GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta, tarafsız, bağımsız ve adil olmayan yargılamalarla şu anda cezaevinde bulunan tüm tutsakları selamlıyorum.

Üzerine tartıştığımız Adalet Akademisinin kanun teklifinin ilk paragrafında, giriş kısmında hâkim, savcıların nitelikleriyle ilgili şöyle deniliyor: "Hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, hür, vicdanıyla adil kararlar veren, meslek etiklerini, ilkelerini benimseyen, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebilecek nitelikteki hâkim, savcıların yetiştirilmesi..." Evet, böylesi hâkim, savcıların yetişmesi gerektiği konusunda herkes, tüm gruplar hemfikir ama bu yargı mensuplarının kurmayı düşündüğünüz ve hâlihazırda devam eden Adalet Akademisinden çıkmayacağı ise kesin. Çünkü asıl amacınız siyasi sadakatten emin olacağınız yeni hâkim ve savcıların çıkarılacağı bir akademi kurmak da ondan. Aleni bir biçimde getirdiğiniz bu kanun hükmü bu iradenizi de bununla ilgili yönteminizi de açıkça burada haykırıyor. Bu Akademide her şey yürütmenin kontrolünde, yürütmenin güdümünde; şu ana dek kurduğunuz biat ve talimat düzeni yetmeyecek ki üzerine konuştuğum 16'ncı maddede Akademinin Başkanı, yönetilmesi, Eğitim Kurulunun dışında hâkimlik ve savcılık mesleğinde bulunanların kadro ünvanlarını, sayılarını, kadrolardaki boş ünvan değişikliklerini Cumhurbaşkanının yetkisine bıraktınız. Şimdi, yürütme organının bağımsızlığı, bağımsız hâkim, savcı, kuvvetler ayrılığı nerede kaldı? Allah'a emanet, zaten istediğiniz de bunun aksinin olması. Yürütmenin etkisinde şekillenen liyakat değil siyasal sadakatten, biata göre getirdiğiniz hâkim, savcıların tarafsız ve bağımsızlığından sadece biz değil, bugün bizi izleyen tüm halk da emin. Geçen hafta burada yargı çetelerinden, Yargıtayda dosya bozma üzerinden yürüyen çete gruplarından, hâkimlik, savcılık sınavını geçen liyakat torpillilerinden, geçemeyen avukatların intiharlarından bahsettik. Bir de farklı bir yöntemle farklı bir bakış açısına bir örnek vereceğim, bir dosya örneği: Mardin Kerboran ilçesinde 6-7-8 Ekim olaylarında, Kobane eylemleri sırasında Bilal Gezer ve Sinan Toprak katledilmiş. Defin sonrası dönen kitlenin üzerine açıkça kışladan ateş açılmış, ateş sonrası 27 yaşındaki Abdülkerim Seyhan orada katledilmiş. Bu olayla ilgili bir soruşturma açılmış ve bu olayda çoğu Özel Harekâtçı olan kamu personeli 23 kişi hakkında olası kastla öldürmeden bir soruşturma açılmış; dokuz yıl boyunca gizli yürütülmüş, itirazlar reddedilmiş ve tabii, birçok cezasız dosyada alışık olduğumuz gibi bu dosyada da değişen onca savcıya rağmen takipsizlik kararı verilmiş ve kararın içeriğinde şöyle söylüyor: "Şüphelilerin yani bu 23 kişinin uyarı amacıyla havaya değil de kalabalığa ateş açtığı açıkça kabul edilse bile dosyada takipsizlik kararı verildi." Bu da yetmiyor bu skandalın ötesinde; karara itiraz ediyor aileler, dosyada ölüm ve yaralama olmasına rağmen kararı veren sulh ceza hâkimliği bu itirazı da nasıl mı reddetmiş? Kararla alakası olmayan bir kaçakçılık dosyasından alıntı yaparak "Müşteki kurum vekilinin ele geçen gümrük kaçağı eşyanın müsaderesi yönündeki talebin reddine..." Belki birçok avukat, burada birçok kişi... Kes-kopyalayapıştır, hiç alakası olmayan ifadelere uygundur ama... İşte, siz insanları, bu taraflı olan, kes-kopyalayapıştırlarla sıradanlaştırdığınız yargı sistemine mahkûm etmeye çalışıyorsunuz. Adil, tarafsız yargı örneğiniz... Bu bir örnek ama bunlardan sadece binlerce değil milyonlarca örnek var; fellik fellik tanık arayan savcınıza mı, sahte delil üreten kolluk gücünden bunu onaylayan hâkimlere mi, özel olarak kurduğunuz Kobane kumpas dosyası ve yüzlerce ceza verdiğiniz, siyasilerin olduğu, faillerin aklandığı dosyalara mı? İşte, hepsinin üzerine kurmuş olduğunuz bu yargı akademisini -biraz önce de burada söylediğiniz- eski mağduriyetler üzerinden meşrulaştırdığına değindiğiniz yargı sistemini, bugün siz mağdur değilsiniz diye, benzer bir biçimde, başkasını taraflı bir biçimde mağdur ettiği için burada şakşaklıyorsunuz. "Vesayetçi yargı." dediniz, şimdi, eskisinden daha beter, vesayetçi, taraflı bir yargı kurdunuz. "Demokratik hukuk." diyorsunuz, demokrasinin "d"si olmayan bir yargı sistemiyle bizi karşı karşıya bırakıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uysal, tamamlayın lütfen.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Devamla) - Bunu sadece biz, sadece muhalefet, sadece halk demiyor; bakın, partinizin kurucularından eski Millî Eğitim Bakanınız açık açık diyor "Bağımsız yargı masal gibi geliyor. Biz kendi militan yargımızı çoktan oluşturduk." diye. Partinizin kurucusu, partinizde bakanlık yapmış birisi daha yeni, geçen ay böylesi bir itirafta bulunuyor. Bu itirafın üzerine -militan yargıyla yetiştireceğiniz- kurumsallaştırmaya çalıştırdığınız, yasal görünüm üzerinden kurmaya çalıştığınız bu Akademiye en sert eleştirinin belki de siz burada olmasaydınız sizin sıralarınızdan geleceği açık ancak şu bir gerçek ki yürütmenin kontrolüne vermiş olduğunuz yargının -tıpkı "rüzgâr eken fırtına biçer" gibi özetlenen, bin yıldır insanlık tarihinin deneyimiyle ispatlandığı gibi- yeri geldiğinde, siz o kürsüleri terk ettiğinizde, oraya geldiğinizde siz de insafına ve eline kalacaksınız. Gün geldiğinde de en büyük pişmanlığınız bu kurduğunuz Adalet Akademisi olacak. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)