvenin sarsılması ve hukuk üstünlüğünün ortadan kaldırılması vardır. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede de ekonomik sorunların çözülmesi mümkün değildir." diyor.

Şimdi, 13'ünde açıklamayı yapıyor ama Sayın Erdoğan'ın bugün yapmış olduğu açıklamadan sonra Sayın Cumhuriyet Başsavcımız tekrar harekete geçiyor, yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından dolayı resen soruşturma açıyor. Buna "resen" ne kadar denir, artık siz oradan düşünün.

Şimdi, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu bırakıyorum ama özellikle halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuna bakıyorum. Baktığım zaman burada "Endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle." diyor. Peki, ne olacak? Gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde alenen yayma olacak. Baktığımız zaman ben şunu açıkça diyorum ki sayın milletvekilleri, yarattığınız bu Türkiye'de artık bu suç işlenemez niteliktedir. Niye işlenemez niteliktedir? Size halkın sosyal medya üzerinde verdiği birkaç röportajı söylemek istiyorum: Bir vatandaş "En büyük sorun ekonomi, millet acından ölüyor." diyor. Diğeri bir seyyar satıcı "Emekliyim, hâlimi görün." diyor. Pazardaki bir vatandaş "Çok zordayız, insan gözü görmez mi? Çok kötüye gidiyoruz." diyor. Oflu emekli "Erdoğan ülkenin sağlığını düşünüyor, fazla yiyip kilo almasın insanlar diye bunu yapıyor." diyor. 71 yaşındaki yalnız bir kadın "Kötü bir odanın içerisindeyim, aç kalıyorum, donuyorum." diyor. Bir kadın "84 yaşındayım, kirada oturuyorum, bulaşık yıkamak için iş istiyorum; mis gibi geliyor pidenin kokusu, alamıyorum." diyor. Diğeri "Ekmek 10 lira oldu, biz bu maaşla nasıl geçineceğiz?" diyor, "Tabii, manda yoğurdu yiyenler bunu anlamaz." diyor, "Biz konuştuğumuz zaman bizi içeri alıyorlar; ben bugüne kadar konuşmadım, bundan sonra konuşacağım." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SİBEL SUİÇMEZ (Devamla) - Bir başkası "Ekrem İmamoğlu her şeyiyle çok iyi, AK PARTİ bitti." diyor, "Eskiden AKP'liydim, artık AKP'ye oy vermeyeceğim." diyor, "Çoluk çocuğumuzu, hepsini bu iktidar perişan etti. Ben hangi Türkiye'de yaşıyorum, anlamıyorum." diyor, "Kumanda gibi ellerindeyiz, bizi hangi yöne istiyorlarsa oraya yönlendiriyorlar." diyor.

Şimdi, baktığınız zaman suçun maddi unsurları hiçbir şekilde artık bu ülkede gerçekleşemez; herkes korku, panik içerisinde ve herkes kamu düzeninin bozulacağı endişesi içerisinde, o nedenle gerçekleşemez.

Ben sözlerimi bir şiirle bitirmek istiyorum:

"Halkım ben, hani şu sayılmayan, hani şu çok halk

Soluğumun öyle bir gücü var ki sessizliği deler geçerim

Zulüm, acı, ölüm, şu bu bir anda gizlerse de tohumu

Döner elbet, elbet bir gün gelirim

Kavuşur baharına toprak."

Ben de diyorum ki: Döner gelir elbet bir gün sandık, halkın elleri dağıtır iktidarı. (CHP sıralarından alkışlar)