GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; bu kanun teklifi ve üzerine söz aldığım 6'ncı madde demokrasinin, hukukun işlediği bir meclise gelse kesinlikle geldiği yere geri postalanırdı ama yazılışından yanlış tek bir virgülüne bile dokunulmadan, eleştirilerimiz dikkate alınmadan iktidar blokunun oy çokluğuyla birazdan buradan geçecek çünkü iktidar, halkların bu Meclisini, "yüce Meclis" diyerek her seferinde kutsallaştırdığı burayı yürütmenin ihraç ettiği kanuni düzenlemelerin geçirildiği bir gümrük kapısı olarak görüyor. Bu nedenle, bugüne kadar oy çokluğuyla geçirilen kanunlar gibi bu teklif de buradan transit olarak geçirilecek ancak bizler bu anlayışa karşı mücadele ettiğimiz gibi, halkların Meclisi olan buraya halkın iradesini ve hukukunu her yerde savunmaya devam edeceğiz.

Teklifin 6'ncı maddesinde başkan yardımcılarının Adalet Bakanlığı tarafından seçilmesine yer veriliyor. AKP için oy isteyen, AKP'li olan, meydan meydan gezen, mitinglerinde, kongrelerinde yer alan Adalet Bakanıyla mı, onların seçimiyle mi, herkesin malumu olan yargıdaki kadrolaşmanın önünü alacak, toplumun kaygısını giderecek güvence olarak öngördüğünüz yürütme erkinin doğrudan bunları seçmesi mi?

Teklifte, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinden biri olarak uluslararası belge ve raporlardaki mukayeseli hukuktaki iyi örneklerden hazırlandığına değinmişsiniz. Gerçekten merak ediyorum; hangi uluslararası belge, hangi uluslararası raporları incelediniz? Mukayeseli hukuktaki hangi örneği bugün önümüze getirdiniz? Türkiye Adalet Akademisinin yapısı, işleyişi, atanma biçimiyle ilgili teklifte ne kadar bu uluslararası rapora yer verilmemişse de Venedik Komisyonunun 6-7 Aralık 2024'te daha yeni Türkiye'deki HSK'yle ilgili vermiş olduğu bir görüş raporuna değineceğim. Bu rapora baktınız mı, mukayese ettiniz mi? Hayır. Çünkü bu rapora bakmış olsaydınız aynı raporda uzun uzun Türkiye'deki yargı vesayeti ve kadrolaşmayla ilgili tespitlerine yine çarpıcı bir biçimde yer verdiğini... "Yürütme, yargının bağımsızlığını güvence altına alması gereken organ üzerinde tam bir kontrol sağlamakta, bu da kaçınılmaz olarak yargıya gölge düşürmektedir." diyor; tıpkı bu teklifin 6'ncı maddesinde Akademinin daire başkanlarının seçilmesini, atanmasını yürütme erkine bıraktırdığınız gibi. Yargıya gölge değil, bizzat yargının AKP'leşmesini tamamlamak istiyorsunuz. Almışsınız Cumhurbaşkanı kararnamesini -Anayasa Mahkemesi kararı şurada dursun- aynısını önümüze teklif olarak getirmişsiniz, "Şuraya da baktık, buraya da baktık." diyerek öncelikle bizi, sonra da halkı ve bu Akademiden geçecek her yargı mensubunun hakkını gasbediyorsunuz.

Uluslararası raporları görmeyen bu Akademide, hâlihazırda sadece 2024 tarihinde Avrupa Konseyinden projeler yapmış, eğitimler almış, türlü türlü ziyaretler düzenlemiş, turlar düzenlemiş, aynı kurumun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı mahkemesi kararlarını tanımayan yargı üyeleri yetiştiriyorsunuz. Nasıl bir akıl tutulması? Aslında yargıdaki krizi kadrolaşma, çürüme sizin iktidarınızın bir koruyucusu, bir polis görevi olduğu için devam ettirmek istiyorsunuz; siyasi çıkar ve hedeflerinize göre gerçekleştirmek, muhalefeti, rakiplerinizi bertaraf etmek, halkı zapturapt altına almak, yeri gelince kayyumu, yeri gelince yandaşı aklamak için kullanışlı bir aparat olarak elinizin altında tutuyorsunuz. Kuvvetler ayrılığı yok, hukukun üstünlüğü yok, demokrasi yok; yürütme iktidarda, yasama çoğunluk gücünde, yargı da AKP'de tamamlansın, alın size nerede kaldı hukuk, nerede kaldı devlet, nerede kaldı demokrasi? Buyurun, tadından yenmez bir yönetimle sürdürmeye çalışıyorsunuz.

Bu yargının eğitimini, Akademisini konuşuyoruz ancak bu Akademi ve eğitim kadar bu eğitimleri kimin vereceği ya da kimler tarafından bu eğitimlerin düzenlendiği bir o kadar önemli. Bakın, tek bir örnek; siyasi çıkar ve sadakatinden emin olduğunuz Adalet Bakan Yardımcılığı yapmış ve hepinizin çok iyi tanıdığı eski hâkim Akın Gürlek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı. Bakın, 29 Kasım 2023'te -burası çok komik- meslek etiği eğitimi vermiş. Getirmişsiniz buraya, hâkim ve savcılara meslek etiği eğitimini Akın Gürlek'e verdirmişsiniz, sonra toplum nasıl güvensin yargıya, nasıl güvensin hâkimlere ve savcılara.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uysal Aslan, lütfen tamamlayın.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Devamla) - Akademiyi, hâkimleri ve savcıları konuşacaksak -burada çokça değinildi- hâkimlik ve savcılık sınavında 115'inci olmasına rağmen mülakatta elediğiniz Mert Akdoğan, kendisini saygıyla anıyorum ve hatırlatmak istiyorum: Nasıl kutsal öğretmenlik mesleğini mülakatta, Bakanlık önünde greve mahkûm ettiyseniz, sadakatinden emin olmadığınız, AKP'ye üye olmayan ya da AKP'den referans almadığınız, elediğiniz onlarca hâkim, savcı adayını, hukukçuyu ölümle karşı karşıya getirdiniz. Peki, bu mülakattan geçmesi yetiyor mu? Yetmiyor. Bakın, Mithat Can Yalman, intihar etmeden önce yazmış olduğu mektup burada masada duruyor. Kendisine dönük mentörleri tarafından yapılan tehditlere ilişkin şikâyetlerinin dikkate alınmayacağına inandığı için yaşamına son verdiğini söylüyor. Kendisini bile, bu hâkim, savcıları bile artık kurguladığınız bu adalete güvenmeyecek noktaya getirdiniz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)