GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Akademisi Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine Yeni Yol grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Adalet Akademisi hususuna değinmeden önce, milletimizin en temel beklentilerinden birine, adalet sistemimizin durumuna dikkat çekmek istiyorum zira adalet devletin temelidir, ancak şu an üzerinde durduğumuz bu temel yok olmaya yüz tutmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi erkler ayrılığını ortadan kaldırmış, ülkemiz yargısı belki de hiç olmadığı kadar siyasallaşmıştır. Yargı üyeleri emir-talimat zincirinin bir halkası olmuş, "herkes için adalet" düsturu "bizden olana adalet"e evrilmiştir.

Değerli arkadaşlar, milletimizin yüreğini sızlatan adaletsizliklere şahit oluyoruz. Vatandaş mahkemelerde hakkını aramaya kalktığında bulduğu şey ne yazık ki hukuk değil, mahkeme tarifeleri. Ne yazık ki düzen, bu ağı ihbar edenlerin değil, ağı çevirenlerin düzeni. Şimdi soruyoruz: Bu mu adalet, bu mu hukukun üstünlüğü? Şunu unutmayalım ki hukukun hiçe sayıldığı yerde demokrasi yaşayamaz. Vatandaş temel hak ve özgürlükleri hukukçuların bir imzasıyla buhar olup uçuyorsa burada oturup millet adına karar veren herkesin şapkayı önüne koyması gerekmiyor mu? Temel hak ve hürriyetlerimizin temel güvencesi olarak bildiğimiz Anayasa Mahkemesinin alenen saf dışı bırakıldığı, AYM kararlarının alt mahkemeler tarafından tanınmadığı bu dönemde Adalet Akademisi Kanun Teklifi'ni konuşuyoruz, topluma adaleti tesis edecek hukukçuların yetiştirileceği kurumu tartışıyoruz. Peki, sormak istiyoruz: Adaletle hükmedecek yargı mensuplarını yetiştirme misyonu olan bu kurum, kendi adaletini tesis edebilecek vaziyette mi acaba?

Sayın milletvekilleri, Adalet Akademisinin başkanını Cumhurbaşkanı atayacak, Akademinin yönetim yapısında Adalet Bakanlığının ağırlığı olacak, bakan ya da bakan yardımcısı eğitim kurulu başkanlığını üstlenecek, barolar bilerek ve isteyerek saf dışı bırakılacak, biz de böyle bir kurumdan adaletli hukukçular yetişmesini bekleyeceğiz öyle mi? Sormak istiyoruz: İktidar bu yapıdaki bir Akademide hukukçularımıza ne öğretecek? Boyun eğmeyi mi öğretecek, biat etmeyi mi öğretecek? Adliyelerde herkesçe bilinir hâle gelen tarifelerin nasıl gizli kapaklı yürütüleceğini mi öğretecek? Yerel demokrasiye nasıl yargı eliyle sopa gösterilir, siyasilere nasıl siyasi yasak kumpası kurulur, bunu mu öğretecek?

Değerli arkadaşlar, her şeyden önce, isminde "adalet" olan bir kurumda eğitilecek hukukçuların adaletle o kurumdan içeri girmeleri gerekmektedir. Alnının akıyla orada olan hukukçularımızı, gençlerimizi tenzih etmekle birlikte, hak edip de hak ettiğini alamayan birçok evladımızın başarılı oldukları yazılı sınav sonrasında hüsrana uğradığını; ülkesine, devletine olan güvenini yitirdiğini biliyoruz. Birçok kez söyledik, yine söylemek istiyoruz: Mevcut düzenin hedefi, liyakat ve adalet değil; hedef, sadakat. Kim sadakatte tereddüt etmez ise onun ödüllendirildiği bir hukuk düzeninden bahsediyoruz. Medyatik hukukçuların sadakatten tereddüt etmediklerini ispatlamak için belediye başkanlarına, parti genel başkanlarına soruşturmalar açtığı, siyasete yargı eliyle operasyon çekildiği bir düzenden bahsediyoruz, siyasilerin mahkeme kararlarına rağmen içeride tutulduğu bir düzenden bahsediyoruz. Bizler de burada böyle bir düzenden adalet bekliyor, bu düzenin adaletli hukukçular yetiştireceğini hayal ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz yargısı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin altında can çekişmekte, her geçen gün adaletten daha da uzaklaşmaktadır. Böylesine derin bir adalet krizinin Adalet Akademisi gibi yollarla çözülmesinin mümkün olmadığını düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)