| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 30.01.2025 |
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, 29 Ocak Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş Günü'nü kutluyorum. Bu vesileyle, Doktor Sadık Ahmet'i rahmet ve minnetle anıyorum.
Ayrıca, Bolu Kartalkaya'da yaşanan korkunç yangın sonucu vefat eden 78 kişiye de Cenab-ı Hak'tan rahmet, kederli ailelerine ve tüm milletimize de başsağlığı diliyorum. Diliyorum ama bunu söylerken bile utanıyorum. Yine, böyle bir olayın yaşandığı bir ülkede yaşadığım için, bu tarz olaylar yaşanırken görevde olan Mecliste vekil olduğum için de maalesef utanıyorum. Bu faciayı yaşayan ve yaralananlardan utanıyorum, onların ailelerinden utanıyorum, vefat edenlerin ailelerinden utanıyorum, onların yüzüne bakmaya, onlara "Başın sağ olsun." demeye, "Geçmiş olsun." demeye utanıyorum. Hâlâ daha "Gerçek sorumlular kim?" tartışmasını televizyonlarda, Mecliste duymaktan, dinlemekten utanıyorum ama bakıyorum da gerçekten utanması gerekenler, gerçekten sorumluluk alması gerekenlerden tık yok. Allah aşkına, soruyorum size: Bu olayda birinci sorumlu bu ülkeyi yirmi üç yıldır kesintisiz yönetenler değil mi? Gayet düz bir mantık ortada, kural var, kanun var, yönetmelik var ve bunlar çiğneniyorsa bunun birinci derece sorumlusu bu ülkeyi yönetenler değil de kim? Kim denetleyecek kanuna, kurala, yönetmeliğe uygunluğu? Devlet neden vardır, devletin görevi nedir? Basitçe hatırlatalım: Devlet, toplumun düzenini, barışını, refahını ve mutluluğunu gerçekleştirmek amacıyla yapılan bir örgütlenmedir. Senin vatanında 78 kişi bir otel yangınında ilkel bir şekilde, sırf cahillik ve tedbirsizlikten ölüyorsa bunun sorumlusu tabii ki devlettir ve gereğini yapmalıdır, nokta; örnek, Sırbistan.
Gelelim sadede, bu ortaya karışık torba kanunu geçirmek ve itirazları minimize etmek için koyulan, en düşük emekli maaşına yapılması öngörülen yüzde 15,75'lik minimal zamma. Hatırlanacağı üzere bu zam daha Türkiye Büyük Millet Meclisine kanun teklifi olarak gelmeden önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından karar mahiyetinde kamuoyuna açıklanmıştır. Oysa bu düzenlemenin kanunla yapılmasının gerekliliği bilinmektedir. Bu da iktidarın Türkiye Büyük Millet Meclisini hiçe sayarak karar aldığının bir ispatıdır. Doğru olan, bu rakamın siyasi nezaket gereği bir temenni olarak sunulması ve son kararın yüce Türkiye Büyük Millet Meclisine bırakılmasıdır, demokrasinin de gereği budur. Ayrıca, bu artırımın toplamda yıllık maliyeti 48 milyar TL olarak açıklanmıştır. Oysa 2024 merkezî yönetim bütçesinde 680 milyar TL olan mal ve hizmet alımları kalemi 65 milyar TL fazla harcanarak 745 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Kamunun tasarruf yaptığını iddia ettiği bir yılda tasarrufun ilk önce başlaması gereken kalemde 65 milyar TL fazla harcama yapılması Hükûmetin tasarruf konusundaki ciddiyetsizliğini ve ekonomik krizin faturasını sadece dar gelirli vatandaşa yüklediğini açıkça bize göstermektedir.
Ülkemizde emekli maaşları son yıllarda önemli ölçülerde erimiştir. Bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte iki önemli sebebi ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki, emekli maaşlarının artışında TÜFE'nin baz alınmasıdır. TÜFE toplumun tamamının tüketimi dikkate alınarak hesaplanır. Oysa emeklilerimizin tüketim sepeti oldukça dar ve gıda, barınma, sağlık ve ulaşım gibi zaruri ihtiyaçlara yöneliktir. Bu ihtiyaçlardaki fiyat artışının TÜFE sepetindeki fiyat artışının çok üstünde olması emeklileri günümüzde zora sokmuştur. Bunun önüne geçmek için diğer ülkelerde olduğu gibi yaşam maliyeti endeksi hesaplamaları yapılmalı ve emekli tüketimine yönelik artış oranları uygulanmalıdır. İkinci önemli sebep de altı ay boyunca yaşanmış ve satın alma gücünü tahrip etmiş enflasyon oranının dönem sonunda emekli maaşlarına eklenmesidir. Özellikle yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde emekli aylıklarına ya sık sık güncelleme yapılmalı ya da enflasyon oranı doğru tahmin edilerek önden artış yapılmalıdır.
Burada altının çizilmesi gereken bir diğer önemli nokta da emeklilerimizin yarıya yakını en düşük emekli maaşını almaktadır. Bu durum sosyal güvenlik sisteminin geleceği açısından ciddi endişeler uyandırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Devamla) - Çok prim ödeyen ile az prim ödeyenin emeklilikte eşitleniyor olması çalışanların yüksek prim ödeme isteğini kıracak ve sisteme prim girişlerini düşürecektir.
Biz İYİ Parti olarak en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde 14.469 TL olarak açıklanan en düşük emekli maaşının 22.104 TL olarak düzeltilmesi gerektiğine dair önerge verdik ama Cumhur İttifakı’nın oylarıyla önergemiz reddedildi; bunu da kamuoyunun dikkatine bir kez daha sunmak istiyorum.
Saygılarımla. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)