GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gözaltına alınan gazetecilere, son üç aylık süreçte açılan davalara, çıkarılan tutuklamalara ve gözaltılara, kayyum atamasına, Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:29.01.2025

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Maalesef dün akşamdan itibaren ve bugün gazetecilik adına, basın özgürlüğü adına, ifade özgürlüğü adına, halkın haber alma hakkı adına kapkara bir gün yaşıyoruz. Dün başlatılan bir operasyonla, FETÖ'vari bir operasyonla Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker gözaltına alındı. Akşamüstü alındılar çünkü gece boyunca karakolda bekletilmek üzere alındılar, taciz edilmek üzere alındılar. Sokak ortasından alındılar, kanaldan apar topar alındılar çünkü yapılmak istenenin halka, bağımsız gazetecilere gözdağı vermek, sindirmek ve susturmak olduğunu açıkça biliyoruz ve buradan bir kez daha söylüyoruz ki bu kötülüğe, bu baskıya asla boyun eğmeyeceğiz, susmayacağız, bir adım geri atmayacağız. Halk TV'yle, Halk TV ailesiyle dayanışmamızı sürdürüyoruz. Bugün kanala arkadaşlarımız gitti, halkımızla birlikte Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri İstanbul'da Halk TV'nin önündeler ve bu baskıya boyun eğmeyeceğimizi bilsinler.

Bu iktidar halkımızın hiçbir sorununu çözemiyor, demokratik meşruiyetini kaybetti; açlığı, yoksulluğu, eğitim sorunlarını, sağlık sorunlarını çözemedikçe, toplumsal barışımızı inşa edemedikçe ve desteğinin her geçen gün azaldığını gördükçe bir çatışmadan, bir kavgadan medet umar hâle geldi ve özellikle bu süreçte, son üç aylık süreçte yargıyı bir sopa gibi kullanarak, yargı eliyle gündem belirleyerek kendi iktidarını tahkim etmeye çalışıyor; iktidarının ömrünü uzatmaya çalışıyor; halkın talep ettiği, hepimizin talep ettiği sandık önümüze geldiğinde de sandığı kendine göre dizayn etmek, o güne kadarki yol temizliğini yapmak üzere de yepyeni davalar açtırıyor; savcılar eliyle, kendi aparatı hâline gelmiş savcılar eliyle olmayan delillerden, olmayan iddianamelerden tutuklamalar çıkartıyorlar, gözaltılar çıkartıyorlar.

Bugün, biraz önce Kürşad Oğuz'un yine gözaltına alındığını öğrendik; yine, Suat Toktaş'ın ifadesi alınmak üzere davet edildiğini öğrendik. Çekin elinizi Halk TV'den ve çekin elinizi toplumsal muhalefetin haber alma hakkından. Bilsinler ki Halk TV de bu ülkede demokrasiye ve ifade özgürlüğüne inanan, basın özgürlüğü için mücadele eden hiçbir gazeteci de halkımızın hiçbir bireyi de bu baskıya, bu zulme asla boyun eğmeyecektir.

Sayın Başkan, bunlar gözaltı değildir, aslında gözdağıdır. Ümit Özdağ'ın, bir parti Genel Başkanının davet edilmek yerine, yemek yediği restoranda gözaltına alınması, dört gün adliyede bekletilmesi ve dört yıl önceki X paylaşımları üzerinden cezaevine konması elbette ki otoriterliğin son noktasıdır, elbette ki faşizmdir. Atılı iddia Antalya'dan aldıklarında Cumhurbaşkanına hakaret, İstanbul savcılığına geldiğinde -söz konusu olan- halkı kin ve düşmanlığa tahrike dönüşüyor ve siz buna "hukuk" diyorsunuz, "adalet" diyorsunuz.

Ayşe Barım'ın suçu ne? Gezi olayları sırasında, on iki yıl önce, menajerliğini yaptığı sanatçılarla altışar, yedişer telefon görüşmesi yapmış, hepsi bu. On iki yıl önce yapılan olağan görüşmelere "hayatın olağan akışına aykırı" deyip de bir darbe girişimi, anayasal düzeni ortadan kaldırma girişimi olarak değerlendirmek aslında FETÖ'cülerin bile yapmadığı bir yaratıcılık. Bunlar FETÖ'vari soruşturmalar, Ergenekonvari bir kumpasın içerisinde olduğumuzu görüyoruz.

