Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 50 |
Tarih: | 29.01.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Araştırma önergesi verildiğinde, AKP grup önergesi verildiğinde 91'inci maddenin, İç Tüzük'ün nasıl arkasından dolanarak aslında değersizleştirildiğini, yapılması gerekenin tam tersinin yapıldığını ve bu kanun teklifinin temel kanun olarak görüşülmesinin İç Tüzük'ümüzün ruhuna ve parlamenterlik görevimize asla uymayacağını anlatmıştım.
Değerli arkadaşlar, kaldığımız yerden devam edelim. Biz, Grup Başkan Vekilleri olarak yasa metni üzerinde arkada zaman zaman konuşuruz, zaman zaman anlaşırız, kavga ederiz; burada gerektiğinde çok sert tartışmalar yaparız ama nerede kavga edeceğimizi, nerede anlaşacağımızı, nerede geri adım atmayacağımızı biliriz ve ona göre davranırız ama arkada bir türlü konuşup, anlaşıp onun üzerine, daha bu anlaşmanın mürekkebi kurumadan verilen sözler yutulursa, verilen sözler tutulmazsa, verilen sözlerin arkasından dolanılırsa bu, parlamento ahlakına uymaz arkadaşlar. Bunu bir kez daha AKP grubuna söylemek istiyorum. Sizin grubunuzu yönetenler olması gerektiği gibi yönetmiyorlar, yasaların yapım sürecine değer vermiyorlar, komisyonlara değer vermiyorlar, komisyon çalışmalarını önemsemiyorlar, muhalefetin katkılarını önemsemiyorlar. Anayasa'ya aykırı hükümleri buradan tek tek geçiriyorsunuz ve Anayasa Mahkemesi neredeyse sizin geçirdiğiniz yasaların yarısını iptal etmek zorunda kalıyor. Sonuçta, büyük bir aceleyle, büyük bir telaşla Genel Kurulu yasalara boğuyorsunuz. Biz "Kaliteli, nitelikli yasama yapalım." dedikçe siz "Olmaz, acelemiz var." "Olmaz, bunu geçirmemiz lazım." "Olmaz, yılbaşı." "Olmaz, bayram." diyorsunuz. Sonuçta, geldiğimiz noktada, Meclisten halkımızın derdine derman kanunlar çıkmıyor ve daha da kötüsü, arkadaşlar, bir planlama olmadığı için, bir düzen olmadığı için, Genel Kurulun gündemini doğru dürüst belirleyemediğiniz için işte böyle sözünüzden dönüyorsunuz, verdiğiniz sözü yutuyorsunuz ve on beş gün önce "Tamam, geri çektik." dediğiniz yasaları tekrar getiriyorsunuz buraya. (CHP sıralarından alkışlar)
Nasıl bir yasayla karşı karşıyayız? Anlatalım: 9 madde, 2 maddesi yürürlük maddesi, 7 madde var ortada, bu maddelerden 1 tanesi emekli maaşındaki kök maaşı artıran madde. Emeklilerimiz... 16 milyon emeklimiz var, 4 milyon civarında emeklimiz en düşük ücreti alıyor ve aldıkları ücret 12.500 lira; utanç ücreti. Açlık sınırı 22 bin lira olan bir ülkede 4 milyon emeklinin 12.500 lira maaş almasına herhâlde kimse "Utanılacak bir şey değildir." demez. Hepimizin üzerinde düşüneceği bir durum ve bunu "Zamlandıracağız." diye getiriyorsunuz, getire getire 14.469 lira getiriyorsunuz. Hiç olacak şey mi arkadaşlar? Bakın, kendi rakamlarınızdan gidelim. Sizin hedef enflasyonunuz yüzde 45'lerde. Devletinizin, sizin uyguladığınız gecikme faizi yüzde 54, memur emeklisine verdiğiniz zam yüzde 11, işçi emeklisine, BAĞ-KUR emeklisine verdiğiniz zam yüzde 15. Ya, bu utanılacak şey değil midir arkadaşlar? Ya, dönüyorsunuz "Enflasyonu önleyeceğiz, enflasyonu durduracağız." diye bütün yükü emeklinin, asgari ücretlinin, dar gelirlinin, yoksulun sırtına yüklüyorsunuz ama asıl dokunmanız gerekenlere, zengin ettiklerinize, yandaşlarınıza, oluk oluk para akıttıklarınıza, 3 milyar lira istisna ayırdıklarınıza, 2 milyara yakın kur korumalı mevduata ayırdıklarınıza, kamu-özel ortaklıkları üzerinden milyarlarca lira dağıttıklarınıza asla dokunmuyorsunuz. Her defasında yoksullara, milyonlara dokunuyorsunuz ve şimdi getiriyorsunuz "Hadi bunu geçirelim de 1 Ocakta emekliler maaş alsın." diye yapıyorsunuz. Utanmalısınız, bu olacak iş değil. Siz o yüzde 11 zam artışı öngördüğünüz emeklilere muayene ücretini 2 liradan 20 liraya çıkardınız, haberiniz var mı? Eğitim araştırma hastanesindeki 7 liralık muayene farkını 45 liraya çıkardınız. Bir emekli hastaneye gidecekse ki gitmek zorunda... Emeklilerde, yaşlılarda, 60 yaş üstü vatandaşlarımızda hastaneye gitme sıklığını biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim, yılda 15'in üzerinde. Yılda 15'in üzerinde insanlar hastaneye gidecekler ve siz onların muayene ücretine yüzde 500 zam yaptınız, 7 liralık ücreti 45 lira yaptınız. Şimdi geliyorsunuz 12.500 lirayı 14.469 lira yapalım diye de teklif getiriyorsunuz. Biz buna utanç verici bir teklif dediğimizde de "Canım, nesi utanç verici?" diyorsunuz, bundan utanmalısınız arkadaş. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, devam edelim, diğer maddelerine gelelim bu kanun teklifinin. Devlet Denetleme Kurulunun yetkilerini genişleten bir madde zinciri söz konusu. Yılbaşından önce getirdiğiniz torba kanunda aynen yazılıydı bu 3 madde, 1, 2, 3'ü aynen getirdiniz. Sadece 1'inci maddede Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda... Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Devlet Denetleme Kurulunun denetim yetkisini kamu yararına vakıflarda uygulayabilirsiniz ve yetkilerini genişletemezsiniz; kanunla belirlidir, Anayasa'yla sınırlıdır." Siz "kamu yararına" ibaresini getiriyorsunuz, Anayasa Mahkemesinin kararı gereğince bir küçük değişiklik ama Anayasa'yla görevinin belirlendiğini görmezden geliyorsunuz, yine Anayasa'ya aykırı bir madde getiriyorsunuz. 2'yi, 3'ü aynen getiriyorsunuz yani 3 madde var, birinde küçük bir değişiklik, 3'ünü aynen getiriyorsunuz. Devlet Denetleme Kurulu yetkilisi, görevlisi gidecek teftiş edecek, ilgili memuru anında açığa alacak. Ya, bir hukuk devletinde yani yaptığı her işlemin hukuk dünyasında bir denetimi olan bir ülkede, bir Devlet Denetleme Kurulu müfettişi raporunu yazar, verir, bunda bir sorun yok. Ben seni açığa aldım, vakıfları denetleyeceğim, vakıfların ilgili şirketlerini denetleyeceğim, gerektiğinde açığa alacağım... Ne bu sizin telaşınız, sizin hevesiniz ne! Bir otoriter rejim kurdunuz, gazeteciyi tutukluyorsunuz, siyasetçiyi tutukluyorsunuz, parti genel başkanını tutukluyorsunuz, belediye başkanını tutuklamak için her şeyi yapıyorsunuz. Sabah Ekrem İmamoğlu'yla uyanıyorsunuz, akşam Ekrem İmamoğlu'yla uyuyorsunuz. Muhtemeldir ki Çağlayan Adliyesinde, Akın Gürlek Başkanlığında savcılar heyeti, memurlar heyeti sabahtan akşama kadar, Ekrem İmamoğlu ne dedi diye takip ediyor, dakikalar içerisinde savcılık soruşturması başlatıyorsunuz ve bu korku imparatorluğunun bir parçası da bu Devlet Denetleme Kurulu; olmaz böyle şey.
Devam edelim. Yine, TETAŞ'ın, Elektrik Üretim AŞ'nin devriyle ilgili bir madde var, aynı madde ve böylelikle TMSF'yle ilgili yetkiyi de artırıyorsunuz yani daha önce OHAL'de aldığınız, altı yıl kullandığınız bir yetkiyi beş yıl daha kullanmak için yetki istiyorsunuz. Her defasında, bir kişinin, kişilerin mallarına kayyum atama yetkisi istiyorsunuz. Bu da hukuk devletinde olacak bir şey değil ve biz, bunun üzerinden bunlara direniyoruz arkadaşlar, direneceğiz de. Bu gittiğiniz yol yol değil. Memleketin hâlini görün, vatandaşların hâlini görün, 14.400 lirayla yaşamak nedir, bunu anlamaya çalışın. Milyonlarca emeklinin feryadını duyun. Hastaneye gidemeyen, ilacını alamayan emekliyi duyun. Çocuğunu tertemiz okullara göndermek varken kirli okullara, temizlenmeyen okullara kitabını, defterini alamadan, aç karınla yollayan annelerin, babaların feryadını duyun. 22.102 lirayla nasıl geçinilir? Bunu anlamaya çalışın, bunu çözmeye çalışın ama bunları yapamazsınız. Türkiye'nin hiçbir sorununa gerçekten bir çözüm üretme kapasiteniz kalmadı. Gidiyorsunuz ve gittiğinizi bildiğiniz için sürekli otoriterleşme derdindesiniz. Siz istiyorsunuz ki Türkiye'de herkes bilsin ki tek adam ne isterse o olur, istediği kişiyi tutuklatabilir, istediği televizyon kanalını gerektiğinde gazetecileri tutuklayarak, gerektiğinde patronunu taciz ederek "Alan temizliği yapacağız." diye "Yol temizliği yapacağız." diye devre dışı bırakabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) - Toparlıyorum.
Yenemediği, 4 seçimde yenildiği, bileğini bükemediği Ekrem İmamoğlu'nu bir şekilde minderin dışına itmek için her türlü hukuk yolunu deneyebilir ama o kişinin gerçekten bir delile, gerçekten bir iddianameye, gerçekten bir soruşturmaya ihtiyacı yoktur, suçlu olması gerekmez, suç iddiası olması dahi gerekmez. Siz bu böyle olsun, böyle bilinsin istiyorsunuz çünkü yapmak istediğiniz "Herkes korksun, herkes çekinsin, herkes sinsin ve biz ancak iktidarımızı böyle sürdürebiliriz." diyorsunuz ama bilin ki Cumhuriyet Halk Partililer, muhalefet, milyonlar, sesini duymadığınız milyonlarca emekçi, yok saydıklarınız, açlığa terk ettiğiniz ve "Biz ne dersek onu uygulayacaklar." dedikleriniz ayağa kalkıyorlar, ayağa kalkacaklar. Biz bu baskıya asla boyun eğmeyeceğiz, bir adım geri atmayacağız, halkımızla birlikte bu kötü düzeni, bu kirli düzeni elbette sandıkta değiştireceğiz, aydınlık günleri hep birlikte kuracağız. (CHP sıralarından alkışlar)