GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ankara Merasim Sokak’ta 17 Şubat 2016’da gerçekleştirilen saldırının yıl dönümüne, TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanına açılan soruşturmaya ve HÜDA PAR’ın yaptığı çalıştaya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:18.02.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, aziz vatanımız için 17 Şubat 2016 tarihinde Ankara'da Merasim Sokak'ta bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen 29 askerimizi ve sivil vatandaşımızı rahmet, saygı ve minnetle anıyorum. Dün bu menfur saldırının yıl dönümüydü. Bütün şehitlerimizi, gazilerimizi ve ekranları başında Genel Kurulu takip eden bütün şehit ailelerini ve yakınlarını da saygıyla selamlıyor; sizleri unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız diyorum.

Zor günlerden geçiyor ülkemiz, âdeta bir karanlık çökmüş durumda. Gazeteciler, tutuklanan siyasetçiler, kayyumlar, muhalif gazeteciler, muhalif siyasetçiler; bunlarla alakalı sanki bütün düğmelere aynı anda basılmış durumda. Adalette, eğitimde, sağlıkta, ekonomide, birçok alanda çok ciddi ve moral bozucu gelişmelerle karşı karşıya kalıyoruz.

Şimdi, TÜSİAD'la alakalı bir tartışma yürüyor. TÜSİAD önemli bir kuruluştur Türkiye'de kurumlar vergisinin yüzde 80'ini ödeyen, kamu ve tarımı dışarı çıkarttığınızda istihdamın yüzde 50'sini sağlayan. Dış gelirin de yani ihracattan elde ettiğimiz gelirin de büyük bir kısmını gene TÜSİAD ve TÜSİAD üyeleri üzerinden sağlıyor ülkemiz. Şimdi, TÜSİAD'ın ekonomiyi, iş hayatını ilgilendiren konularla alakalı Türkiye'de var olan problemleri dile getirmesi ne zamandan beri bir soruşturma konusu olmuştur? Tabii, bu baskı yeni değil. Biz TÜSİAD konuştuğunda, bundan yaklaşık üç yıl önce, bu "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." abukluğunu eleştirdiğinde o zaman Sayın Cumhurbaşkanının çıkıp "Cibilliyetsizler." deyip, her türlü hakareti edip gene bir baskı oluşturduğunu ve kendisinin iktisat bilim kurallarına devam eden TÜSİAD'a bundan üç yıl önce de yüklendiğini görüyoruz ama ne oldu? O gün TÜSİAD'ın söylediği her şey bu ülkede gerçekleşti mi? Enflasyon uçtu mu, faiz uçtu mu, işsizlik arttı mı, Türkiye yatırımcı kaybetti mi? Siz TÜSİAD'a o gün bunları söylediği için ağza alınmayacak sözleri söylediniz. Sadece TÜSİAD değil, Ege İşadamları Derneği de bugün onu söylemişti; onlarla ilgili de "TÜSİAD'ın yavruları." demişti Sayın Cumhurbaşkanı ama maalesef, bugün geldiğimiz noktada bütün bu söylenenlerin doğru olduğunu gördük.

Şimdi, burada trajikomik başka bir hadise var: TÜSİAD bu eleştirileri gündeme getirdi diye "vesayet" kelimesini gündeme getiriyor. Ya, bugün bu ülkede vesayetten en son bahsedecek iktidardır. Canının sıkıldığını Silivri'ye atan, canının sıkıldığıyla ilgili soruşturma başlatan; işte, TMSF'yi, Devlet Denetleme Kurulunu kullanarak her türlü vesayeti uygulayan bugünkü iktidarın artık Türkiye'de kendisi dışında bir vesayetten bahsetmesi akıl alır gibi değildir, trajikomik bir hadisedir. Şimdi, şöyle bir fotoğraf hayal edin: Ya, Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu, İş Adamları ve Sanayiciler Derneği, yurt dışında bir fotoğraf, hakkında soruşturma başlatılmış. Ya, bu ülkeye insanlar nasıl yatırıma gelir ya? Bu ülkenin kurumlar vergisinin yüzde 80'ini, istihdamın büyük kısmını sağlayan iş adamları örgütünün Yüksek İstişare Kurulu üyesi soruşturmaya tabi tutuluyor. Düşünün, bir ülkeye gideceksiniz, o ülkenin en büyük iş adamları derneği başkanı muhalif veya eleştirisel bir görüş beyan ettiği için o ülkenin iktidarı onunla ilgili soruşturma yapıyor. Bu ülkeye gider yatırım yapar mısınız, rahat rahat gider yatırım yapar mısınız? Bu ülkeye yapılabilecek, verilebilecek en büyük zarardır bu. Türk devletinin ayarlarıyla oynuyorsunuz, hukuku ayaklar altına alıyorsunuz, kral çıplak diyen herkese eziyet ediyor, hapisle bunlara tehditlerde bulunuyorsunuz.

