GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Gecenin bu saatinde yasama yapıyoruz. Nasıl nitelikli bir yasama yapıyoruz, hep beraber izleyerek görüyoruz, yaşayarak görüyoruz. İyi niyetli uyarıları bile dikkate almıyorsunuz. Teklifin 6'ncı maddesiyle ilgili hem Komisyonda hem de Genel Kurulda yaptığımız haklı uyarıları dikkate almadınız; anlama özrünüz olduğundan değil, yasama görevini ciddiye almadığınız, yetkiyi veren milletten değil, sizi listeye koyandan korktuğunuz için böyle yapıyorsunuz, gelen talimat neyse ona göre tavır belirliyorsunuz. Muhakeme yetinizi terk etmişsiniz. Liyakatli atama yapmak konusunda bugüne kadar hiç hassas olmadınız. Akademiye yapacağınız atamalarda da bu alışkanlığınızı sürdüreceğinizden şüphe duymuyoruz. Adalet Akademisi Başkanlığına dün itibarıyla atanan şaibeleriyle malûl Bekir Altun ismi de bizim haklılığımızı gösteriyor. Hukuk tanımıyor, hak yiyor, bundan da zerre gocunmuyorsunuz. Liyakatsiz atamalarınıza bir örnek daha ben vermek istiyorum: Konumuz bir Bakanınız; nasıl profesör ve rektör oldu çok yazıldı çizildi, siz hiç merak ettiniz mi? Söz konusu Bakan yürüttüğü bakanlık müsteşarlığı görevinden ayrıldıktan üç gün sonra profesör kadrosu ilan edildi. Tabii ki kadro ilanı adrese teslimdi ve o kadroya uyan kişi de malum Bakandı. Normalde profesörlük için jüri kurulma süresi bir ay, jürinin başvuruyu inceleme süresi iki ay iken bu jüri on gün içinde kuruldu ve müracaatçının başvurusunu inceleyip raporunu da yazdı. Sonra müracaatçının profesör kadrosuna ataması gerçekleştirildi. Bu arada bir doçentin profesör olabilmesi için beş tam yıl doçent kadrosunda üniversitede fiilen çalışması gerekirken bu özel kişi için bu şart da aranmadı. Bu özel kişi profesör olarak atandıktan yirmi sekiz gün sonra bu sefer bir kamu üniversitesine rektör yapıldı. Oysa rektörlük için üç yıllık profesörlük kıdemi olması gerekiyordu ancak çıkarılan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu üç yıllık şart kaldırıldı. Böylece yıllar sürecek bir süreç bir buçuk ayda tamamlandı ve malum kişi rektör yapıldı. Sonra kaldırılan üç yıl şartı geri getirildi ve malum kişi bu kadar parlak ve ayrıcalıklı bir kariyerden sonra son Hükûmette Bakan yapıldı. Şimdi Millî Eğitim Bakanı ve zırvalarını hep birlikte dinliyoruz. Sizin kurduğunuz yargı düzeninde Türkiye'de en ağır suç, hakaret suçu. Ağırlaştırılmış hâli ise Cumhurbaşkanına hakaret suçu. İkinci ağır suç, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçu. Bu iddialarla hakkında adli işlem yapılmayan muhalif insan neredeyse kalmadı. Böyle bir yargı düzeni olamaz. Uyuşturucu satıcıları sokaklarda, katiller sokaklarda, hırsızlar rutin hâline getirmiş, hukuki deyişle itiyat hâline getirmiş; giriyor, çıkıyor, hırsızlığına devam ediyor ama ülkede saygın insanlar, siyasiler, gazeteciler, fikir adamları, üniversite hocaları falana hakaret ettin, filana hakaret ettin, falan yerde gösteri yaptın, filan yerde protesto yaptın denilerek yıllarca adli takibata uğruyor. Demokratik bir hukuk devletinde bunlar kabul edilemez işler. Şu yasada bile, Komisyonda üzerinde çok fazla tartışma yaşanmayan bu yasada bile uyarıları -başta söylediğim gibi- dikkate almıyorsunuz ama süslü laflarla Anayasa yapmaktan bahsediyorsunuz. Anayasa, toplum sözleşmesidir, herkesle kavgalı bir iktidar Anayasa'yı yapabilir mi? 2023 ve 2024 seçimlerinde terörü dilinize dolayarak yaptığınız, yalan üzerine kurduğunuz propagandanız hâlâ hafızalarda. 2023 ve 2024 seçimlerinde Cumhur İttifakı dışındaki partiler için "Terörle iş birliği yapıyor." propagandası yaptınız, sahte Kandil videoları hazırlattınız, bir demlenme hikâyesi tutturdunuz, Erdoğan'dan Bahçeli'ye, Binali Yıldırım'dan en uzak köy temsilcinize "Kılıçdaroğlu kazanırsa, CHP iktidar olursa Apo'yu da Selo'yu da tüm PKK'lıları da serbest bırakacak." yalan propagandasını yürüttünüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Ünver.

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) - Seçim sonrası kayyum atamalarıyla bu uygulamalarınıza, toplumu bölen, kutuplaştıran uygulamalarınıza devam ettiniz, ediyorsunuz. Dün öyle söylediniz, bugün böyle söylüyorsunuz, yarın başka bir şey söylemeyeceğinizi kim, nereden bilsin? Çünkü hep öyle yaptınız. Bu söylediklerinizden dolayı sizin topluma bir özür ifade etme, bir pişmanlık gösterme, bir nedamet getirme borcunuz yok mu? Size kim, niye inansın, niye güvensin? Ateş böceği gibi yanıp sönüyorsunuz, o yüzden siz bu konuda, hukuk konusunda, Anayasa konusunda kimseyi inandıramazsınız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)