Her gün yeni bir iddianame, her gün sudan bir suçlamayla uyanıyoruz. Her gün bir belediye başkanımız hakkında dava açılıyor. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz, Ekrem İmamoğlu. Ahmet Özer'i on yıl önceki birkaç görüşmesi üzerinden, HTS kaydı üzerinden hapse atıyorsunuz, kayyum atıyorsunuz yerine. Baktığınız zaman, baskının arttığı yerde, zulmün arttığı yerde, bilin ki bu halk elbette size gereken cevabı sandıkta verecek; buna asla boyun eğmeyeceğiz. Ve bilin ki FETÖ'cü savcılar nasıl kaçtılarsa, nasıl kaçmak zorunda kaldılarsa -siz arkasındaydınız, o mahkemelerin savcısıydınız, FETÖ'cülerin sırtını sıvazlıyordunuz, onlarla iş birliği yapıyordunuz- yine aynı şekilde, bugün aparat olarak kullandığınız savcılar, yargı elemanları da bir gün gelecek, yargılanacaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Ama onlarla birlikte yargıyı böylesine araçsallaştıran, böylesine siyasallaştıran, böylesine talimatla muhalefeti, muhalif gazetecileri sindirmeye, susturmaya, muhalif kanalları kapatmaya zorlayanlar da elbette ki yargılanacaklar, bundan kurtulamayacaklar.

Sayın Başkan, hızlıca devam etmek gerekirse, Siirt'e kayyum atanmasını kabul etmiyoruz; bu, 10'uncu kayyum. Bunlara gerek yok, halkın iradesine saygı duyun, halkın seçtiğine saygı duyun, halkın seçtiğini halk gönderir, nasıl sizi gönderecekse halk gönderir ama siz halkın iradesine saygı duymazsanız, işte, böyle yöntemlerle atamalar yaparsanız sonunda ağır yara alan demokrasimiz oluyor maalesef.

Sayın Başkan, Sayın Bahçeli'nin konuşmasıyla ilgili bir MHP Grup Başkan Vekili açıklama yaptı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Emir.

Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Grup Başkan Vekilimize iletmek isterim ki Sayın Genel Başkanımızın burada bir nezaketsizlik yaptığı iddiası boş bir iddiadır ama orada asıl bakılması gereken Sayın Bahçeli'nin konuşmasındaki içeriktir. Hepimizin bildiği, sizin Başkanımız olarak bizzat iyi bildiğinizi bildiğim bir gerçek var; 12 Eylül kardeş kavgasıydı ve kardeş kanı akıtılıyordu. Şimdi, 12 Eylüle dönüp "O gün yarım kalan bir mücadeleyi, yarım kalan bir savaşı sokağa çıkarsanız biz bunu tamamlamaya da hazırız." demek halkı aslında sokağa çağırmaktır; bir yandan sindirmek, korkutmak, "Kan akıtırız." demek ama diğer yandan da "Sokağa çıkmaktan başka çareniz yok." demektir. Politikacıların çok dikkatli konuşması gerekir. Ama burada asıl verilmesi gereken cevap şudur: 15 Temmuz gecesi ben buradaydım, bu kürsüden de konuştum. 15 Temmuz gecesi biz, burada, mevcut demokratik yollarla seçilmiş iktidarın ve Parlamentonun arkasında olduğumuzu haykırdık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sekizinci dakikadayız.

Buyurun, toparlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Ama siz şu soruya cevap verin: 15 Temmuz gecesi, 16 Temmuz sabahına doğru -hani diyorsunuz ya "Cumhur İttifakı 15 Temmuz gecesi kuruldu." diye- Sayın Devlet Bahçeli'nin, özellikle halkın direnmesi için, halkın sokağa çıkması için, halkın FETÖ'cü cuntaya karşı koyması için ne söylediğini ortaya koyun. Kendi kayıtlarınızdan söylüyoruz, açık bir gerçek var orada, "Ordu ile halk karşı karşıya gelmesin." diyor. Ordu kim? Zamanın Başbakanı söyledi, "Üniforma giymiş hainler devletin silahlarını devlete karşı çektiler." dedi. İşte, Devlet Bahçeli'nin o gece koruduğu ordu, FETÖ'cülerin emrinde olan orduydu. Dolayısıyla bunların hesabını veremeyince 12 Eylüle gönderme yapmak bize göre çok talihsiz bir tanımlama olmuştur, hiç yakışmamıştır.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)