GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde yargıyla ilgili bir meseleyi, Adalet Akademisini konuşuyoruz. Yani sizin gerçekten derdiniz hukuk devleti mi, bağımsız ve tarafsız yargı mı; o nedenle mi bu saate kadar buradayız, derdiniz bu mu? Biz de biliyoruz ki derdiniz bu değil. Yoksa hukukçuların eğitiminden başlayarak mesleğe kabulü, eğitimi, mesleğe kabulünden sonra yükselmelerinin falan sonuçta bağımsız ve tarafsız kurumlar tarafından yönetilmesi lazım. Bunu bu şekilde yaptınız mı hiç şimdiye kadar? Yapmadınız. Venedik Komisyonunun Türkiye'deki HSK'nin yapısıyla ilgili olarak eleştirileri var. Yerine getirdiniz mi? Hayır, elinizin tersiyle ittiniz. Şimdi Adalet Akademisiyle ilgili olarak bir kanun teklifi getirmişsiniz, Anayasa Mahkemesinin baskısıyla getirmeye çalışıyorsunuz Anayasa Mahkemesinin gerekçesindeki kriterleri karşılamadan.

Şimdi, derdiniz hukuk devleti olsa, bakın olsa, en azından Anayasa Mahkemesi kararına saygılı olursunuz, Anayasa Mahkemesi kararlarını yerine getirirsiniz. Getiriyor musunuz? Hayır. İki bakımdan getirmiyorsunuz. Bir, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına uymuyorsunuz yani mahkemeleriniz uymuyor. İki, Anayasa Mahkemesinin yasaların iptaliyle ilgili kararlarından sonra iptal gerekçelerini okumadan aynı yasaları, aynısını bu Komisyon Başkanlığında kabul ediyorsunuz. Dolayısıyla Anayasa'yı, Anayasa Mahkemesini, hukuk devleti ilkelerini tanımıyorsunuz ve bu saatte bize yasa yaptırıyorsunuz. Niye bunları söylüyorum? Bakın, Anayasa Mahkemesi kararına uymayan, uymadığını deklare eden, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanını ne yaptınız? Adalet Bakan Yardımcısı yaptınız, Adalet Bakan Yardımcısı yaptınız. Sonra ne yaptınız, Adalet Bakan Yardımcısı yaptıktan sonra? İstanbul'a başsavcı yaptınız.

Peki, Adalet Bakan Yardımcılığı siyasi bir görev değil mi arkadaşlar? Siyasi bir görev değil mi? Peki, siyasi bir görev yapan, hâkim ve savcılığa geri dönebilir mi, kürsüye geri dönebilir mi? Milletvekili adayı olan, aday adayı olan bir hâkim ve savcı tekrar hâkim ve savcı olabiliyor mu? Olamıyor. Bakan Yardımcısı, nasıl bir daha kürsüye dönüyor? Bakın, bunu yaptığınız zaman zaten siz bağımsız ve tarafsız yargıyı oluşturmadığınızı deklare ediyorsunuz. Yok muydu içinizde bir akademisyen, avukat, eski milletvekili Bakan Yardımcısı olacak? Tabii ki var, iyi hukukçular da var ama ona rağmen yapmadınız. Bakın, bir ağır ceza mahkemesi başkanını Bakan Yardımcısı yaptınız. Şimdi oradan, o siyasi görevle başsavcı yaptınız. E, bu başsavcının sicili var, bakın, sicili var bu başsavcının. Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin denetimden geçen sicili var. Bu kürsüde oturan Başkan Vekiline, kendisine, DEM PARTİ'den, 26. Ağır Ceza Mahkemesindeyken ceza verdi; bak, kendisi ceza verdi, ben izliyorum, iki ayda verdiği en yüksek cezayı verdi. İstinaf anında onaylandı Selahattin Demirtaş'la beraber. Bakın, bu başsavcının kararını söylüyorum: Bu, Anayasa Mahkemesine gitti, Anayasa Mahkemesi 15'te 15 "Hukuka aykırılık vardır, Anayasa'ya aykırılık vardır." dedi ve iptal etti, hükmü iptal etti; ihlal tespiti yaptı ve o Başkan Vekili tutuklu kaldığı Kandıra'dan tahliye oldu. Bakın, bunun verdiği ceza, bunun verdiği ceza. Şimdi, 15'te 15 ihlal tespitine neden olmuş bir kişi başsavcı, orada dört aydır ahkâm kesiyor. Bakın, siyasi. Nedeni ne? Nedeni ne buradan söyleyeyim, kayıtlara geçsin, yazdım zaten: Bakan olmak istiyor, Bakan; Bakan olmak istiyor, adliye kulislerinde konuşulan. Ya, dün yaptıklarına bakın, bir hafta önce yaptıklarına bakın, bir ay önce yaptıklarına bakın, hangisinde gerçek anlamda -elinizi vicdanınıza koyun, hukuk okuyan insanlarsınız- adalet var, hangisinde hukuka uygunluk var? Bakın, Tuncay Özkan burada milletvekili, Ankara'da söyleşi yapıyor, suçun işlendiğinin iddia edildiği yer Ankara, ikametgâhı İzmir ve Ankara. Milletvekilleriyle ilgili özel soruşturma usulü var. Yok mu? Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yetkili değil mi? Peki, İstanbul soruşturma başlatabilir mi ve duyurabilir mi? E, bunu yapıyor. Bakın, yetki kuralı, yetki! Yahu, gerçekten biraz utanın ya! Ciddi söylüyorum yani, bakın, Türkiye, bu değil ama sizin elinizle bu hâle geldi, sizin elinizde bu hâle geldi. Bir yetki kuralı ya! Sayın Başkan, sana söylüyorum: Yetki, ceza muhakemesi hukukunda ilk sorulan soru değil mi bir öğrenciye? Şimdi sorduğum problem, çöz bakalım; İstanbul yazana ne yapacaksın? Sınavda İstanbul yazana ne yaparsın? (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, tamamlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Esastan sınıfta bırakırsın ya. Şimdi bu adam başsavcı; başsavcı, başsavcı, bakın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sınıfta kalabilir ama siyasetçi olabilir.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Daha aslını da söyleyeyim size; bakın, bugün ne oldu? Bu başsavcı en son Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde değil miydi? Onun üyeleri veya orası orada durmuyor mu? Ne zaman? İşte, bir iki yıl önce. Peki, Bakan Yardımcısı oldu, başsavcı olarak oraya gitti. İmamoğlu'yla ilgili olarak, Büyükşehir Belediye Başkanımızla ilgili olarak, onunla ilgili bir dava anında açıldı, anında kamuoyuna duyuruldu, anında iddianame kabul edildi. Bugün öğreniyoruz dosya nereye düşmüş? 14'üncü Ağır Cezaya. Kaç tane ağır ceza var? 40 tane. UYAP'tan oraya düşmüş, onun mahkemesine düşmüş, onun kalemine düşmüş.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Tesadüflere de mi inanmıyorsun Sezgin Bey?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, her şeyi toplumun gözünün içine soka soka yapıyorsunuz. Bakın, yapıyorsunuz, bunun hesabı sorulur. Hukuk kuralları içerisinde bunun hesabı sorulur, bunu da söylüyorum bir kez daha.

Teşekkür ederim. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)