Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 59 |
Tarih: | 19.02.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihsasırey, oyunu ve tarafını belli etme ve yargıya baskı iddiaları hakkında araştırma önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz, her dönemde, siyasetin yargı eliyle dizayn edilmeye çalışıldığı dönemler yaşamıştır. Yargı ise bazı dönemlerde, maalesef, gücün karşısında kimi zaman zayıf kalmış kimi zaman dik duramamış kimi zaman da talimatlara açık hâle gelmiştir. Bu ülke, öyle ki bir kısım yargı mensuplarının talimat beklediğini davul ve zurnayla ilan edercesine tavır aldığı dönemleri de görmüştür. Talimat almayı kör göze sokar gibi açıktan yapanlara da şahit oldu. Yassıada mahkemelerinin, 12 Eylül mahkemelerinin acul yargı mensuplarını da gördü ama geçmiş dönemlerde bir yargı mensubuna yakışan tavrı ve duruşu gösteren, dik duran, mesleğinin onur ve haysiyetini koruyan, hak ve hakikatin yanında olan nicelerini çok daha fazla gördü ve fakat bugünkü gibi yargı borsalarını, lehe, aleyhe çıkacak kararların önceden gönderildiği havuzları, aportta talimat bekleyen ve çıkar amaçlı suç örgütleriyle WhatsApp grupları kuran yargı mensuplarını hiç görmemişti.
Peki, bu yargı mensupları bu cesareti ve güveni nereden alıyorlar da bu kadar pervasız işlere imza atıyorlar? Çünkü ülkenin her yerine ve kurumuna sirayet etmiş, biat eden tüm yaptırım ve denetimlerden vareste anlayışı yargı camiasının bazı mensupları tarafından keşfedilmiş de ondan. Aportta talimat bekleyenler bir yana, talimata bile gerek kalmadan "Ulu kişi benim yerimde olsa nasıl karar verirdi?" diyerek kraldan fazla kralcı olan yargı mensuplarını sıklıkla görmeye başladı bu ülke. Talimat kimi zaman kör göze sokar gibi, kimi zaman ihsasırey olan açıklama ve beyanlarla alınıp verildiği gibi daha sofistike işlerin de tedavüle sokulduğunu biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz siyasi tarihini yaşamakta olduğumuz bu döneminde, yargının temel işlevi olan "bağımsız ve tarafsızlık" ilkesi ile herhangi bir suç ve vesayetin etkisi altında kalmaması konusu hiç bu kadar yıpratılmamıştı. Bakınız, ülkemiz Dünya Adalet Projesi tarafından hazırlanan 2024 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117'nci sırada yer almıştır. Bu raporun bize anlattığı bir şey var; yolsuzluk, temel hakların korunması, hükûmet yetkilerinin sınırlandırması, düzen ve güvenlik, temel haklara saygı, adil düzenlemeler ve yargının etki altında kalmaması için unsurlara riayet edilmemesi, şapkanızı alıp kara kara düşünmeniz gereken bir gerçekliği yüzünüze vuruyor maalesef.
Muhalif siyasetçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, belediye başkanlarının, yazar ve sanatçıların, sosyal medyada düşüncesini açıklayan ya da bir haberi paylaşan vatandaşların takibata uğraması, gözaltı ve tutuklamalara maruz bırakılması, haklarında davalar açılması ve tüm bunların ekseriyetle talimatla yapıldığı algısının güçlenmesi iktidarın yargıyı baskı altında tuttuğu iddialarını güçlendirmektedir.
Geçtiğimiz sene Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın yüksek yargıda çıkan bir kriz sırasında kendisinin hakem olmak istediğini beyan etmesi esasen yürütmenin yargıya müdahalesinden başka bir anlam taşımamıştır. Yargıya intikal etmiş olaylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, Adalet Bakanlarının, siyasilerin ve hatta bazı yüksek yargı mensuplarının ihsasıreyde yani tarafını belli etmede bulunması yargının bugün yaşadığı sorunların temelini oluşturmaktadır. Mesela, Sayın Cumhurbaşkanının bir belediye başkanına yönelik olarak "Turpların büyüğü heybede." gibi bir açıklamada bulunması, muhalefet belediyesi yönetimleri hakkında yürütüldüğü tahmin edilen ve gizli kalması gereken soruşturmalar hakkında bilgi sahibi olduğu anlamına gelmektedir. Böyle bir açıklama ihsasıreyde bulunmak, yargıya talimat vermek, baskı altında tutmaktır, başka bir şey değildir; üstelik Türk Ceza Kanunu'na göre de ciddi bir suçtur ki Cumhurbaşkanının suç işleme özgürlüğü yoktur.
Yine, Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yargılandığı bir davayı kasteden Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç'un muhalefeti tehdit edercesine "Bu yargılama diğer başkanlara da herkese ders olsun. Bakın, kendi eski Genel Başkanınızdan ders alın yoksa aynı akıbet sizi de bekler." ifadesini kullanması ihsasıreyden başka bir şey değildir.
Haber yapan gazetecilerin tutuklandığı, siyasi rakip olarak temayüz etmiş belediye başkanlarının soruşturma ve tutuklamalarla yargı kıskacına alındığı ve tüm bunların iktidar yetkililerinin ihsasırey sayılan açıklama ve beyanlarından sonra gerçekleştiğini düşünecek olursak siyasi iktidarın yapılan bu hukuksuzluklardan kendisini vareste tutması mümkün değildir.
Adalet Bakanı ve iktidar sözcülerinin hukukun üstünlüğüne, yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna yönelik açıklamaları ses ve görüntünün senkronize olmadığı bir dublaj hatası gibi görünmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Zaten Türkiye'nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117'nci sırada yer alması söz konusu dublaj hatasını uluslararası bir raporun konusu yapmıştır. Yürütme erki, ona bağlı olan Adalet Bakanı ile bazı yargı mensuplarının da dâhil olduğu diğer yetkililerin ihsasırey niteliğindeki söz ve beyanlarının yargı üzerinde ciddi baskı unsuru oluşturduğu, yargının etki alanında bırakılarak adaletin tesis edilmesine mâni olunmasının yarattığı hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla ele alınarak irdelenmesi, mevzu sorunların çözümüne yönelik yasal ve siyasi adımların atılması için verdiğimiz önergeye "evet" denilmesini talep ediyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar)