Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 51 |
Tarih: | 30.01.2025 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz teklifle ilgili daha önceki hatip arkadaşlarımız ayrıntılı olarak anlattılar, tek tek maddelerle ilgili görüşlerini, düşüncelerini söylediler, eleştirilerini yaptılar. Yangından mal kaçırır gibi daha önce uzlaşılıp geri çekilen maddelerin tekrar bir el çabukluğuyla Meclis gündemine getirilmesinin ne kadar büyük bir ayıp olduğunu da anlattılar.
Şimdi, ben, başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum: Aslında bu teklif AK PARTİ iktidarının, Cumhur İttifakı iktidarının daha doğrusu, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi koalisyonunun, Cumhur İttifakı iktidarının nasıl bir Türkiye arzu ettiğinin tam da fotoğrafı. Yani bu kanunda sadece şu madde bile, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kuruluna bütün kamu görevlilerini, seçilmiş-atanmış ayrımı yapmadan bütün kamu görevlilerini görevden el çektirebilme, soruşturma sırasında görevden el çektirebilme yetkisini veriyor olması bile nasıl bir Türkiye arzu ettiğinizin çok açık, net göstergesi yani bu zamana kadar uyguladığınız kayyum uygulamasını çok daha geniş bir şekilde, rahatça uygulayabilme yetkisi. Yani diyorsunuz ki: "Memlekette hangi yetki varsa Cumhurbaşkanına verelim; yargıçlar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, savcılar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, belediye başkanları Cumhurbaşkanının emrinde olsun, kamu görevlileri Cumhurbaşkanının emrinde olsun, milletvekilleri Cumhurbaşkanının emrinde olsun, cümle âlem Cumhurbaşkanının emrinde olsun." (CHP sıralarından alkışlar) Ya, bu nasıl bir yetki hırsı, bu nasıl bir beklenti, bu nasıl bir istek, nasıl bir doymazlık bu?
Değerli arkadaşlar, bakın, ağzını açana soruşturma açan savcılarınız var. Yarın İstanbul'da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun ifadesine gideceğiz sabah buradan, destek için gideceğiz. Türkiye'de her mazlumun ifadesini almak üzere bir kumpas kurulduğu için mazlumların sesi olmak üzere İstanbul'a gideceğiz Çağlayan Adliyesine.
Değerli arkadaşlar, neymiş suç? Terörle mücadele edeni ifşa etmek. Yani çıkıp "Sizin çocuklarınızın da gelecekte teminatı biziz." denmesinden rahatsızsınız çünkü toplumun hiçbirisinin ne bugün ne de yarın çocuklarının teminat altında olmasını istemiyorsunuz. Eğer toplumun kendini güvende hissettiği bir ülke olursa arzu ettiğiniz o otoriter düzeni kurma şansınız yok.
Şimdi, bir turp siyasetidir gidiyor on beş gündür. Turpun büyüğü heybede, belli, turpun büyüğü Satılmış, turpun büyüğü Satılmış. "Satılmış" adını kullandı diye gazeteciler için soruşturma açıldı. Yahu adamın adı Satılmış. O zaman bundan sonra "satılmamış" diyelim. Ne yapalım? "Satılmış" demeyelim, "satılmamış" diyelim, rahatsız oluyor, annesinin-babasının adının kullanılmasından rahatsız oluyorlar.
Gazeteciler tutuklandılar; gazeteciler tutuklandı, gazetecilik vazifesini yaptığı için tutuklandı, röportaj yaptığı için tutuklandı. Halk TV'de milletin sesini mikrofonlara taşıyan Halk TV'nin Yayın Müdürü Suat Toktaş tutuklandı, diğer dört gazeteci de adli kontrolle serbest bırakıldı. Mesele ne? Mesele, aykırı konuşan olmasın.
Düşünün, bir siyasi partinin Genel Başkanı, Sayın Ümit Özdağ Ankara'da yemek yerken Antalya'da yaptığı bir konuşma için alınıyor "Cumhurbaşkanına hakaret etti." diye, yolda iddia değişiyor İstanbul'a gidene kadar, İstanbul'a gittiğinde başka bir suçtan tutuklanıyor. Ne yaptığınızın farkında mısınız? Ne yaptığınızın, Türkiye'yi nereye taşıdığınızın farkında mısınız?
Bir sanatçı, Ayşe Barım. Ne o, bir -ajansı da bilmiyorum- ajans meselesinden diye gözaltına alıyorsunuz...
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - ID Ajans.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Aha, bak, nasıl biliyorsunuz, nasıl biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Yok, sanatla alakalı olduğu için, ben de aktörlük yaptığım için biliyorum.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bütün tezgâhların arkasını biliyorsunuz ama "sanatçı" diye aldınız, on iki yıl önce Gezi davası meselesinden dönüp "terörist" diye tutuklamaya çalışıyorsunuz. Gezi, bu ülkenin son yıllardaki en büyük, en saygın, en önemli direnişidir, Gezi'den terörist çıkaramazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Gezi onurumuzdur, onurumuzdur!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Ha, ama tabii, öyle bir şey var ki tarih tekerrür ediyor her ne hikmetse; dünün Ergenekon'u bugünün Gezi kumpası olarak devam ediyor; dünün Zekeriya Özleri bugünün Akın Gürlek'i olarak devam ediyor. Ya, insaf! Satılmış'a duyduğunuz muhabbetin onda 1'ini hak, hukuk, adalete duysanız bu memleket düze çıkar; Satılmış'a duyduğunuz muhabbetin onda 1'ini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Satılmış'ı bırakın, adalete bakın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)