Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 55 |
Tarih: | 11.02.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm belediyeler ile 2002-2024 yılları arasında yaptığı işler, imar değişiklikleri ya da başka işler, başka yollarla haksız kazanç elde eden FETÖ üyelerinin araştırılmasıyla ilgili grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle AK PARTİ yönetiminde olduğu dönemlerde başta İstanbul, Ankara, Antalya, Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere birçok belediyede yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları gündemden hiç düşmemiştir. Tüm bu iddialar ne hikmetse hep sümen altı edilmiş ve ne idari ne adli hiçbir işlem yapılmamıştır. 2019 yerel seçimlerinin ardından bu belediyelerin neredeyse tamamına yakını AK PARTİ'den muhalefet parti yönetimlerine geçmiştir. Akabinde söz konusu belediye yönetimlerince mevcut iddialara yönelik müfettiş soruşturmaları yapılmaya başlanmıştır. Mesela, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş bir açıklamasında önceki yönetim dönemine ait 3 katrilyonluk yolsuzluk dosyasının olduğunu ve savcılığa intikal ettirildiğini belirtmişti. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu tarafından başlatılan söz konusu yolsuzluk soruşturmaları kapsamında yaklaşık 30 milyar TL tutarında kamu zararının ortaya çıktığı kamuoyuna yansımıştı.
Yine, örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 34 dosyaya 2020 yılının sonunda İçişleri Bakanlığı tarafından el konulduğu, yaklaşık bir ay sonra, 12 Ocak 2021 günü bu dosyaların İçişleri Bakanlığı müfettişlerine devredildiği kamuoyuna yansımıştı.
Yine, medyada çıkan haberlere göre İçişleri Bakanlığının el koyduğu 34 dosyadan 5'inin üzerinin kapatıldığı iddiaları ortaya atılmış, dönemin İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun imzasıyla yolsuzluk dosyalarına dair "işleme konulmama" kararı verildiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının Süleyman Soylu'nun imzası bulunan Bakanlık kararına karşı Danıştaya itiraz ettiği, İçişleri Bakanlığının kalan 31 yolsuzluk dosyası için ise aradan neredeyse dört yıl geçmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir işlem yapmadığını da biliyoruz. Söz konusu iddialarla ilgili olarak İçişleri Bakanına verdiğim muhtelif soru önergelerine verilen cevaplarda bu konuda ipe un serildiğinin en büyük delili olarak orta yerde durmaktadır. Süleyman Soylu'nun ardından İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya ise benzer bir yol izleyerek söz konusu iddialar hakkında üzerine düşen sorumluluğu maalesef yerine getirmemiştir. Kendisi her sabah operasyon haberlerini sosyal medyadan paylaşıyor ama ciddi konularda bir operasyon yaptığını duymadık, güya ciddi operasyonların da akıbeti hakkında sorduğum sorulara da propaganda metinleri göndermekle yetinmiştir.
22/09/2017 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 2/10/2017 tarihinde Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, 18/10/2017 tarihinde Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, 28/10/2017 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 28/10/2017 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve 30/10/2017 tarihinde istifa ettirilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'un aradan bunca yıl geçmesine rağmen bugüne kadar hangi sebeple istifa ettirildiklerine dair hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bütün kamuoyunun gözü önünde, kimisi ağlaya ağlaya kimisi şantaj ve tehditle istifa ettirilmek istendiğini açıklamalarına rağmen ne adli ne idari tek bir soruşturma yapılmadı. Buradan tekrar soruyorum: Bu belediye başkanları niçin istifa ettirildi? Bunlar FETÖ'cü müydü? İllegal yapılarla iltisaklı mıydılar? İmar yolsuzlukları mı yaptılar? Legal görünümlü illegal yapı ve oluşumlara parsel parsel arazi ve mülk mü pay ettiler? Terör örgütlerine maddi, manevi finans mı sağladılar? Ahlaki sorunları mı vardı? Böyle bir şeyleri yok idiyse seçilmiş belediye başkanlarını hangi hukuki gerekçeyle görevlerinden el çektirdiniz? Yok, eğer bu belediye başkanları bu suçları işledikleri için görevlerinden alındı ise niçin adli ve idari süreçler işletilmedi? Burası çadır devleti mi? Burası aşiret devleti mi? Burası muz cumhuriyeti mi? Bu ülkede siz bir suç işlediğiniz zaman kendi aranızda mı çözüyorsunuz? Kabilenin şefi mi karar veriyor bu işlere? Şimdi, maşallah, şafak vakitlerinde muhalefet belediye yönetimlerinin tepesine binmesini biliyorsunuz, söz konusu olan kendi belediyeleriniz olunca havaya ıslık çalıp "Kol kırılır, yen içinde kalır." diyorsunuz. Bakınız, Türkiye Cumhuriyeti'ni kabile devletine çevirmeye ne hakkınız ne de yetkiniz var ama maalesef her şeyi kılıfına uydurmakta pek mahir olduğunuz için yargıyı da bu işleri meşrulaştırmak için kullanıyorsunuz. Yargıyı bir silah gibi kullanarak rövanş almak nedir biliyor musunuz? İlkelliğin 21'inci yüzyıldaki versiyonudur. Kendinizden olana şef hukuku, olmayana düşman hukuku, öyle mi? Peki, ya adalet? Hâlbuki, yargının adalet dağıtmadığı bir yerde her şey sadece ve sadece biat kaynaklıdır. Biat ediyorsan vatansever, etmiyorsan vatan haini ilan edilmek de an meselesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Akşam, hain ve terörist olarak yatıp sabah vatansever olarak kalkabilirsiniz; yeter ki biat edin, ram olun, gerisi teferruattır. Bizler, sadece hukuku ve adaleti talep etmekle yükümlüyüz hatta mecburuz. Suçu olana ceza verecek olan da hiçbir suçu olmayanın masumiyetine sahip olacak olan da yargıdır ama hangi yargı? Tarafsız bir yargı, objektif bir yargı. Sadece kendi taraftarına, yakınına inanç ve düşünce mensubiyeti olanlarınıza özel bir hukuk ve adalet talep ettiğinizde ülkede mevcut olan bu kayyum ve muhaliflere yapılan şafak baskınları sadece bir sonuç olur. Evet, sadece bir sonuçla karşı karşıyayız. Her bir hukuksuz uygulama bir sonrakine zemin oluşturuyor, ipin ucu öyle bir kaçtı ki tutana aşk olsun.
Eğer içinizde hukuka ve adalete dair küçük de olsa bir kırıntı kaldıysa gelin, hep beraber, hiçbir ayrım yapmadan, mesela, Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere, tüm büyükşehir belediyeleri ve il belediye yönetimlerinin 2002-2024 yılları arasında tarihler itibarıyla değişen şehirleşme süreci ve yeni imar planlarıyla oluşturduğu rantın kimlere pay edildiğini, hangi firma ve gerçek kişilerle iş yapıldığını, bunların içinde legal görünümlü illegal yapıların olup olmadığını araştıralım diyor, inşallah, bu grup önerimize destek vereceğini tahmin ediyorum Meclisin.
Saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)