Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 47 |
Tarih: | 14.01.2025 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, yine, bir Anayasa Mahkemesi kararı, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen bir yasal düzenleme ve o yasal düzenleme nedeniyle de görüşülen bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Yani bu yasal düzenleme 2019'da yürürlüğe girdi; 2023 yılının Aralık ayında, 28 Aralıkta Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Anayasa Mahkemesi 28 Şubat 2024 tarihinde yayınladı ve bir yıllık süre verdi. Hangi tarihteyiz şimdi? Ocak ayındayız. İşte, 28 Şubatta süresi dolacak ve dolayısıyla bu yasal düzenlemeyi bizim önümüze getirdiniz. Ne zaman? En son zamanda.
Demek ki şunu anlıyoruz: 2019'dan bu zamana kadar Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeyle hâkim ve savcılar yetiştirilmiş. Peki, normal bir hukuk düzeninde, işleyen bir parlamenter düzende, eğer bu Anayasa Mahkemesi kararı yayınlanmışsa 28 Aralık 2023 tarihinde, Anayasa'ya saygılı bir siyasal iktidarın ne yapması lazım? Son tarihi mi beklemesi lazım, yoksa muhalefet partileriyle de istişare ederek gerçekten, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini dikkate alarak bir yasal düzenleme mi yapması lazım? Anayasa'ya saygılı, Anayasa Mahkemesi kararına saygılı bir hükûmet bakımından söylüyorum. E, siz ne yapmışsınız? Yani neredeyse son zamana gelmiş, önümüze düzenleme getirmişsiniz.
Şimdi, diğer düzenlemelerden de anladığımız, amacınız, Anayasa'ya aykırı fiilî bir hukuk düzeni yaratmak. Bunu yapıyorsunuz ve sürekli yaptığınız bu. Bakın, bu Anayasa'yı, evet, darbeciler yapmış, dörtte 3'ü değişmiş, doğru, değişmiş, evet ve darbeciler yapmış, adı 1982 Anayasası ama siz, onlardan daha ağır, darbeci bir düzene sahipsiniz, bir kafaya sahipsiniz. Neden? Bu Anayasa'ya bile uymuyorsunuz, bu Anayasa’nın getirdiği anayasal kurumların kararlarına uymuyorsunuz.
Bakın, Sayın Başkan, siz buradasınız, hatırlarsınız, Anayasa Mahkemesi geçen hafta karar verdi, ben de Adalet Komisyonundaydım. Ne zaman karar verdi? 5/11/2024'te ve geçen hafta yayınladı. Bu Anayasa Mahkemesi kararı. Ne diyor Anayasa Mahkemesi bu kararında? Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi gibi cezalandırılma maddesiyle ilgili olarak daha önce verdiği iptal kararı var, 2023'te. Size dört aylık süre vermiş, o dört aylık sürenin sonunda Parlamentodaki Komisyona sekizinci yargı paketiyle yasa getirmiş.
Bakın, konuşmalarım burada, diğer siyasi partilerden de çok arkadaşımız konuştu, konuşmaları burada, okuyayım size. Adalet Komisyonunda size vicdanen ne söylediğim burada yazılı. "Vicdanlı bir hukukçu olarak siz buna nasıl 'evet' diyorsunuz?" dedim. Aynı zamanda bir anayasa profesörü olarak nasıl buna "evet" dersiniz ya! Bunu Anayasa Mahkemesi iptal etmiş ve size dedik ki: Aynısını yazmışsınız, getirmişsiniz. Bakın, burada konuşma tutanakları var, hem Komisyonda hem de Genel Kurulda benim dışımda da arkadaşlar konuştu.
