| Konu: | Kayyum atamalarına, kumpas davalarına, tecride ve bunlarla yapılmak istenene, şafak operasyonuyla gözaltına alınanlara ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde yaşananlara ve birleşime ara verilme nedenine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 26.11.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, bir darbe suçuyla karşılaşmaya devam ediyoruz. 4 Haziranda Hakkâri'de başlayan, sonrasında Esenyurt'ta devam eden, sonrasında Mardin, Batman, Halfeti'de kayyum atanan süreçle en son Dersim ve Ovacık'a da kayyum atayarak âdeta yoluna devam etmek istiyor darbeciler. Evet, bir darbe suçudur dedik, burada defalarca dile getirdik, maalesef bu vesayet rejiminin altında bu Meclis buna karşı herhangi bir adım atmadı.
Şimdi, tüm muhalefet partileri olarak bir kanun teklifini hazırladık ve Meclise sunduk. Dolayısıyla, bu darbe suçunu ortadan kaldırmak adına birlikte hareket etme zamanı gelmiştir. Bu çağrıyı biz iktidar partisine ve ortağına da yapıyoruz. Bu Meclis üzerindeki vesayete hep birlikte son vermek zorundayız, son vermezsek bu darbeler devam eder.
Size bir darbe fotoğrafı göstereyim. Bakın, burası Dersim, dolayısıyla kayyum darbesinden sonra belediye binasını görüyorsunuz; binayı göremiyorsunuz çünkü belediye binası polis barikatının ve betonların arkasında. Tıpkı oraya atanan kayyum gibi, belediye binasında saklanan kayyum gibi belediye binasını âdeta ablukaya almışsınız; işte bu, darbenin fotoğrafıdır. Bu darbeye karşı çıkmadığımız sürece bu vesayet buranın iradesini de gasbetmeye devam edecektir. Meclisin önemli sorumlulukları vardır ve bundan kaçamaz.
İçişleri Bakanlığına tabii ki defalarca bu görüşümüzü ilettik. İçişleri Bakanı bir seçilmiş olmadığı için, dolayısıyla halkın iradesi ve onun sandığa yansıması ve onun sonuçlarının ne olduğu konusunda bir fikri olmadığı için bu darbe kanunlarına sımsıkı sarılıyor olabilir ama Anayasa'ya aykırıdır, hukuka aykırıdır, dolayısıyla kuvvetler ayrılığının en önemli merkezi olan Meclisin iradesine de aykırıdır.
Evet, dönüp baktığımızda, Dersim'de yaşanan gerçekten içler acısı bir durumdur. Belediye Eş Başkanımız Cevdet Konak yolda yürürken önü kesiliyor, trafikte karar tebliğ ediliyor kendisine. Telaşa bakın, neden bu telaşta, devletin bu uygulamasının altında ne yatıyor; bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Ama bunu anlayabileceğimiz iki tane fotoğraf var; bir tanesi 1920'lerin umumi müfettişlerinin atandığı illerin haritası yani yüz yıl öncenin haritası, diğeri sizin döneminizde kayyum atanan illerin haritası. Şimdi, biz, trafikte yol kesmenin tarihî hafızasının izini işte burada görüyoruz. Yüz yıl geçmiş, tam yüz yıl sonra cumhuriyetin demokratikleşme konusunda bir arpa boyu yol gidememesinin size iki tane fotoğrafını aynı anda gösterdim umumi müfettişlikten kayyuma kadar. Dolayısıyla, Kürt meselesinin çözümsüzlüğü devam ettikçe Türkiye neden demokratikleşemiyor, işte cevabı bu haritada. Bu illere kayyum atadığınız sürece aslında Kürt meselesinin demokratik çözümünün, barışçıl çözümünün önünü tıkamaya devam ediyorsunuz. Demek ki niyetiniz bu. Eğer niyetiniz başkaysa "Tunç Eli" denen operasyonun takipçisi değil, Dersim halkının özgürlük mücadelesine, Dersim halkının iradesine saygı duyan bir yerde yer alırsınız. İç barış işte böyle sağlanır ama iç barış yeterli değildir, topyekûn barış için Kürtlerle barışın zamanı gelmiştir. Barış eli uzatılmışsa, biz de bu eli tutmuşsak -hani son günlerin tartışması- o zaman gereğini yapın. Bunun gereği kayyum atamak mıdır? Bunun gereği bu tür kumpas davaları mı açmaktır?
