| Konu: | (10/2262, 2263, 2264, 2265, 2266, 2267) Esas No'lu 21 Ocak 2025 tarihinde Bolu Kartalkaya'da bulunan bir otelde meydana gelen yangının tüm boyutlarıyla araştırılarak benzer olayların önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 28.01.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Kartalkaya'da meydana gelen, ailelerin öldüğü, yarıyıl tatili sebebiyle 36 çocuğun -söylerken içim parçalanıyor, evet, 36 çocuk- ve aileleriyle 78 vatandaşımızın öldüğü yangın bizlerin büyük bir acısıdır bugün. Biz aslında bugün başka hiçbir şeyi konuşmamalıydık, hepimizin vicdanı derinden yaralı çünkü. Kayıplarımıza Allah'tan rahmet, acılı yakınlarına sabırlar diliyorum; yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bir kez daha gördük ki -hani son zamanlarda sıkça duyduğumuz- "Ülkemizde insanın hayatının kıymeti bu kadar." dedirtecek uygulama ve denetim eksiklikleri burada da başrolde. Otel ve kamu yetkilileri otel yangını ateşini körükleyecek uygulamaları birlikte görmezden gelmişler. Şimdi bize düşen, kaybettiğimiz her bir can ve kaybettiğimiz her bir çocuk için suçluların hak ettiği cezaları almaları ve bir daha böyle acılar yaşanmaması için, "-mış" gibi yapılan sorumsuz yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmesi için takipçi olmaktır. Çünkü bu olayda, evet, otel yöneticilerinin ya da otelde çalışan kişilerin ihmalleri, suçları var elbette ama onun ötesinde Hükûmetin, bakanlıkların ve kamu kurumlarının işlerini gereği gibi yapmamaları, kendi aralarındaki kopukluklar, yetki ve sorumluluk karmaşası, ayrıca denetim mekanizmalarındaki ciddi aksaklıklar başrolde. Örneğin, biz burada Turizm Bakanının yetki sahibi olup sorumluluk sahibi olmadığını iddia ettiğine tanıklık ettik; gerçekten komik. Her yetki sorumluluğunu da beraberinde getirir oysa, bunu hepimiz biliriz.
Sayın milletvekilleri, söz konusu otelde yangın merdivenlerinden alarm sistemine kadar pek çok eksik bulunuyor ama aynı otel aynı zamanda tüm eksikleriyle Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) tarafından üst üste 2 kez Sürdürülebilir Turizm Programı Sertifikası'yla ödüllendiriliyor. Peki, nasıl oluyor bu iş? Otelin sahibi Halit Ergül TGA'nın Yönetim Kurulunda yer alıyor. Bu durumun otelin sertifikalandırılmasında ve denetimlerinde görülen eksiklerin göz ardı edilmesinde etkili olmadığını kim söyleyebilir? "Yok." deniliyorsa, bu denetimlerin objektifliği nasıl sağlanmış, mutlaka kamuoyuna açıklanmalıdır. Sayın Bakan Ersoy, televizyonda denetimlerin sıkı olduğunu ve çok sayıda oteli kapadıklarını söylemişti eksikler nedeniyle. Grand Kartal bunca eksiğine rağmen neden onlardan biri olmamıştır? Bu eksiklerin son anda oluşmadığı, yıllara yayıldığı bariz değil mi? Otelin sitesine göre, yangın eğitimi Haziran 2024'te verilmesi gerekirken verilmemiş, yıllık sözleşmelerle yapıldığı söylenen denetimlerde yangın merdivenlerinin mevzuata uygun olmadığı tespit edilmemiş; yangın alarmı çalışmıyor, yangın dedektörleri devreye girmiyor, yangın söndürme sistemi yok. Yahu, halı kaplı olduğu iddia edilen yangın merdiveni dünyanın neresinde kabul edilebilir? Üstelik, bu eksikliklerin görülmediği bir denetim sistemi hangi vicdana sığar? Ayrıca, itfaiye raporu olmadan ruhsat verilmesi yasal olarak mümkün değilken Bolu Belediyesinin 2007'den beri olumsuz rapor verdiği bir otele ruhsat verilmişse ve o ruhsat hâlâ devam ediyorsa buradaki yetkinin sorumluluğu nasıl paylaştırılabilir? Kartalkaya'nın ruhsat verme yetkisi Turizm Bakanlığında ama bu yetkiyle birlikte denetim ve yaptırım sorumluluğu da hangi bakanlıkta belli değil. Aynı Bakanlıkta değil midir? Aynı merci yetkiyi kullanırken sorumluluğu da üstlenmez mi? Bu soruları cevaplamadan kimse bu trajediden sorumluluğunu kurtaramaz.