Arkadaşlar, bakın, burası oyun bahçesi değil, burası Parlamento, yasa yapıyoruz. O zaman da konuşmuşum. Vicdan sahibi olması gereken iki grup var, en fazla vicdan sahibi olması gerekenler: Bir, yasama üyeleri, bizler, Meclis üyeleri, milletvekilleri; herkesi ilgilendiren yasa yapıyoruz, ortalama vicdan sahibi olmak zorundayız, Anayasa kuralları uyarınca Anayasa'ya aykırı yasa yapmamalıyız. İki, Anayasa Mahkemesi kurallarına uymak zorundayız. Bunu ne zaman söylemişiz? Komisyonda sizin yüzünüze karşı ve tutanaklar burada, aynısını okuyabilirim bakın, aynısını. Sonra gelmişiz, Genel Kurulda konuşmuşuz. Anayasa Mahkemesi kararı burada.
Arkadaşlar, bakın, normal bir hukuk devletinde, kuvvetler ayrılığına sahip bir hukuk devletinde bir iktidar partisi kendi aleyhine bir Anayasa Mahkemesi kararının bu şekilde yazılmasından utanır, ortalama kurallara göre utanır en azından ya!
Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermiş, demiş ki: "Bu yasa, Anayasa'ya aykırı, yenisini yap." Komisyondakilerin hepsi hukukçu, profesörler var, anayasa hukukçuları var ve uzmanlar var, bizler varız; konuşmuşuz, demişiz ki: "Arkadaşlar, bu yasayı böyle yapmayın, Anayasa Mahkemesine gider, iptal edilir, ayıp!" Ve insanlar bundan yargılanıyorlar, ceza alıyorlar; insanların özgürlüğünü kısıtlıyoruz. Yani bu çocuk oyuncağı değil; bir saat bile bir insanın, bir canlının özgürlüğünü kısıtlayamazsınız. Ama bakın, bizler ısrarla "Bunu yapmayın." demişiz. Ki biz, Diyarbakır Barosu olarak, bu Parlamento 2004 yılında bu Ceza Kanunu'nu yazarken ben Diyarbakır Barosu Başkanıyken Adalet Komisyonu bizden görüş istemiş, o zaman da demişiz "Böyle yapmayın." diye, yazılı örneklerini okudum Komisyonda. Yirmi yıl boyunca insanlar belirli olmayan bir yasa maddesinden ceza almışlar; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Venedik Komisyonu, sonra, en sonunda Anayasa Mahkemesi 2 ayrı karar vermiş, iptal etmiş. Parlamentoya süre vermiş, sekizinci yargı paketi önümüze gelmiş, aynı yasayı çıkarmışsınız.
Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi -paragraf 24- diyor ki: "Dolayısıyla, yasama organınca Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararındaki tespitler ışığında temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal güvenceler gözetilerek bir düzenleme yapılmadığı, bu nedenle kuralların iptal edilen hükümle aynı sonuçları doğuracağı kuşkusuzdur."
Ya arkadaşlar, nasıl yazsın, sizin atadığınız üyeler daha nasıl yazsın? Yani bunu anlayan Parlamento üyeleri olarak söylüyorum: Daha nasıl yazabilir? O nedenle, ısrarla size söylüyoruz: Sizin demokrasi konusunda, barış konusunda, adalet konusunda samimiyetiniz yok, samimiyetiniz yok! Bir kural konusunda, eğer Anayasa'ya çok açık bir biçimde aykırı, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yazıyorsanız, aynı Anayasa Mahkemesi yedi ay sonra bir daha iptal kararı verirse ne diyeceğiz burada? Hangi yasayı nasıl yapacağız? Neden yapacağız? Niye yapıyoruz? Bu kadar açık düzenlemeler var, şimdi bir daha getireceksiniz bize aynı düzenlemeyi Sayın Başkan. Ben size o zaman da söyledim, bakın, sizin sonuçta düzgün bir akademik kariyeriniz var ama Komisyon Başkanısınız, kendi akademik kariyeriniz bakımından -bakın, burada tutanaklarda var- hiç olmazsa böyle bir anayasal düzenlemeye imza attıran bir Komisyon Başkanı olarak imza atmayın; yarın, öbür gün hukuk öğrencileri "Bizim hocamız neden böyle bir yasaya imza atmış?" diyecekler dedim size. Şimdi, Anayasa Mahkemesi böyle...
