Konu: | Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 59 |
Tarih: | 19.02.2025 |
GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK'la ilgili bazı düzenlemeleri içeren kanun teklifinin 3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Bu teklif, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kararları yasama yoluyla yeniden düzenlemekten ibarettir. Ancak asıl sorun, bu düzenlemelere neden ihtiyaç duyulmaktadır? TÜBİTAK ve KOSGEB'in yetki ve gelirlerinden burs ve teşvik ikramiyelerine, hatta vergi muafiyetlerine kadar birçok konu geçmişte yasama yetkisinin devredilmesi yoluyla, kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmişti. Şimdi, bu yetki devrinin hukuka aykırı olduğu tescillenmiş ve Meclis yeniden devreye sokulmak zorunda kalınmıştır. Bunun gerekçesini nasıl açıklayacaksınız?
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; bilim ve teknoloji politikaları yirmi üç yıldır AKP tarafından maalesef ki yanlış yönetilmektedir. TÜBİTAK'ın çeşitli nedenlerle reddettiği projeler Harvard ve NASA gibi saygın kurumlar tarafından kabul edilip ödüllendirilmektedir. Buradan soruyorum: Bilimden uzak, liyakatsiz bir hakem kurulu ülkedeki gençlerin önünü mü tıkıyor acaba? Sadece sorun TÜBİTAK'la da sınırlı değil, eğitim sistemimiz bilim ve teknoloji üreten bir yapıdan uzaklaşmış durumda. Üniversitelerimiz yalnızca diploma veren kurumlar olmaktan çıkmalı, araştırma ve inovasyon merkezlerine dönüşmelidir. Genç bilim insanları yurt dışına gitmek zorunda kalmadan destek bulabilmelidirler.
Sanayimize baktığımızda da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye katma değeri düşük üretim modeliyle ileri teknoloji ürün geliştiremeyen bir ekonomi modeline sıkışmış durumda. Kanun teklifine baktığımızda, yine, günü kurtarmaya yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. TÜBİTAK'ın üstün başarı bursları Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden düzenleniyor ancak sadece iptal edilen düzenlemenin aynen kanunlaştırılmasıyla yetinilmektedir. 3'üncü maddeyle TÜBİTAK Yönetim Kuruluna 250 bin TL'ye kadar, ihtilaflarda dava açmama ve davadan vazgeçme yetkisi veriliyor; bu sınır 2018'de 5 bin TL iken şimdi 50 kat artırılmış durumdadır. Bu artışın sebebini komisyonlarda sorduk ancak yanıt alamadık. Kamu zararına yol açacak bu yetki neden verilmektedir? Ayrıca, maddelerde yer alan "yüksek mahkeme ve mercilerde incelenmesini istemekte yarar bulunmayan" ifadesi de muğlaklık yaratmaktadır. "Biz yaptık, oldu." mantığı burada da devreye girmiş durumda. (CHP sıralarından alkışlar)
Teklifte dikkat çeken diğer bir nokta da KOSGEB'in yalnızca görev alanına giren konular kapsamında veri toplayabileceği belirtilmiş olmasına rağmen bu görev alanının sınırlarının net olarak çizilmemiş olmasıdır. Görüyoruz ki bu iktidar bilim ve sanayide atılım yapmak yerine kendi hatalarını düzeltmekle meşgul. Bilimde, sanayide ve eğitimde geri kalmamızın sorumlusu beceriksiz AKP iktidarının yönetim şeklidir. İşte, burada, siyasetin gölgesinden ve bürokrasinin hantallığından ülkeyi kurtarıp, kurumlarımızı kurtarıp bilim insanlarının özgürce çalışabileceği projelerin liyakat esasına göre değerlendirileceği bir yapıya kavuşturmamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz zor günlerden geçiyor; gazeteciler, siyasetçiler, muhalifler baskı altında, hukukun üstünlüğü değil iktidarın üstünlüğü görev almış durumda. Eleştiriye tahammülsüzlük öyle bir boyuta ulaştı ki TÜSİAD bile hedef alınmış durumda. Bildiğimiz bir tek şey var, TÜSİAD'ın düşüncelerine katılmayabilirsiniz ancak eleştiri hakkını hedef almak demokratik toplumların olmazsa olmazı ifade özgürlüğüne zarar vermektedir. Buradan hatırlatıyoruz: Korku üzerine inşa edilen baskı rejimleri kalıcı olmayacaktır; baskıyla susturmaya, kayyımlarla yönetmeye çalışanlar sonunda kendi sistemlerinde kaybolurlar. Adalet Bakanı "Sivil toplum kuruluşları görüş belirtebilir ama yargıyı etkilemeye yönelik ifadeler hukuka aykırıdır." diyor. Peki, soruyorum: Kayyım atamak, muhalifleri yargıyla susturmak, basını baskı altına almak da hukuka uygun mudur? Türkiye hukuk ve demokrasi açısından karanlığa sürüklenirken iş dünyasını susturma çabanız nafile. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler bu keyfî düzene son vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
GÜLCAN KIŞ (Devamla) - Türkiye'nin kaybedecek vakti yok, erken seçim değil hemen seçim diyoruz. Gerçek reformla, uzun vadeli bilim ve teknoloji politikalarıyla beyin göçünü durduracak, Türkiye'yi teknoloji üreten bir ülke hâline getireceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu çürümüş düzeni değiştireceğiz diyorum.
Bu kanunu bu hâliyle kabul etmediğimizi buradan belirtiyorum.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)