Sayın milletvekilleri, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği bu otelde hangi tedbirlerin alındığı kamuoyuna açıklanmış değil. Son iddia, yangının personelin yanan yağa su dökmesiyle çıktığına dair. Tamam da 300 insana çatı olan bu otelin sektörün normali hâline gelen sürekli personel değiştirme ve ucuza çalıştırma alışkanlığı nedeniyle, yeni gelen personel dâhil her birine acil yardım, afet, yangın önleme ve tahliye konularında bir eğitim vermeden yahut buna dair eğitimini kanıtlamadan iş verilmemesi, görev verilmemesi gerekmez mi? Bakanlık böyle bir koşulu neden koymaz? Koyuyorsa neden ve nasıl uygulanmaz?
Bir de İçişleri Bakanının kamu kurumları arasındaki yetki sorunlarını tespit etmek için on gün süre istemesi var ki bu durum trajedinin özeti gibi. Sayın Bakan, hukuk fakültelerinde en karmaşık derslerde somut bir olayı yorumlamak için öğrencilere sınavda üç saat süre verilir. Siz yetkiliyi tespit etmek için on gün istiyorsunuz. Bu, şu demek mi? "Burada o kadar karmaşık durumlar, sorumsuz yetkililer var ki bu kördüğümü nasıl çözeriz ya da Hükûmetin yetkili sorumsuzlarına ne deriz?" on günü mü oluyor bu?
Bakın, iktidar son geldiği noktada gece üçlere, dörtlere kadar oy çokluğu sağlayarak, ellerini indirip kaldırarak muhalefetin yani bizlerin tüm muhalefet yapmasına, itirazlarına rağmen kanunları takır takır geçiriyor ama mesele bu kanunların uygulanması ve denetimlerini sağlamaya gelince herkes uykuda. Yasa yaparken bol bol yapalım ama denetlemeye ve uygulamaya gelince Allahualem, öyle mi?
Buradan soruyorum: Bu düzenlemelerin gereğini yerine getirmekle sorumlu değil midir iktidar yani Hükûmet? Denetim mekanizmalarını işletmek sizin sorumluluğunuz değil midir? Hangimiz gittiğimiz otellerde yangın merdivenini aradık, yangın alarmı var mı diye baktık, "Gerekli tedbirler alınmış mı acaba?" diye otel sorumlularını sorguya çektik? Bakmadık çünkü devletin bu yaşamsal kontrolleri kurumlarınca yapmış ve güvenli ortamı sağlamış olduğunu düşündük, değil mi? Öyle de düşünürüz.
Peki, çok daha önemli ve çarpıcı bir soruyu daha soruyorum: Ülkenin yönetildiği, kanunların geçtiği, yasama faaliyetlerinin icra edildiği yüce Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tedbirleri gereğince almış mıdır ve güvende midir acaba? Ne yazık ki hayır çünkü bazı odalarda sigara içildiğini ve yangın dedektörlerinin iptal edildiğini hepimiz biliyoruz. Alın size tehlike altında yaklaşık 7 bin Meclis çalışanı, aynen Kartalkaya'daki otelde olduğu gibi. Ben yeri gelmişken Meclisin konuyla ilgili idaresine de bu güvenlik talebimi, bu 7 bin kişi adına bu kürsüden iletmek istiyorum. Unutmayın sayın iktidar yöneticileri, önce kapımızın önünü süpürmeliyiz ya da atalarımızın tabiriyle balık baştan kokmamalı.
Değerli milletvekilleri, bu trajedinin ardından sadece kayıpların yasını tutmak yetmez, bizlere yakışmaz; sorumlu kamu kurumlarının hesap vermesi, denetim mekanizmalarının şeffaf hâle getirilmesi ve işletilmesi ve ayrıca, en önemli konu, bakanlıklar arası yetki ve sorumluluk karmaşasının giderilmesi için ciddi adımlar atılması gerekiyor. Bu vahim olayın sorumlularının adalet önünde hesap vermesi, vicdanların bir nebze olsun rahatlatılması için şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ELİF ESEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
ELİF ESEN (Devamla) - Daha fazla can kaybını önlemek ve bu ülkede herkesin ama herkesin -bu herkesin içinde çocukları özellikle tırnak içinde tutuyorum- öncelikle çocukların ve bütün vatandaşlarımızın kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerçek sorumluları istifaya çağırmak iktidarın görevidir.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)