GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, geçtiğimiz haftalarda Mecliste onaylanan torba yasaya ve Siber Güvenlik Kurulu Başkanlığıyla ilgili olarak önümüzdeki günlerde gelecek yasaya, Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahatlerine, Donald Trump’ın Gazze’ye yönelik açıklamalarına, ekonomiye ve Merkez Bankasının enflasyon tahminlerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Ekmen konuşmasının sonunda çok önemli bir konuya temas etti, harfiyen katılıyorum. Bu konuda Meclisin hassasiyet göstermesi ve buna dair çalışmalara katkı verirken yanlışlıkların altına imza atmaması son derece önemli, bu hatırlatmasından dolayı teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz haftalarda Mecliste bir torba yasa onaylandı. Bu torba yasa gelmeden önce bazı maddelere itiraz etmiştik ve iktidar cephesi "Peki bunları çıkartalım." demişti ancak torba yasayla daha sonra tekrar Parlamentoya geldi ve buradan kabul edilerek hayata geçti. Bunlardan bir tanesi Devlet Denetleme Kurulu. Biliyorsunuz, Devlet Denetleme Kurulu iktidarın sıklıkla eleştirdiği "darbe anayasası" denen 1982 Anayasası'nda kurulmuş ve zamanın Cumhurbaşkanı da bu Kurulun başı olarak tayin edilmişti, belirlenmişti. Tabii, şimdi, biz itiraz ettiğimiz, darbe anayasasıyla kabul edilmiş olan bu Devlet Denetleme Kuruluna inanılmaz yetkiler verdik ve Sayın Cumhurbaşkanı artık tamamen tek karar verici, yargı dışında Türkiye'deki birçok kurumun ilgililerini, yetkililerini görevden alabilecek statüye ve imkâna sahip. Tabii, bununla da sınırlı kalmadı. Ardından bir kayyum yasası yine aynı torba yasa içerisinde onaylandı. Artık şirketlere rahatlıkla kayyum atanabilecek, bu kayyumlar tamamen bir milletvekili gibi dokunulmaz olacak. Yine, süreç yargıya taşınmak istenirse ilgili şirketin veya kuruluşun bulunduğu yerde değil de BDDK'nin olduğu yerdeki mahkemeye taşınabilecek. Dolayısıyla, bütün bunlar aslında Türkiye'nin yavaş yavaş artık otokratik bir ülke olduğunun kanıtı niteliğinde. Bunlar maalesef doğru şeyler değil. Tabii, bunları niye söyledim? Önümüzdeki günlerde buna benzer bir yasa daha gelecek Meclise. Siber güvenlik kurulu başkanlığı... Fakat ilginç olan şu: Cumhurbaşkanlığında böyle bir kurul zaten kurulmuş, "E biz zaten hazırladık bunu." demiş Sayın Cumhurbaşkanı "Alın bunu Parlamentodan geçirin, yasayı da tamamlayın." demiş ve kurulduktan birkaç gün sonra söz konusu yasa yine Mecliste Komisyona gelmiş ve 15 Ocakta Komisyondan geçmiş ve önümüzdeki günlerde Parlamentoya gelecek. Tabii, bunun çok ciddi mahzurları var. Bu yasayla beraber artık hiç kimsenin özel hayatı olmayacak; bütün yazışmaları, sosyal medyası, internet bağlantıları, her şey teker teker yargı kararı olmaksızın bu komisyonun başındaki, Cumhurbaşkanlığında görev yapan bir memur tarafından alınacak bir kararla, atılacak bir imzayla denetim altına alınacak, bütün bunlar takip altına alınacak. Bunları arka arkaya koyduğumuz zaman Türkiye'nin artık yavaş yavaş bir demokratik zeminden otokratik zemine kaydığını söylemek mümkün. Buna topyekûn itiraz ediyoruz ve Parlamentoyu da bu tür çalışmalara onay vermemesi konusunda görev ve sorumluluğa davet ediyoruz.

Şimdi, geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı bir yurt dışı seyahatine çıktı, başarılı bir seyahat olmasını temenni ederiz. Tabii, bu seyahatlerin gösterişli olmaması, hakikaten gösterişten uzak ama ülke menfaatlerine fayda sağlayıcı olması bizim için önemli ve değerli.

