GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'a, Türkiye yargısının içinde bulunduğu durumu ortaya koyan olaylara ve Sağlık Bakanlığının yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:30.01.2025

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Suat Toktaş'ın gazetecilik yaptığı için, bir kanalı yönettiği için, muhalif bir kanalda görev yaptığı için tutuklanmış olmasını şiddetle kınıyoruz ve Halk TV ailesiyle en üst seviyede dayanışma içerisinde olduğumuzu bir kez daha Meclis tutanaklarına geçirerek buradan ifade ediyoruz.

Sayın Başkan, Sayın Suat Toktaş'ın niye tutuklandığının açıklanması gerekir. Suat Toktaş dolandırıcılık yapmadı, bomba koymadı, insanları öldürmedi, haksız servet edinmedi; Suat Toktaş gazetecilik yaptı halkın haber alma hakkı gereğince ve anayasal haklarımız gereğince hepimizin haber alma hakkı var, özgür basına ihtiyacı var. Özgür basın dördüncü kuvvettir, demokrasinin olmazsa olmazıdır ama AK PARTİ iktidarının, giderek Türkiye'yi tek sesli bir hâle çevirmeye çalıştığını, bütün basın kuruluşlarını AKP'nin basın odasına çevirmeye çalıştığını açıkça görüyoruz. "Hiçbir çatlak ses olmasın, herkesi susturalım, sindirelim, korkutalım, ibretiâlem için suçsuz yere, bir delil kırıntısı dahi olmaksızın, sahte iddianamelerle, sahte soruşturmalarla cezaevine koyalım ve Türkiye'de bir tek adam rejimini tekrar tekrar inşa edelim." Niye? Çünkü, bu tek adam rejimi artık ayakta durmakta zorlanıyor, Türkiye'nin hiçbir sorununu çözemiyor. Halkımız açlık içerisinde, yoksulluk içerisinde, sefalet içerisinde ama bütün bu sorunların altında ezilen siyasi iktidar, seçimlere giderken bir yol temizliği arayışı içerisinde.

Tekrar soralım: Suat Toktaş ne yapmıştır? "Kaçma şüphesi var." diyorlar. Kaçmayacağını hepimiz biliyoruz. "Delilleri saklayacak." diyorlar. Hangi delili saklayacak? Söz konusu ses kayıtları herkesin malumu, bir tek Halk TV yayımlamadı ki Yeni Şafaktan başlayın, bütün medya kuruluşları bunları yayınladı. O hâlde, onlar niye içeride değiller bu suçsa? Aynı zamanda "adil yargılanmayı etkileme suçu" diyorlar. Burada bir yargılanma yok, bir yargılanma söz konusu değil; bir kişi 4 dosyada bilirkişilik yapmış, görevini bitirmiş, altını imzalamış, kapatmış, bir yargılamaya konu bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla, olmayan suçlardan olmayacak atılı suçlar çıkartıp insanları, gazetecileri, siyasetçileri, genel başkanları, belediye başkanlarını hapse koymak demokrasiyle asla bağdaşmayacak tutumlardır.

Yine, aynı şekilde, bakınız, Türkiye yargısının içerisinde bulunduğu durumu çarpıcı bir şekilde özetlemek için daha birkaç gün içerisinde yaşadığımız birkaç olayı bu Meclisin dikkatine sunmak isterim.

Daha geçenlerde, havaalanı saldırısında 46 vatandaşımızı öldüren IŞİD'li katiller kırk altışar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almışlardı ama gecenin bir vakti bir Yargıtay kararıyla serbest bırakıldılar. İlk başta bunların asli fail olmadıkları söylendi ama dosyaya bakıldığında asli failler olduğu da ortaya çıktı ve bu katiller şu anda neredeler? Muhtemelen Suriye'deler, İdlib'deler. HTŞ'yle yapılan görüşmeler çerçevesinde bu katiller serbest bırakıldı.

Devam edelim: Yine, Zehra Taşkesenlioğlu, sizin milletvekiliniz hakkında 213 suç duyurusu var; açıklayamadığı serveti var, açıklayamadığı görüntüler var, kayıtlar var, her şey var ama kendisi 213 suç duyurusu hakkında ifadeye bile çağırılmadı. Dikkat edin, ifadeye dahi çağırılmadı ve biz buna "bağımsız Türk yargısı" diyoruz.

