GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bolu'daki Grand Kartal Otel yangınına, Kültür ve Turizm Bakanına ve Gara'da şehit edilen Müslüm Altıntaş'a ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:11.02.2025

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Günler geçti Bolu'daki yangının üzerinden, hâlâ kim sorumlu, kim suçlu tartışmaları devam ediyor ve biz somut bir veriye, somut bir bilgiye, belgeye ulaşamadık. İçişleri Bakanı Sayın Yerlikaya, yangının hemen ertesinde "On gün içerisinde sorumluları bulacağız." demişti ancak aradan geçen yirmi gün içerisinde, maalesef, kimin sorumlu olduğu tartışmaları hâlâ devam ediyor. Bugün, aslında devletin nasıl yönetildiğini, insanların göz göre göre nasıl ölüme gittiğini gösteren bir resmî belge paylaşacağım sizinle. 2/7/2024 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığından yazılmış, imzalanmış ve altında Bakan adına Neşe Çıldık imzası bulunan bir belge var. Bu belge diyor ki: "2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 5'inci maddesine göre bütün otellerin turizm işletme belgesinin olması lazım; bu belgesi olmayan otelleri kapatın." Ne zaman demiş bunu? 2/7/2024. "Bu otelleri kapatın." diyor ve sonra altta bir liste var, tam 2.426 otel. Bir daha söylüyorum: 2.426 otelin belgesi yok ve bu belgesi olmayan otellerin kapatılması için de Bakanlık bir yazı yazmış.

Şimdi, Neşe Çıldık kim? Neşe Çıldık, Sayın Bakanın kendi özel turizm şirketinden Bakanlığa getirdiği kişi. Niye bu ismi söyledim, şimdi altını çizeceğim ve sizinle paylaşacağım. Bakın, Bakanlığın yayınlamış olduğu bu listenin 529'uncu sırasında ne var biliyor musunuz? Kartal Otel var. "Kartal Oteli kapatın." diye Neşe Çıldık bir yazı yazmış ve aynı zamanda o yazının içerisinde diyor ki: "Bunların yasal olarak faaliyette bulunmaları mümkün değil. Bunların hem kapatılması lazım hem de bunların tanıtımının, reklamlarının, pazarlamasının asla yapılmaması lazım." Fakat geriye dönüyorsunuz, aynı otelin tanıtımının, pazarlamasının ve reklamının yapıldığı yer neresi biliyor musunuz? Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un ETS firması. Bir daha söylüyorum: ETS firması, kapatılması gereken, aynı Bakanlığın "Kapatın burayı, bunun belgesi yok." dediği otelin burada pazarlamasını yapıyor. Daha da vahimi, Sayın Bakan bu pazarladığı otelin içerisine sahte bir belge koyuyor -bir daha söylüyorum- sahte bir belge koyuyor çünkü otelin belgesi yok. Az önce söyledim, Bakanlık "Bu belgesi olmayanları kapatın." diye yazı yazıyor ve otelin belgesi yok. Bakan para kazanmak için, şahsi turizm firmasının daha çok rant elde edebilmesi için buraya sahte bir belge koyuyor, koyduğu sahte belge de nereye ait biliyor musunuz? Antalya'da bir pansiyona ait. Allah aşkına, bu devlet böyle mi yönetilecek? İnsanların canı böyle mi emanet edilecek devlete? Turizm Bakanlığı "Kapatın." diyor bir oteli, yazı yazıyor, "Neşe Çıldık" ismiyle Bakan adına imza atıyor ve sonra da Turizm Bakanlığının "Kapatalım." dediği otelin reklam ve tanıtımını -kapatmadıkları gibi- Bakanın kendisi yapıyor. Dünyanın neresinde böyle bir rezalet görülür Allah aşkına?

Defalarca söyledik, defalarca çağrı yaptık, bugün bir kere daha çağrı yapıyorum: Sayın Bakan bu ülkede Turizm Bakanlığı yapamaz. Böyle bir skandala imza atan, böylesi büyük ihmalleri olan bir kişi bu ülkede turizmi yönetemez.

