Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 51 |
Tarih: | 30.01.2025 |
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben, öncelikle değerli milletvekillerini, Genel Kurulu ve kıymetli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Son yirmi yıldır iktidar eliyle yapılan her kanunla birlikte hukuk biraz daha zayıfladı. Teklifin 3'üncü maddesiyle biz bunu bir kez daha görüyoruz. Devlet Denetleme Kurulu denetçileri denetlenemez yetkilerle donatılıyor ve hukuki güvenlik yetkisi tamamen ortadan kaldırılmak isteniyor. İşlediği suçların denetimsiz bırakılmasını isteyen o akıl başka türlü çalışmıyor. Kartalkaya'da 78 canın katledilmesine sebep olan akıl da yine aynı akıl; Kürt halkına karşı işlenen suçları denetim dışında bırakan, bütün katilleri aklayan akıl da yine aynı akıl.
Bakın, daha iki gün önce Kürt katili JİTEM yapılanmasına ilişkin ana davada zaman aşımı kararı verildi, "Kürt öldürmek denetime tabi değil." mesajı verildi. Bu karar, bu aklın Kürt halkına bakışının temsilidir. Vartinis davası, Lice davası, Dargeçit davası, Kızıltepe dosyası, Kulp davası ve bütün dünyanın gözü önünde katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi davası ve daha pek çok dava ya zaman aşımı ya sanıkların ölmesi ya da beraat kararlarıyla cezasız bırakıldı. JİTEM davası bu cezasızlık siyasetinin son halkasıdır. Zaman aşımı gerekçesiyle Kürt düşmanı derin yapılar ve Kürt düşmanı siyasi gelenek aklanmak isteniyor. Oysa hukukta evrensel bir kural vardır: İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz. Ama siz, bu kuraldan da Kürt'ü dışlayacaksınız elbette çünkü aklınız, duygularınız ve varlığınız Kürt düşmanlığıyla dolup taşmış hâlde. Devletin kuruluşundan bu yana Kürt halkına karşı öyle bir siyaset örülmüş ki bütün kavramlar ters yüz oluyor; "adalet" dediğiniz adaletsizlik yaratıyor, "hukuk" dediğiniz hukuksuzluk yaratıyor, siyasetiniz sadece tutsaklık yaratıyor, "kardeşlik" dediğinizin altından hep düşmanlık çıkıyor. Sizin cephenizdeki adalet, Kürt'ün evinde gasba dönüşüyor. Sizin cephenizdeki özgürlük, Kürt'ün evinde esaret ve sürgün yaratıyor. Bir yandan "barış" diyorsunuz, diğer yandan Kürt düşmanlığına devam ediyorsunuz. Daha iki gün önce Kobani'nin Sirin ilçesinde 12 Kürt sivil katledildi. Her gün dünyanın gözü önünde Tişrin Barajı'nda Kürtlere yönelik katliamlara devam ediliyor, her gün Rojava'ya yönelik saldırılar ve tehditler devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, barışın eli kılıç kaldırmaz, barışın dili kin kusmaz ve barışın siyaseti gasbetmez ama siz, barış gerekleri dışında her şeyi yapmaya devam ediyorsunuz. İki lafınızdan biri Kürt düşmanlığı, Kürt'ü tehdit etmek ve Kürt'ün belediyesine çökmek. "Çözüm" diyorsunuz, yaptığınız şey sadece ve sadece savaşı derinleştirmek. Katletme, hapsetme, gasbetme, sürgün etme, cezasız bırakma dışında hiçbir şeyi hak görmediğiniz Kürt'e dönüp bir de "Neden direniyorsunuz?" diye sorma yüzsüzlüğünde bulunuyorsunuz. Ne yapsın Kürtler, kılıcı indirmeniz için sizlere boynunu mu uzatsın; bunu mu istiyorsunuz? Birazcık akıl, vicdan, insaniyet taşıyanlara soruyorum: Kürtler neden direniyor diye hiç düşündünüz mü; neden hapsedilmeyi göze alıyor? Kürtlere ömrünü dört duvar arasında bitirmeyi göze aldıran feraset nedir? Her sene binlerce insan tutuklanıyor, yine de pes etmiyorlar. Neden diye düşündünüz mü hiç? Bakın, binlerce Kürt siyasetçi şu an tutsak. Bu sayı size hiçbir şey hissettirmiyor mu? Bu sayının arkasında gerçek hayatlar, özgürlük umudu, onurlu bir barış ve yaşam talebi var ve siz bunu anlamadıkça bu ülkeyi ne ekonomik bakımdan ne hukuken ne de siyaseten düze çıkarabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Kürt gerçekliğini hapsederek tek bir adım dahi yol alamazsınız. Onurlu barışın ilk şartı tanımak ve kabul etmektir. Siz ancak Kürt'ün dilini, siyasi iradesini ve varlığını kabul ederek çözüm üretebilirsiniz; yok sayarak çözüm üretmeye çalışma yöntemi aklın iflasıdır.
Siirt Belediyesinin gasbı da bu aklın temsilidir. Bakın, kayyum gasbından sonra ilk iş olarak Siirt Belediyesine büyük bir bayrak asıldı. Yahu, siz Siirt'i düşmandan mı kurtardınız? Siz yeni bir ülke mi fethettiniz de kocaman bir bayrak asıyorsunuz? Kime karşı zafer kutluyorsunuz? Demek ki siz, Siirt halkını bu ülkenin yurttaşı olarak görmüyorsunuz. Bu şekilde Kürt halkını ötekileştirerek hiçbir yere varamazsınız. Bunu da hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)