| Konu: | Cumhurbaşkanlığının, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölge ülkelerinin karasuları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca 10/2/2025 tarihinden itibaren bir yıl süreyle izin verilmesine dair tezkeresi (3/1024) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 04.02.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, aziz vatanımız için 2018 yılında Afrin'de bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Uzman Çavuş Ufuk Akdağ'ı rahmet, saygı ve hürmetle anıyor; bütün şehitlerimizi, gazilerimizi ve ekranları başında Genel Kurulu takip eden bütün şehit ailelerini ve yakınlarını saygılarımla selamlıyorum. Sizleri unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Ayrıca 6 Şubat 2023'te meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, biz İYİ Parti olarak barışa katkı sağlayacak her türlü anlaşma ve tezkereyi olumlu karşılamaktayız. Bu tezkereye de "evet" oyu vereceğiz ancak aklıma gelmişken şu soruları da sormadan edemeyeceğim: Soykırımı yapan, 50 binin üzerinde insanı öldüren, çoğunlukla çocuk ve kadınları öldüren katil Netanyahu Orta Doğu haritasını değiştirecekmiş Trump'la beraber. Bu konuda acaba biz ne diyoruz? Bu konuyla ilgili herhangi bir Hükûmet yetkilisinden veya Dışişleri Bakanlığından bir cevap verildi mi? İki, Sayın Trump ne diyor? "Gazze çok güzel, deniz kenarında, manzarası da çok güzel. Gerçekten mükemmel bir yer. Gazzelileri biz taşıyalım." diyor. Nereye? Mısır'a, Ürdün'e ve Endonezya'ya. Yani önceden planlanmış bir kurgu var, kurgu yerine getiriliyor ve biz ne diyoruz? Sayın Dışişleri Bakanımız diyor ki: "Bu düşünce insanlık hukukuna sadece aykırıdır." Ben cevapların daha kesin ve net olması gerekir diye düşünüyorum.
Gelelim F-16 ve F-35'lere. Yani bizim 2 milyarımız ne oldu? F-16 aldık mı, F-35'ten vaz mı geçtik? S-400'leri ambardan çıkardık mı? 2,5 milyarımız nasıl oldu? Avrupa Birliğine mi Şanghay'a mı üye olacağız? Bunlar da belli değil. Süleyman Şah Türbesi'ni eski yerine taşıyacak mıyız, bu konuda da hâlâ şüphelerimiz var.
Değerli milletvekilleri, dış politikada durum böyleyken ülke yönetiminde yargıya güven her geçen gün azalmaktadır. Son ankette yargıya güven yüzde 21,1 iken güvensizlik maalesef 71,1'lere çıkmıştır. Toplumun her kesimi, özellikle siyasetçiler, basın mensupları, genç askerler korkutularak baskı altına alınmak isteniyor. Yargı, yasama ve yürütmeden sonra 4'üncü kuvvet olarak basın gelmektedir. Basın, halkın bilgi alma hakkını sağlar. Özgür basın olmadan özgür toplum olmaz çünkü özgür basın halkın sesidir. Maalesef, muhalif basın mensupları yaptıkları haberlerden dolayı bazen sabaha karşı evlerinden, bazen iş yerlerinden hatta bazıları Meclisin önünden gözaltına alınmaktadır. Maalesef bu arkadaşlarımız, hırsızlarla, uyuşturucu satanlarla aynı nezarethanede tutulmuşlardır. Oysa bu basın mensupları ne hırsız ne katil ne de uyuşturucu kaçakçılarıdır. Elbette basın mensupları da suç işleyebilir ancak yazdıklarından veya konuştuklarından dolayı bir suçları varsa bu kişiler savcılık tarafından ifadeleri alınmak üzere adliyeye davet edilmelidirler. Zaten 2012'de çıkarılan üçüncü yargı paketine göre, artık somut olgulara dayandırılmadan, tutuklamaya zorunlu kılacak nedenler oluşmadan, ölçüsüz tutuklama kararları verilmeyecekti ve "Tutuklama, en son çare olacaktır." diye yasa çıkarılmıştı ancak bugün bu bulguların maalesef, tam tersi yapılmaktadır. İnsanlar evlerinden sabah saat beşte kelepçelenerek ve bazıları iş yerlerinde tutuklanarak polis kontrolü altında maalesef ve maalesef gözaltına alınmaktadır ancak 2012'de çıkarılan yasa buna böyle demiyordu. Ne oldu bizlere?
Bir de ordudan ihraç edilen en başarılı subaylarımızın durumu da halkımızı derinden üzmüştür. Kolay değil yani 1'inci, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci oluyorsunuz, yıllarınızı veriyorsunuz, emek veriyorsunuz ve maalesef, ne diyorlar? Türkiye'nin medarıiftiharı olan o subayların, çok başarılı olan insanların "İtaatsizlik nedeniyle işlerine son verilmiştir." deniyor. Ben yedek subay olarak askerlik yaptım, itaatsizlikten dolayı ceza alan arkadaşlarımız vardı ama bunların hiçbirisi işlerinden ayrılmamıştı ve görevlerine son verilmemişti fakat maalesef, çok başarılı askerlerimiz korkutmak amacıyla işlerine son verilmeyle karşı karşıya kalmışlardır. Ama unutulmamalıdır ki halkımız bu çok başarılı askerlerimize mutlaka sahip çıkacaktır, İYİ Parti olarak da biz her zaman onların yanında olacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)