Son bir şey daha söyleyeceğim: O gün, Komisyonun kurulduğu gün tam yarım saat bu kürsüde konuştum ve pek çok bilgi ve belgeyi paylaştım. Tam on gündür Bakan Bey'e bir çağrı yapıyorum, diyorum ki: Sayın Bakan, o gece yangının olduğu size 03.40'ta bildirildi; belgesi var, İçişleri Bakanı söyledi, "Bizim 03.40'ta haberimiz oldu, bize bilgi geldi." dedi. Şimdi, bakıyorsunuz, sabah saat 07.00; Bakan Bey spor kıyafetlerini giymiş, Ankara'daki Marriott Otel'e spor hocasıyla birlikte spor yapmaya gidiyor. Tam bir buçuk saat Marriott Otel'de Bakan Bey'imiz spor yapıyor. Hangi saatte spor yapıyor? Yanan oteldeki cesetlerin, küçücük kalmış o cesetlerin bir piliç firmasının tırının dorsesine istiflendiği saatlerde o Bakan, Marriott Otel'de spor yapıyor bir spor hocasıyla. Arkasından, ne içtiğini bilmiyorum; "smoothie" mi içti, başka bir şey mi içti, o konuda bilgim yok. Sayın Bakana müteaddit defalar çağrı yaptım. Bu dediğim doğru değilse çık, kamuoyuna "Doğru değildir; ben, o saatte oteldeydim." de ve bunun görüntülerini ve bilgilerini paylaş. Aksi hâlde -bir kere daha söylüyorum- bu Bakan bu üslupla, bu beceriksizlikle, bu aymazlıkla, bu rant kültürüyle ve kendi şirketini koruyarak, devleti ayaklar altına alan bu anlayışıyla bu ülkeyi yönetemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın milletvekilleri, 11/2/2021, bundan tam dört yıl önce Gara'da, Müslüm Altıntaş ve beraberinde, yanında 15 arkadaşıyla birlikte terör örgütü tarafından katledildi ve şehit edildi. Aslında kendisi beş buçuk yıl önce yani katledilmesinden beş buçuk yıl önce kaçırılmıştı. Ne zaman kaçırıldı? Piyade erdi kendisi. Kendi eğitim aldığı yerden yine devletin ve askeriyenin sorumluluğunda, birliğine teslim olmaya giderken PKK tarafından kaçırılmıştı ve Gara'ya götürüldü. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. O dönemde hayatını kaybeden, şehit olan arkadaşlarına da Allah'tan rahmet diliyorum ve ailelerinin acısını paylaşıyorum. Fakat bugün kendisini yâd ederken başka bir skandalın daha vurgusunu yapmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim Sayın Başkan.

Aile, şehadet haberi geldikten sonra haklı olarak dedi ki: "Ben de evladımı size emanet ettim. Evladım size emanet edilmişken, bir yerden bir yere giderken kaçırıldı ve beş buçuk yıl boyunca kendisine ulaşamadım. Bugün, cesedini dahi tanıyamayacak şekilde bana evladımın cesedini teslim ettiniz. Burada devletin büyük bir ihmali vardır, aymazlığı vardır, tazminat davası açıyorum." Çok da iyi yaptı, doğru yaptı. Üç dört mahkeme kendisine "Hayır, biz bu davanı kabul etmiyoruz." dedi. Nihayet, bir mahkeme cesaret gösterdi ve bu dava talebini kabul etti ve devleti, Millî Savunma Bakanlığını tazminat ödemeye mahkûm etti. Bütün rakamlar burada; tazminat 2 milyon 250 bin lira. Bu rakam konuşulacak bir rakam değil bu felaketin ardından ama diyelim ki tamam, mahkeme bu tazminatı hükmetti ve ardından aileye Millî Savunma Bakanlığı bu tazminatı ödedi. Millî Savunma Bakanlığı ne yaptı biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - "Bu para çok fazladır." dedi, "Aman yapışın yakasına, o şehidin ailesinden bu parayı geri alın." dedi. Ne kadar istedi biliyor musunuz? 1 milyon 450 bin lirayı geri istedi. Kim istedi onu? Millî Savunma Bakanlığı istedi ve o gün bugün aile bu parayı ödeyemediği için... Her Allah'ın günü faiz çalıştırılıyor çünkü alınan kararda, aynı şekilde faiz ödemesine de mahkûm edilmişti şehidin ailesi.

Bakın, daha önümde çok not vardı ama zamanı doğru kullanmak adına ve arkadaşlarımın zamanını almamak adına burada bitireceğim. Bakın, devlet böyle yönetilmez, bir ülke böyle yönetilmez. Turizm Bakanının örneğini gösterdim, Millî Savunma Bakanının örneğini gösterdim. Allah aşkına, iktidar sahipleri, kendinize gelin ve bu ülkeyi doğru düzgün yönetin, bu ülke böyle yönetilmez. İnsanların can ve mal emniyeti size emanet edilmiştir. "Ben yaptım oldu" mantığıyla, baktığınız her yerde rant ve talan gören anlayışla bu ülkeyi yönetemezsiniz; kendinize gelin ve bu ülkeyi olması gerektiği gibi yönetin diyorum.

Teşekkür ederim.