GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

SÜMEYYE BOZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargının bağımsızlığını yitirmesi ve siyasi talimatla hareket etmesi sonucunda ısmarlama suçlar yaratılarak esir tutulan bütün siyasi tutsak yoldaşlarımı saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

"Adalet Akademisi Kanun Teklifi" adı altında yargının bağımsızlığına indirilen bir darbenin yasalaştırılması girişimiyle karşı karşıyayız. Teklif, Anayasa'yı bir formaliteye, yasamayı bir noterliğe ve yargıyı ise yürütmenin emir erliğine getirme gayreti içerisindedir. Bu teklif yalnızca Anayasa'ya aykırılıklarıyla değil, aynı zamanda AKP eliyle yargının siyasallaşmasını derinleştiren yapısıyla da bir tehdittir. Bakınız, tarihin hiçbir döneminde yürütmenin yargıya tahakküm etme çabası, isteği hiçbir zaman bu kadar alenileşmemiştir; bunu bu iktidar sürecinde görüyoruz. Adalet Akademisinin kuruluş amacı hâkim ve savcıların eğitimine bilimsel ve bağımsız bir zemin hazırlamaktır diye biliyoruz. Ne var ki 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu kurumun bağımsızlığı tamamen ortadan kalktı. Akademi, AKP'nin, AKP iktidarının bir aparatı hâline getirildi ama bakın, Anayasa’nın 140'ıncı maddesinde şunu söylüyor: Hakim ve savcıların nitelikleri, görevlileri, özlük hakları ve eğitimleri yalnızca kanunla düzenlenir. Ama belli ki iktidar bu hükmü bir tavsiye olarak algılamış ki bu tavsiyenin ardından Anayasa’nın kararına rağmen, reddetmesine rağmen bunu allayıp pullayarak bu kararnameyi yargı paketiyle Genel Kurula getireyim demiş ve bugün bunu konuşuyoruz. Oysaki teklifin arkasındaki zihniyetin, Anayasa'ya olan yaklaşımı da herkesin malumudur. Daha önce Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgili "Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara uymuyorum, saygı da duymuyorum." demişti, bunu hepimiz de çok iyi hatırlıyoruz. İşte bu teklif tam da bu saygı duymama durumunun, anlayışının yargıya uyarlanmış hâlidir. Anayasa Mahkemesinin açık şekilde hükmetmesine rağmen aynı düzenlemeyi yargı kisvesiyle, kanun kisvesiyle yeniden dayatmak sadece hukuka değil bu ülkede bulunan bütün diğer demokratik değerleri de apaçık bir meydan okumadır. Uluslararası raporlar Türkiye'de yargının siyasi talimatların güdümünde olduğunu, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirdiğini açıkça ortaya koymuştur. Bir yandan bakıyoruz çünkü, bu Adalet Akademisine atanacak olan başkanlar ve daire başkanlarının Adalet Bakanlığınca ve aynı zamanda Cumhurbaşkanının atamasıyla göreve getirilmesi ve orada bir heyetin oluşturulması tam da kendine uygun olacak; kendi kararlarını, talimatlarını, siyasi ve ideolojik yaptırımlarını yerine getirecek bir heyet oluşturma gayretini açıkça ortaya koymakta. Gerçi biz şunu ifade ediyoruz sürekli: Bunun örneklerini çok alanda gördük, birçok alanda, kumpas davalarında da gördük; aynı şekilde, yargının tutuklama gerekçeleri yaratarak kendi hayal ürünündeki ürünleri de gördük ve Kürtçe sanatsal faaliyetlere yaklaşımında da gördük. En yakın örneğini de bugün yaşadık. Şöyle ki sanatçı Kasım Taşdoğan 2023 yılında Kars'ta gerçekleştirilen bir "Nevroz"da "Serhildan jiyan e" şarkısıyla, Çanakkale'de seslendirdiği “Ronahi-Berivan” ve "Hatin" şarkıları nedeniyle kendisine dava açıldı ve 19 Mart 2024'te ise bu davadan beraat etti. Ama sonra ne oldu? Savcı bu karara itiraz etti ve bugün Kürt sanatçı Sayın Kasım Taşdoğan hakkında bu üç şarkı sebebiyle otuz ay ceza verildi. Bugün burada bir kez daha sanatın, dilin, kimliğin ve Kürt kültürünün, buna karşı yaklaşımın nasıl düşmanlaştırıldığına tanıklık ediyoruz. Kürt sanatçı Kasım Taşdoğan'a verilen bu ceza sadece bireylere yönelik bir yaklaşım değil, Kürt halkının tarihine, kültürüne ve sanatına yapılmış bir saldırıdır. Sanatçının beraat ettiği bir dosyadan savcının ısrarlı talebiyle, ısrarları sonucunda itiraz etmesi ve üst mahkemenin bunda cezaya hükmetmesi, yargının bağımsızlığını tabii ki sorgulatır duruma gelir ki biz de bugün burada tam da bunu tartışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.

SÜMEYYE BOZ (Devamla) - Bu teklifle eğitim kurulunun yapısı, müfredatı ve eğitim standartlarının Hükûmetin ideolojik ajandası doğrultusunda şekillenmesine bir zemin hazırlanmaktadır. Oysaki düzenlemenin Anayasa'ya uygun hâle getirilmesi için Akademi Başkanı ve daire başkanlarının kurum içinden demokratik seçimle belirlenmesi, eğitim kurulunun bağımsız hukukçular ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla oluşması, mülakat süreçlerinin şeffaf ve denetlenebilir hâle getirilmesi zorunludur.

Adalet Akademisi, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını koruması gereken bir kurum olmalıdır ancak bu teklif, ne yazık ki, yargıyı tamamen yürütmenin tahakkümüne sevk etmiş durumdadır. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede elbette ki hukukun üstünlüğünden, adaletten ve demokrasiden bahsedilemez. Bu nedenle, teklifin derhâl geri çekilmesi ve bağımsız bir yargı sistemini oluşturacak gerçek bir reform yapılması zorunluluktur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)