Konu: | Cumhurbaşkanlığının, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölge ülkelerinin karasuları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca 10/2/2025 tarihinden itibaren bir yıl süreyle izin verilmesine dair tezkeresi (3/1024) münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 52 |
Tarih: | 04.02.2025 |
ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerdeki görev süresinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Bolu Kartalkaya'da hayatını kaybeden vatandaşlarımızı, yine iki gün sonra asrın felaketinin yıl dönümü olan 6 Şubat 2023 tarihindeki büyük depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Değerli milletvekilleri, böylesine büyük bir yıkımın üstesinden gelmek kolay değildi ancak Cumhuriyet Hükûmeti şu ana kadar 2,6 trilyon lirayı aşan dev bir yatırım hamlesiyle 11 ilimizdeki bu yıkımı çözmeye çalışmıştır, milletimizin acılarını hafifletmeye çalışmaktadır ve bugün geldiğimiz noktada 200 binden fazla konutun hak sahiplerine devredildiğini görüyoruz. Tabii, bunları yapmak, böyle bir yıkımın üstesinden gelmek güçlü bir kurumsal yapıyı, sağlam bir siyasi iradeyi, kararlı bir liderliği ve dayanışma duygusuna sahip olmayı gerektiriyordu; şu anda elimizde bu 4 gücün tamamı mevcut. İnşallah, önümüzdeki yıl sonunda da bütün bu yaralarımızı sarmış olacağız.
Değerli milletvekilleri, öncelikle bu kritik görevde bulunan kahraman Mehmetçiklerimize başarılar diliyorum, kendilerini şükranla selamlıyorum. Aden Körfezi ve çevresi jeopolitik ve ekonomik açıdan büyük bir öneme sahip bir bölgedir. Dünyanın en yoğun deniz ticaret yollarından biri olan bu güzergâh, küresel enerji ve ticaret güvenliği için kritik bir konumdadır ancak bu stratejik bölge uzun yıllardır korsanlık, silahlı soygun ve terör tehdidiyle karşı karşıyadır. Uluslararası toplum, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu tehditlere karşı ortak hareket edilmesi yönünde birçok karar almıştır. Türkiye de bu sorumluluğunun bilinciyle 2009 yılından itibaren Türk Deniz Kuvvetleri unsurlarını bölgede görevlendirmiş ve uluslararası güvenliğe önemli katkılar sunmuştur. Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 14 kez uzatılan bu yetki kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarımız bölgede seyreden Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticaret gemilerinin güvenliğini sağlamış, uluslararası deniz haydutluğu ve terörle mücadele operasyonlarına aktif katılım göstermiştir. Aynı zamanda insani yardım faaliyetlerine destek vermiş, bölgedeki askerî etkinliğimizi artırmış ve Türkiye'nin uluslararası arenadaki stratejik konumunu daha da güçlendirmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatı bünyesinde çalışmalara aktif olarak katılmaktadır. Burada biraz evvel Sayın Adil Bey'in ifade etmiş olduğu Kafkaslardaki Zengezur Koridoru'ndan bahsetmek isterim. Bildiğiniz gibi, Azerbaycan ile Ermenistan arasında Rusya'nın da aracılığıyla 2020 yılında yapılan anlaşma, bu Zengezur Koridoru'nun açılmasını gündeme getirmişti ancak maalesef, bugünlerde sıcak gelişmelere baktığımız zaman, böyle bir koridor açılmasına Ermenistan tarafından, özellikle Fransa'dan gelen destekle karşı çıkılmakta ve bölgede Azerbaycan Cumhurbaşkanının son günlerdeki açıklamalarına da baktığımızda "Zengezur'u unutmayacağız, unutmamız mümkün değil çünkü Zengezur 1920 yılında Ruslar tarafından Ermenistan'a verilen bir Azerbaycan toprağıdır." dedikten sonra, arkasından da "Kesinlikle bizim Ermenistan'dan bir toprak talebimiz yok." Bunu niye söyledi? Çünkü 1988 yılında Ermenistan'dan kovulan 300 bin Azerbaycan vatandaşı var, bunlar Azerbaycan'ın çeşitli yerlerinde sıkıntılı bir şekilde otuz senedir yaşıyorlar. Biz Türkiye olarak Birleşmiş Milletlerin her kararına uyuyoruz, hep destekliyoruz ancak maalesef Birleşmiş Milletler, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki bu ara buluculuk konusunu otuz yıldır halledemedi, almış olduğu 4 tane karar maalesef yürürlüğe konulmadı.
İşte, bunların neticesi olarak bugün geldiğimiz noktada bunları konuşuyoruz ve en son maalesef talihsiz bir açıklama bizleri de son derece üzmüştür. Geçmiş dönemde bu sıralarda milletvekilliği yapan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili, bir Türk vatandaşı, Ermenistan'da yapmış olduğu bir konuşmada "Azerbaycan'a bir elinizi uzatacaksınız, öbür elinizle de Amerika'yı ve Fransa'yı da arkanıza alarak silahlanacaksınız ve vatanınızı koruyacaksınız, topraklarınızı Azerbaycan'a bir daha teslim etmeyeceksiniz." dedi. Bu talihsiz açıklama bizi tabii son derece üzmüştür. Bakınız, Türkiye'nin Kafkaslarda ve bu coğrafyada barışı ne kadar istediğini artık bütün dünya biliyor. Bugün, şu anda Cumhurbaşkanımız Suriye'nin şu andaki geçici Cumhurbaşkanıyla görüşmelerini yapıyor. Yani Türkiye'nin Kafkaslarda barış istediği bir dönemde, Türk vatandaşı, geçmişte milletvekilliği yapmış bir kişinin çıkıp bu şekilde konuşması bizleri son derece üzmüştür. Ben bir kez daha buradan söylüyorum: Böyle yanlışların yapılmasını içime sindiremiyorum, burada içine sindirecek bir arkadaşımız da yoktur.
Somali açıklarında, Deniz Haydutluğuyla Mücadele Temas Grubunun kurucu üyelerinden biri olarak Türkiye, bölgede istikrarı sağlamayı üstlenmiştir. Türk Deniz Kuvvetleri, 2009 ve 2016 yılları arasında NATO'nun Okyanus Kalkanı Harekâtı'na katkı sağlamış, 2009 yılından bu yana da Birleşik Deniz Kuvvetleri 151'e dönemsel firkateyn ve korvetle katılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye 24 Temmuz 2024 tarihinde CTF-151 Komutanlığı görevini yeniden devraldı. Bu misyon sadece uluslararası barış ve güvenliğe hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda Türkiye'nin denizdeki etkinliğini ve caydırıcılığını artırmaktadır. Deniz haydutluğu ve denizde terör tehdidiyle mücadele sadece bölge ülkelerinin değil küresel ekonominin ve Türkiye'nin millî çıkarlarının korunması açısından da büyük bir önem taşımaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk askerinin Aden Körfezi'nde görev süresinin uzatılması millî menfaatlerimiz doğrultusunda kritik bir adımdır. Bölgede sağlanan güvenlik hem ticaretimizin kesintisiz devam etmesini hem de küresel barışa katkımızın sürdürülmesini sağlamaktadır. Bu nedenle, tezkereyi desteklediğimi ifade ediyor, kahraman Mehmetçiklerimize üstün başarılar diliyor ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)