Aynı şekilde, 3 MHP'li milletvekili; görüntüler var, valizleri içerisinde altın kaçakçılığı yaptıklarına dair iddialar var, bu kişilerin konumlarını kullanarak bir suç işlediklerine dönük iddialar var ve istifa ettirildikleri gerçeği var. Ahlaki açıdan, istifa ettirilmiş olmaları isabetlidir, takdire şayandır ama şunu da ortaya koymamız lazım: Bu bir parti içi, bu bir aile içi mesele olamaz. Bununla ilgili bir adli soruşturma olmadığını Adalet Bakanı açıkladı. Adalet Bakanı, bir yandan gazetecilik suçuyla suçlanmadıklarını söylüyor ama baktığınızda, herkese korku salan, muhalif olan kim varsa üç dakika, beş dakika sonra herkesin hakkında fezleke düzenleyen ama bunlar söz konusu olduğunda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.

MURAT EMİR (Ankara) - ...sağır, dilsiz olan bir Adalet Bakanlığı ve yargı düzenimiz var. Dolayısıyla, kimse bize bağımsız yargıdan bahsetmesin.

Yine, aynı şekilde, Gaffar Okkan, bizim şehit Emniyet Müdürümüz çıkıyor, 26 kişilik liste yayınlıyor "Katiller bunlardır." diyor. Bu kişi 3 kişiyi öldürmüş, yargılama sırasında "Şizofrenim." diyerek kurtuluyor, sonrasında doktor oluyor ve Sağlık Bakanlığının hastanelerinde, bölümlerinde çalışabiliyor ve buna da biz "yargılama" diyoruz. Burada dönüp, bakıp "Biz ne hâldeyiz, niye bu hâle düştük?" diye sormamız gerekiyor.

Yine, Thodex'in kurucusu olan kişi iki yıl önce dolandırıcılık, kara para aklama, suç örgütü kurma ve yönetme suçlarından getirildi, bugün tahliye edildi.

Yani, bu ülkede katiller, bombacılar, seri cinayet işleyenler, dolandırıcılar, kara para aklayanlar, zimmetine para geçirenler serbest ama gazeteciler, siyasi parti genel başkanları, belediye başkanları, halkın oylarıyla seçilenler, sahte iddianamelerle, delilsiz soruşturmalarla tutuklanıyorlar; bunun adı düşman ceza hukukudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, bir konuyu daha dikkatinize sunmak isterim, Genel Kurulumuzun dikkatine sunmak isterim. Sağlık Bakanlığı, özellikle bu yeni doğan çetesinden sonra, oradaki sorumluluğunun altında ezildikten sonra yeni bir yönetmelik yayınladı, ayrıntılı bir yönetmelik. Ayrıntısıyla inceliyoruz, üzerinde daha çok uzun konuşacağız, konuşacak çok şey var ama bir gerçeği hemen Genel Kurulun dikkatine sunmak isterim. Söz konusu olan şu: "Hastanelerin niteliğini yükselteceğiz, daha kaliteli yapacağız, sağlık hizmetini daha sık denetleyeceğiz ve böylece de oradaki böylesine kötü olayların oluşmasını önleyeceğiz." mantığı var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 8'inci dakikadayız.

Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Tamamlıyorum.

Yönetmeliğe baktığınızda hep TÜSKA'ya atıf yapıyor. TÜSKA ne? TÜSEB'in yani Sağlık Bakanlığına bağlı bir kuruluşun bir alt kuruluşu. "TÜSKA'dan akreditasyon belgesi alacaksınız, bunu da almazsanız -çünkü yasal zorunluluk getiremiyor- kapınıza 'TÜSKA belgesi yoktur.' diye de yazacağım." diyor Sağlık Bakanlığının yapay zekâdan ürettiği aklı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bu belgeyi ortaya çıkarmıştık, söz konusu Reyap Hastanesinin TÜSKA akreditasyon belgesi vardı ve bunu kim verdi, nasıl verdi, verenler hakkında hangi işlemi yaptınız, hangi soruşturmayı yaptınız, hangi sonucu buldunuz dediğimizde suspus oluyorlar; "Duymuyoruz, sağırız." diye kulaklarını gösteriyorlar ama tekrar TÜSKA'ya atıf yapıyorlar; olacak iş mi? TÜSKA zaten bunu denetleyebilseydi bu hâle gelir miydi bu memleket?

Sabrınız için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)