Neyse arkadaşlar, şimdi neye geleceğiz?
İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sezgin Başkan, biz onu uyardık Komisyonda "mış "gibi yapmayın dedik, Anayasa'ya uyuyormuş gibi hareket etmeyin, uyun dedik ama Başkan da dediklerimize uymadı.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, sonuçta şunları söyleyeceğim: Ne oluyor biliyor musunuz? Bizler avukatlıktan geliyoruz, avukatların örgütleri barolardan geliyoruz, baroların insan hakları mücadelesinden geliyoruz ve bunun mücadelesini herkes için verdik bulunduğumuz her zaman. Sizin baro başkanlarınızın, size yakın baro başkanlarının savunmadığı zamanlarda başörtüsü için en büyük mücadeleyi Diyarbakır Barosu verdi, en büyük mücadeleyi. O nedenle bir kazanım olarak Avukatlık Yasası'na 2001 yılında -76'ncı maddesine ve 96'ncı maddesine- barolara, Türkiye Barolar Birliğine, baroların kuruluşuna madde eklettik, oy birliğiyle çıktı bu Parlamentodan, 2001 yılında; daha sizin partiniz yoktu, Adalet ve Kalkınma Partisi yoktu. Barolara ve baro yönetim kurullarına insan haklarını korumak, bunlara işlerlik kazandırmak görevi verildi. Yasayla kendisine bu şekilde bir görev verilen başka bir kurum yok, daha sonradan oluşturan kurumlar dışında, Ombudsmanlık falan, onları kastediyorum ama mesleki bir örgüt de yok, anayasal güvence altında olan mesleki örgüt de yok. Barolar bu çerçevede görev yapıyorlar. Peki, hangi dönemde barolara kayyum için dava açıldı? O şeref de sizin oldu yani şimdi o da sizin tarihiniz. İstanbul Barosuna açılan davaname... Ya, buna... Bakın, arkadaşlar, kendinize gelin, gerçekten içinizde üyeler var, avukatlar var. Yahu ifade özgürlüğü nedir? Düşünce özgürlüğü nedir? Haber alma hakkı nedir? Barolar neyi savunur, neyi savunmaz? Bırakmışsınız atadığınız 2 savcıya, İstanbul Barosu gibi dünyanın en büyük barosuna kapatma davası açılıyor, kayyum atanacak. Neden? Düşünce, ifade ve insan haklarıyla ilgili meseleden dolayı. Ya, bunu niye kendi tarihinize yazdırıyorsunuz ben anlamıyorum. Yani hangi akıl sizi yönetiyor? O nedenle hep söyledim, derin devletin sahibi olunca nerede insan hakları ihlali var, nerede yok, ne yapılır falan diye bir ölçünüz kalmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sonuçta ölçüsüz olanlar ele geçirmişler bu devlet aygıtını, ikide bir size sosyal medya hesaplarından ayar veriyor "Bunu yapamazsınız." diye. Bu Parlamentoya ayar veriyor, sizlere ayar veriyor; bizlere değil, bizler çıkıp konuşuyoruz. Hadi siz de çıkın konuşun bakayım, bu, Anayasa'ya aykırıdır, ifade özgürlüğüne aykırıdır... Yok mu içinizde avukat? Ama size ayar veriyor, o ayar nedeniyle birisi çıkıp burada konuşamıyor ve İstanbul Barosuna bu dava açılıyor, bu dava açılıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yazıktır, kendinize yazıktır arkadaşlar, kişisel tarihinize yazıktır; bunu yapmayın diyorum ve bu yasa teklifine karşı olduğumuzu bir kez daha buradan ifade ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)