Bundan bir süre önce Sayın Erdoğan'ın Amerika'ya yaptığı seyahatte 5 tane uçakla havada konvoy yapmasını hep eleştirdik. Bu uçaklardan bir tanesi kendisi ve ailesi için, bir tanesi ekibi için, bir tanesi iş adamları için, bir başkası gazeteciler için, bir tanesi de yine Sayın Cumhurbaşkanının araçlarının taşındığı bir kargo uçağıydı; 5 uçakla havada konvoy yapılmıştı. Yine, Sayın Erdoğan Malezya ziyaretine çıktı, Asya ziyaretine çıktı. Yine, aldığımız bilgilere göre, Erdoğan 3 uçakla havada konvoy yapmış. Bunlardan bir tanesi ailesinin ve yakınlarının kullandığı uçak, Katar'dan hediye geldiği söylenen bir uçak; bir diğeri yine gazetecilerin ve ekibinin olduğu uçak, bir başkası ise Sayın Erdoğan'ın araçlarının taşındığı kargo uçağı. Allah aşkına yani bunlarla mı biz dünyaya itibar gösterisi yapacağız? Bunlarla mı "Biz güçlüyüz." diyeceğiz? Arabaların taşındığı uçak sayısı arttıkça, havada konvoy yapan uçak sayısı arttıkça "Biz çok güçlüyüz." mü diyeceğiz, "Biz çok kudretliyiz." mi diyeceğiz? Eğer hakikaten çok güçlü ve kudretliysek, hakikaten sözümüz dünyada dinleniyorsa ve itibar sahibiysek o zaman Trump açıklama yaptığında ona diyeceğiz ki: "Bir dakika, ey Trump, sen bir dur! 2 milyon kişiyi Gazze'den süremezsin, Orta Doğu'nun kaderini sen tayin edemezsin. Orta Doğu'yla ilgili bir adım atmaya kalkarsan dünya devi Türkiye'yi karşında bulursun; böyle bir adım atma, 2 milyon kişiyi tehcir etmeye cüret etme, yeltenme!" Bunu demesi lazım güçlü bir devletin ama Sayın Erdoğan bunu demek yerine "Trump'ın yapmış olduğu değerlendirmeyi dikkate bile almıyorum, ciddi bulmuyorum." tarzında havaalanında bir açıklama yaptı ve ondan sonra havadaki konvoyunu tamamladı, 3 uçakla Asya seyahatine çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çömez, tamamlayın lütfen.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bakın, bir ülkenin güçlü olması için ekonomisinin güçlü olması lazım. Bir ülkenin güçlü olması için hukuk kimliğinin güçlü olması lazım, insan haklarının, özgürlüklerin güçlü olması lazım, sanayisinin güçlü olması lazım ve o ülkenin her şeyiyle güçlü olabilmesi lazım. Ondan sonra ülkeniz güçlü olduğu zaman lideri de elbette güçlü olur. Trump'ın bölgedeki atmış olduğu adımlara, 2 milyon kişiyi tehcir etmeye cüret etmesine sizin sesiniz çıkmayacak, sonra da havada 3 tane uçakla konvoy yapıp güçlü bir ülke olduğunuzu söyleyeceksiniz.

Tabii, ekonomi deyince, birkaç cümle de ekonomiyle ilgili etmek istiyorum. Bakın, geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı bir açıklama yaptı, dedi ki: "Ben aslında yüzde 21 olarak düşünüyordum enflasyonu ama vazgeçtim, zaten bugüne kadar attığımız adımların hiçbiri doğru çıkmadı, yaptığımız tahminlerin, ortaya koyduğumuz tahminlerin hiçbiri doğru çıkmadı, ne olacak, bir kere daha tahminimi yenileyeyim."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çömez lütfen.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Geçen yıl sonunda 2025'e dair yapmış olduğu enflasyon tahminini geçtiğimiz günlerde artırdı; yüzde 21'di, yüzde 24'e çıkardı, şimdi arada yüzde 3'lük bir fark var. Peki, soruyorum buradan Merkez Bankası Başkanına: Bu kadar kolay revizyon yaparken, aynı zamanda, sen, emeklinin, asgari ücretlinin, memurun hakkı burada yenirken bununla ilgili de bir revizyon yapacak mısın?" Geçtiğimiz yılların da tahminlerine baktım, 2021'de önce "9,4" demiş, sene sonuna gelmişiz, enflasyon 36. 2021'de "11,8 olacak." demiş, sonra "Vazgeçtim ben, 23,2 olacak." demiş, sene sonuna geldiğimizde 64,27 olmuş. Yine, 2023 yılına geldiğimizde "22,3 olacak enflasyon." demiş, bakıyorsunuz 64,77. Yine, geçen yıl "36 olacak." demiş ama yıl sonuna geldiğimizde 44,38 olmuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Çömez, tamamlayın lütfen.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Dolayısıyla artık bu güvensizliklere son vermek için önce TÜİK'in doğru düzgün rakam açıklaması, ondan sonra da ekonomiyi yönetenlerin meseleye rasyonel bir gözle bakabilmesi lazım ki insanlar ona göre tedbirlerini alsınlar. Çiftçi şu anda ciddi sıkıntıda, köylü ciddi sıkıntıda, hayvan yetiştiricisi ciddi sıkıntıda, sanayi kan ağlıyor -bir kere daha altını çiziyorum, sanayi kan ağlıyor- mobilya üreticisinin ihracatı yarıya düşmüş, tekstil çöküyor. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde 300 bin kişi tekstilde işten ayrılmak zorunda kaldı, bu yıl da muhtemelen bir o kadar insan tekstilde işten ayrılacak. Tabiatıyla, bu rakamları doğru düzgün analiz etmek, topluma doğru mesaj vermek, doğru bilgi vermek iktidarın sorumluluğu. Eğer hakikaten dünya lideri olunmak isteniyorsa, güçlü bir devlet olunmak isteniyorsa öyle havada konvoylarla falan değil, güçlü bir ekonomiyle, güçlü bir söylemle ve buna uygun eylemlerle Türkiye'yi istikbale taşımak gerekiyor diyor, teşekkür ediyorum.