Bakın, size çok daha çarpıcı bir şeyden bahsedeceğim. Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'le ilgili bu kayyum atama gerekçesi olarak gösterilen dava. Bu soruşturma ne zaman açılmış? 2012, 2013'te; hatırlıyorsunuz o yılları değil mi? O yıllarda bu soruşturma açılırken neler gerekçe gösterilmiş? Bir tanesi çok tartışıldı basında. İşte bir cenazeye katılmışlar, savcı rica etmiş, kaldı ki ölüm hakkı, gömülme hakkı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Her şeyden önce, dindar insanların hassasiyetini bile yok sayacak bir hâle gelmiş durumdasınız, vahim durum bu. Bunu kendi içinizde mutlaka tartışmalısınız. Ama daha vahimleri var, mesela, özellikle Peri Suyu üzerindeki Pembelik Barajı inşaatına karşı çıkılmış. Hani, bu sizin 5'li çetenin Limak'ı var ya, Limak'ın inşaatına çünkü doğayı koruyorlar, doğa yürüyüşü yapıyorlar, basın açıklaması yapıyorlar. Bütün gerekçeler bunlar ama vahim olan bundan öte bir şey var. Bu soruşturmayı açan savcılar, hâkimler, Fetullah Gülen'in müridi. Bununla yargılanmışlar ve siz alıyorsunuz, kopyala-yapıştırla bu davalardan dolayı hüküm vermeye kalkıyorsunuz. Sonra da burada Fetullah Gülen öldükten sonra arkasından işte yok "Odunu bol olsun." yok "Cehennemde yansın." diye kendinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz, kurtaramazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Mesele uzun Başkan.
Böyle kurtaramazsınız kendinizi, eğer gerçekten karşıysanız o Gülen'in aklına, onun yaptıklarına, sonuçlarını ortadan kaldırırsınız. Siz onun yaptıklarının izinden gideceksiniz, Kürt meselesinin demokratik çözümünü onun yaptıklarıyla tıkayacaksınız, sonra geleceksiniz, burada arkasından beddua edeceksiniz; mesele o değil. Mesele nerede, biliyor musunuz? Bir de Sincan'da, Kobani kumpas davasında. Orada da aynı meseleyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla kayyumuyla, kumpas davalarıyla, tecridiyle aslında bu ülkenin barışı dinamitlenmeye devam ediliyor. Buna son verme zamanı gelmiştir. Böyle yola devam edemezsiniz. Bunu defalarca burada dile getirdik, bir kez daha dile getiriyoruz.
Tabii, sadece kayyum meselesi değil. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sabah yine şafak operasyonuyla uyandık. Kesintisiz bir şafak operasyonu, 50 kişi gözaltına alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Kayapınar Belediye Eş Başkanımız Cengiz Dündar, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği Başkanı Roza Metina, Gazeteci Ahmet Sümbül, İHD kurucularından Nimet Tanrıkulu ve Eş Genel Başkan Yardımcımız Sevtap Akdağ. Yine on iki yıl önce açılmış bir soruşturma bahane ediliyor yani bitpazarını tarıyorsunuz size bir şey çıksın diye. Fetullah'ın bitpazarından malzeme toplamaya devam ediyorsunuz; bu gözaltılara, bu anlayışa son verin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ydü. Yine kadınlara şiddet uygulandı. Bu şiddet türlü türlü. 25 Kasıma yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde alanlarda tüm kadınlar seslerini yükselttiler ve hep beraber haykırdılar: "..." (*)
[DEM PARTİ sıralarından "..." (*) şeklinde slogan atmalar]