| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 08.01.2025 |
ZEYNEP ODUNCU KUTEVİ (Batman) - Teşekkürler Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen sevgili halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada sosyal güvenlik sistemindeki sorunları çözmek şöyle dursun aksine daha da katmerleştirilen bir kanun teklifini tartışıyoruz. Bu teklif yalnızca sembolik düzenlemelerle göz boyamaya çalışırken milyonların boğuştuğu sosyal güvenlik krizine dair tek bir esaslı çözüm içermemektedir. Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemi artık bir refah devleti uygulaması olmaktan çıkmış, büyük bir adaletsizlik mekanizmasına dönüşmüştür. Bu sistem emekçinin sırtından geçinen bir ekonomik yapı hâline gelmiştir. Bu nedenle getirdiğiniz teklif mevcut düzenin ne kadar köhnemiş olduğunun, iktidarın bu sistemden medet uman anlayışının da açık bir göstergesidir. Bu teklif yalnızca halkı yok saymakla kalmıyor, aynı zamanda Hükûmetin sosyal politikalarının ne kadar yetersiz ve halktan kopuk olduğunu da gözler önüne seriyor. Hükûmetin anlayışına göre sosyal güvenlik sistemi bir hak değil, bir ayrıcalık; parası olan sağlık hizmetini alır, olmayan hastalığıyla baş başa kalır. Bu ülkede sağlık bir hak olmaktan çıkıp lüks hâline gelmiştir. Bugün yurttaşlar günlerce hastane randevusunu almaya çalışırken, bulduğu randevu sonrasında hastanede saatlerce kuyrukta beklerken, sermaye sahipleri her geçen gün kârına kâr katıyor çünkü iktidar sağlık sistemini yoksulların kapısını bile çalamayacağı bir ticaret sistemine dönüştürdü. İktidarın sağlık politikaları halkı hiçe sayan ve sağlığı metalaştıran bir anlayışın da kendisidir. Bu politikalar yoksulları daha da yoksullaştırıyor, zenginlerin cebini dolduruyor. Bu mu sosyal devlet anlayışınız?
Değerli milletvekilleri, bugün bir emekli elindeki maaşla elektrik faturasını mı ödesin, kirasını mı? Asgari ücretli bir emekçi temel ihtiyaçlarını mı karşılasın, hasta düştüğünde ilaçlarını mı alsın? Hastalar hastalıklarıyla değil, borç yükü altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Sağlık emekçileri ağır şartlarda tükenirken yurttaşlarımız sağlığa erişim için büyük bedeller ödüyor. Performans sistemi doktorların ve hemşirelerin üzerindeki yükü artırırken hastalar nitelikli hizmetten mahrum kalıyor. Bunun adı sağlık sistemi değil, halkın sağlığını sömüren bir düzen.
Batman'da çok övündüğünüz sağlık sistemi can çekişiyor, her doktorun omzuna en az 120 hasta yüklüyor. MR çektirmek isteyen bir vatandaş aylarca sıra beklemek zorunda kalıyor. Yaşlılar, kronik hastalar hepsi saatler süren uzun kuyruklarda bekliyorlar. Uzman doktor eksikliği artık normalleşti, randevu almak neredeyse imkânsız hâle geldi. Halkın hastaneye gidemediği, doktor bulamadığı, tedavi olamadığı bir şehirde sağlık sistemi var diyebilir miyiz? Yıkım kararı verilen İluh Devlet Hastanesi apar topar boşaltıldı. Yerine 2025 yılında açılacağı söylenen hastanenin tamamlanması şimdi bile 2026 yılına sarkmış durumda yani ne zaman bitirileceği artık bir muamma. Batman halkı yalnızca hasta değil, aynı zamanda bu sistemin ihmalleriyle çaresiz bırakılıyor. Bu ihmalin hesabını kim verecek? Hastane inşaatını yıllardır sürüncemede bırakanlar mı yoksa liyakatsiz yöneticiler mi? "Büyükşehir olacak." diye halkı kandırmayı bırakın, hastanelerin sorunlarını bir an önce çözün çünkü biz halk olarak hastaneye, sağlık sistemine ulaşmakta zorluk çekiyoruz.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sistemi ve sağlık politikalarını konuşuyoruz ama bu ülkede emekçiler, emekliler, kadınlar, gençler, yoksullar kaderine terk edilmiş durumda. İktidarın ekonomi politik tercihleriyle yükselen enflasyon halkın alım gücünü her geçen gün eritirken iktidar halkın sorunlarına çözüm getirmek yerine sermayeye hizmet eden politikalarına devam etmektedir. Asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan zamlar sarayın yandaşlarını besleme politikalarının da bir göstergesidir. Asgari ücret 22.104 TL, en düşük emekli maaşı 14.469 TL olarak açıklandı. Bu rakamlar iktidarın halkı yok saydığının, emekçi düşmanlığının ve yaşamla olan bağlarının tamamen koparıldığının açık bir kanıtıdır. Peki, ya gerçekler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kutevi, tamamlayın lütfen.
ZEYNEP ODUNCU KUTEVİ (Devamla) - Teşekkürler.
Kiraların 20 bin TL'yi geçtiği, yoksulluk sınırının 70 bin TL'yi aştığı, temel ihtiyaçlar için vergilere yüzde 43,93 zam yapıldığı bir ülkede bu maaşlarla nasıl yaşanır? Halkın çiğneyecek lokması, ödeyecek kirası, pazara uğrayacak mecali kalmadı. Bunlar yalnızca bir maaş değil, bu iktidarın halka dayattığı yoksulluk ve açlık politikalarının en net itirafıdır. Halktan çaldıklarını savaş ekonomisine, yandaşa, ranta ve israfa ayıran bir düzenin bedelini emekçiye ödetme anlayışıdır. Bu düzen, yoksulluğun kader değil iktidarın tercihi olduğunu her gün yeniden kanıtlıyor. Halkı yok sayan bu düzeni kabul etmeyeceğiz. Emeğin hak ettiği değeri gördüğü, adaletin herkese eşit ulaştığı ve insan onurunun asla çiğnenmediği bir düzeni birlikte inşa edeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)