Tabii, bütün bunlar oluyor ama mesela cumhuriyet aleyhinde konuşanlarla ilgili biz tek bir kelam da maalesef duymuyoruz. Bakın, bir çalıştay yapıldı; çalıştayı kim yaptı biliyor musunuz? Hani o Malazgirt'te beraber el ele tutuştuğunuz, seçim gecesi otobüs üzerine çıkıp omuz omuza verdiğiniz, ortaklaşa Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayını desteklediğiniz HÜDA PAR geçtiğimiz günlerde bir çalıştay yaptı ve bu çalıştayda bu ülkenin kurucu değerlerine, yüz yıldır bu ülkede huzur içinde yaşamamıza vesile olan cumhuriyete olmayacak laflar, olmayacak sözler söylendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teğmenlerle ilgili soruşturmalar başlatıldığında, TÜSİAD mevcut durumla ilgili bir iki cümle kurduğunda esip gürleyenler bu çalıştayla ilgili tek bir kelime edemediler. Bakın, biz "konuşan Türkiye" diyoruz; elbette herkes konuşacak, çalıştay yapacak, fikrini söyleyecek, zikrini söyleyecek; bununla ilgili bir problemimiz yok. Bizim problemimiz nerede biliyor musunuz? Bizim problemimiz şurada: Biz, hepimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeden önce, bu Meclise geldiğimizde bir yemin edeceğimizi biliyorduk. Bu yemini edeceğimizi, bu Meclise gelip o yemini edeceğimizi de biliyorduk ve diyecektik ki o yemini ederken "Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyeti koruyacağımıza yemin ettik." Yemin edeceğimizi biliyorduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağımıza yemin edeceğimizi biliyorduk; Anayasa'dan ayrılmayacağımıza büyük Türk milleti önünde namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin edeceğimizi biliyorduk ve buradaki her milletvekili yemin etti ve bu yemini edeceksiniz, ondan sonra da aksi beyanlarda bulunacaksınız; bu bir namus ve şeref meselesidir. "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağım." diyeceksiniz, sonra da Atatürk'e "Deccal" diyenlerin fotoğrafları altında çalıştay yapacaksınız. Hem büyük Türk milleti önünde yemin edeceksiniz hem de "Anayasa'dan, vatandaşlık tanımından 'Türk' kelimesini çıkarın, biz bundan rahatsız oluyoruz." diyeceksiniz. Bakın, bunun adı -herkes konuşacak diyoruz- fikir özgürlüğü falan değildir, bunun adı "konuşan Türkiye" de değildir; bunun adı takiyedir, bunun adı nankörlüktür; kendisine imkân veren cumhuriyete, özgürce yaşamamıza, yüz yıldır bu topraklarda barış içinde yaşamamıza zemin olan bu sisteme bu bir ihanettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Milleti aldatmak, milletle oyun oynamak, millete karşı saygısızlık etmektir bu yemine sadık kalmamak.

Türkiye bambaşka bir sürece sokulmuş, iktidarı eleştirenler aforoz edilirken cumhuriyete kastedenler de âdeta el üstünde tutuluyor. Bu yol, bu gidilen yol doğru bir yol değildir. Bu, bizi karanlığa sürüklemektir; Türkiye'yi maalesef bu girdabın içine sokmaktır. Ama biz milletimize güveniyoruz. Milletimiz ferasetiyle, dirayetiyle bütün bu oyunları görecek ve en kısa zamanda da bu oyunu bozacaktır diyorum.

Saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)