| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 18.02.2025 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM KORKMAZ (Burdur) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; akademik atamalar konusunda İYİ Partinin vermiş olduğu önerge üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Üniversiteler, bildiğiniz gibi, bütün dünyada evrensel bilimin gelişmesi, yeni bilgi ve teknolojilerin yeni kuşaklara aktarılması ve toplumun da bu bilimle buluşması misyonlarıyla çalışmalarını sürdürür. Türkiye'de de Yükseköğretim Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul sürekli olarak akademik yükselme yönetmelikleriyle standartları belirler ve son yıllarda da sürekli bu standartların yükseldiğini söyleyebiliriz.
Tabii, burada dile getirilen konular çok karmaşık konular, birden fazla konu bir arada dile getiriliyor; akademiyanın kendi içerisinde meseleleri de var, bunlar da dillendiriliyor. Az önce Necmettin üstadın da ifade ettiği konu esasında Türkiye'de akademide bir meseledir. O önergeyi veren arkadaşların okumaya çalıştığı özel tanımlı ilan meselesi yani yirmi yıl, yirmi beş yıl o üniversitede görev yapmış bir akademisyenin kadrosunun verilmesi meselesidir. Esasında, Türkiye'de akademik unvanlar ile akademik kadrolar arasında bir ayrışma olduğu için bir kişi bağımsız kurum ve kuruluşlarla doktora tezini yani on yıl araştırma görevini yaptıktan sonra doktora tezini tamamlıyor, "doktor" ünvanını alıyor; onun öğretim üyesi nasbedilmesi ya da bir üniversitede yirmi sene çalışıyor, doçent oluyor, doçentlik ünvanını alıyor; kişinin doçentlik haklarından faydalanabilmesi için kendisinin ayrıca idari bir kadro tahsisiyle doçent olarak nasbedilmesi gerekiyor. Bu gerekirken de bu ilgili kişi, genellikle -sekiz sene rektörlük yapmış birisi olarak söylüyorum- akademinin yüzde 99'unun talebi, emek vermiş olduğu üniversitede, doçent olduğu kadroda kendisine bir kadro açılması -ki kavram budur genellikle; kadrom verildi, verilmiyor, kadrom açılmadı- yani bu, akademiden yukarıya doğru, üniversiteye, YÖK'e doğru yönelen çok ciddi bir yapısal taleptir. Yani siz bir üniversite rektörü olarak o ünvanda, o ana bilim dalında on beş sene, yirmi sene, tıp alanında, laboratuvarlarda zamanını geçirmiş bir hocanın akademik kadrosunu YÖK'ten -profesörlük ya da doçentlik- aldıktan sonra ilana çıkarken akademinin talebi şudur: "Ya, benim ilan kadrom mümkün olduğunca dar verilsin." Ben rektörlük yaparken bir danışmanımın sadece görevi şuydu... YÖK bu konuda çok hassas, üniversitelere yazı yazıyor, 2021 tarihinde çıkan yönetmelikle "İlana başvuru koşulu olarak adayların lisansüstü tez veya uzmanlık tezi adlarının bir kısmının veya tamamının yazılamayacağı" gibi ilanda kişiyi işaret eden bir şartın konulamayacağını hükme bağlıyor. Şimdi, bunun karşısında üniversite rektörleri... Hepimiz, akademisyen vekiller bilecektir bunu, üniversite rektörlerinden en büyük beklenti de "Bu benim kadromu verin."dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ADEM KORKMAZ (Devamla) - Çok haklı bir taleptir. Burada yapılacak iş belki, ciddi bir düzenleme yaparak -bunun formülü nasıl bulunur bilmem- akademik olarak doçent ünvanını almış bir kişinin, bağımsız kurullar tarafından verilir ya da doktorasını bitiren, belli bir süre de akademide çalışmış olan bir kişinin kadrosunun verilmesi konusundaki sürecin birleştirilmesidir; bunun nasıl yapılacağı teknik bir konudur.
Bunun dışında, araştırma görevlisi alımı konusunda; ALES'e gireceksiniz, yabancı dil sınavına gireceksiniz, not ortalamanız belli bir yükseklikte olacak. Yüzlerce alanda araştırma görevlisi alımında şahsa özel ilan asla çıkarılamaz, sadece ilgili alandan mezun olmuş olmak ve bu alanda yüksek lisans ve doktora yapıyor olmak şartınız vardır. İstisnai olarak, öğretim görevlisi alımında o mesleğin icabına ve ihtiyacına uygun daraltılmış ilanlar çıkarılabilir; bu da ihtiyacın niteliği gereğidir.
Bu kapsamda, hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)